Doç. Dr. Erhan Çapraz

Kültür ve turizm üzerine…

Kültür kelimesi, aslı Latince olmakla birlikte bizim lisanımıza Fransızca’dan geçmiştir (Fr. culture < Lat. cultura “bakım”). Turizm kelimesi ise yine İngilizce ve Fransızca ortak yapımıdır. Dolayısıyla menşei itibarıyla iki kelimenin yan yana gelmesinde elbette bir beis yoktur; fakat mânâ itibarıyla bunların yan yan gelip hatta bakanlık nezdinde tek bir yapıda birleşmesi kanaatimizce doğru değildir.

Mânâ olarak kültür, “Bir milletin inanç, fikir, sanat, âdet ve geleneklerinin, maddî ve mânevî değerlerinin bütünü, hars”ıdır. Dahası kültür, öylesine geniş bir yapıdadır ki kendinden evvel gelmiş medeniyetlerden kalan şeyleri de bünyesinde taşır. Her iki kelimenin de menşeine bakılırsa bizim kültürümüz üzerinde ise Batı’nın, özellikle de Fransa’nın etkili olduğu görülür. Yani Tanzimat’la beraber Fransa özelinde doğrudan Batı medeniyetine dâhil olmaya başladığımız da herkesçe malûm bir vakıadır.

Kubbealtı lugatinde kelimenin ikinci mânâsı “Bir milletin sanat ve fikir eserlerinin bütünü”, aslında bizi kendi hakikat alanımıza daha çok çekmektedir. Bu yüzden Sâmiha Ayverdi’mizin kültüre bağlı şu itirazı oldukça yerindedir:

“Eğer Fâtih’in açmış olduğu kültür faâliyeti kendinden sonra da devam etmiş bulunsaydı, belki de Osmanlı Devleti irfan ve medeniyet kıblesi olarak cihânın yüzünü kendine çevirmekte devam ederdi.”

Dolayısıyla kelime, lugatteki “Düşünce, zevk, eleştirme ve değerlendirme melekelerinin geliştirilmiş olması durumu” suretindeki mânâsı ile hakikatini tamamen bulmuştur. Bu bağlamda kelimenin son beşerî mânâsı Belli bir konudaki geniş sistemli bilgi”nin lisanımızdaki “Felsefe kültürü”, “Târih kültürü” ve “Mevlana kültürü” gibi kullanımlarına bakılınca da aslında bu hakikatin bizi ne kadar bağlayıcı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Kelimenin bir de “Uygun şartları hazırlayarak mikrop üretme” mânâsı vardır ki bu mânâda kelimenin hakikatine bağlı bir başka tecellisidir kanaatimizce.

Turizm kelimesi ise ilkin, “Tabiî ve târihî zenginlikleri görme, dinlenme, eğlenme vb. amaçlarla yapılan gezi” mânâsına gelir. Kelimenin doğrudan bu mânâya bağlı ikinci mânâsı “Turist çekmek için alınan tedbirlerin, yapılan çalışmaların bütünü” ise işte bizdeki bakanlığa da hayat verir. Fakat her iki mânânın da yukarıdan beri aktardığımız kültür kelimesinin türlü mânâları ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Kendi tabiri ile turizm, kültürün sadece bir acentesi olabilir, o kadar! Halbuki lisanımızda, “ve” bağlacı birbiri ile eşdeğer iki kavramı birbirine bağlamakla mükelleftir. Dolayısıyla kültür ile turizmin yan yana getirilmesi, hatta bir bakanlığımıza da ad olarak verilmesi kanaatimizce doğru değildir. Belki bakanlık sayısı bir artacak amma, bunların acilen iki bakanlığa dönüşmesi elzemdir. Bu sayede belki bugünlerde yaşadığımız buhranlar daha da kolay aşılacaktır Allahuâlem.

Ne dersiniz?

Aklın yolu gibi lisanın yolu da bir değil mi sizce de?

13
1

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu