
TÖRELİ İŞTİKÂK – 63
Dikkat ≈ Rikkat Kelimelerine Dâir
–Dikkat..!
Bu deneme
derin rikkat
ve yüksek dikkat
ihtivâ eder…–
Kimi kavramlar vardır ki çeşitleri ve dereceleri farklı kelimelerle ifâde edilir… Bu kelimeler, benzeri bir dizilişle kısmen aynı harflerden oluşan masdarlardan türemişlerse, aradaki kökteşlik bağını anlamaya ve anlatmaya çalışan ameliyeye “iştikâk-ı ekber” –en büyük iştikâk– denir…
Bu denemede ise, böyle bir iştikâk ameliyesine girişilecek, “incelik” kavramı etrâfında teşekkül eden iki kökten, yâni d(âl)-k(âf)-k(âf) ve r(â)-k(âf)-k(âf) masdarlarından türemiş bâzı kelimelerden bahsedilecektir… Söze başlamadan söylemek gerekir ki, bu masdarların bizâtihî kendileri de aynı kökten türemişlerdir…
Önce her iki masdar da kavramları ve kelimeleri açısından kendi içlerinde ayrı ayrı ele alınacak, sonra da aralarındaki alâkalar üzerine yorumlar yapılacaktır…
Dakk ~ Dikkat
Dakk, “çalmak, çarpmak, vurmak” anlamlarındadır… Türkçe’de daha çok “dakk-ı bâb” –kapı çalmak– terkîbinde kullanılagelmiştir…
Dikkat, “ince oluş, incelik; hassas bulunuş, hassaslık” anlamlarına gelmektedir… Bu temel anlamlarından ziyâde “bir şeyi görüşteki incelik; dinleme ve izleme eylemlerinde zihnin muhâtaba ve tâkip edilen şeye yoğunlaştırılması” anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmaktadır…
Bu iki kelimeyle müştakk –kökteş– şu iki kelimeden de bu meyanda mutlakâ zikredilmesi gerekir:
Dakîk, “ince fikir, ince mânâlı kelâm, nükteli söz; ince düşünen, mânâsı ince sözler söyleyen; zaman, vakit ve sâat husûsunda çok hassas davaranan; dikkatli” gibi dile, düşünceye ve şahsa dâir bir incelik anlamları ifâde etmekle birlikte, “ufalanıp toz hâline getirilmiş şey; dibekte yâhut havanda dövülerek inceltilmiş tuz, değirmende çekilip öğütülmüş un ve kahve” anlamlarını da taşımaktadır…
Dakîka, “zamânın ölçülebilen en ince birimi, 1 sâatin 60’ta biri; 1 dâirenin 360 derecesinden her birinin 60’ta biri” anlamının yanında, “ince fikirli, ince mânâlı, nükteli söz” anlamlarına da gelmektedir…
Dakk, dikkat çeken, dikkati toplayan vuruştur… Dakk, –meselâ kapıyı– dikkatli bir şekilde ve dikkatle –incelikle– çalıştır… Dakk, karşılıklı iki dikkatin yâhut iki dakîkin birbirine çarpışıdır; meselâ, dakîk bir sözün, dakîk bir zihne çarpması ve dakîk bir zihnin kapısını çalıp dikkat kazandırmasıdır…
Dikkat, zihne dakk etmektir; âdetâ, kafatasına yâhut beynin çeperlerine dakk ederek zihni uyarmaktır… Dikkat, dakk edişle incelmek, incelik kazanmaktır… Dikkat, dakk edişle gelen inceliktir… Dikkat, dakîk bir şeyin yâhut dakîk bir eylemin, muhâtabında meydâna getirdiği inceliktir… Dikkat, dakîk bir kimsenin dakîk bir eylemi netîcesinde meydâna gelen incelik yâhut ince şeydir…
Dikkat, iki farklı şey arasındaki benzerlikleri farketmedeki yâhut iki benzer şey arasındaki farkları yakalamadaki ince görüştür… Dikkat, dakîk olanı dakîk olmayandan ayırtedebilen seziş ve ince duyuştur… Dikkat, kendisine sunulanı, teklîf edileni, söyleneni ve gösterileni aynı anda en ince ayrıntısına kadar kavrayıp anlayabilme kâbiliyetidir… Dikkat, iki ân yâhut iki dakîka arasındaki ince geçişin farkında olmaktır…
Gelelim, bu iştikâk-ı ekber denemesinin diğer koluna…
Rakk ~ Rıkk ~ Rikkat
Rakk, “üzerine yazı yazmak yâhut nakış ve resim yapmak amacıyla tabaklanarak kâğıt kadar inceltilmiş ince deri; inceltilmiş ceylân derisi” demektir…
Rıkk, “esirlik, kölelik, câriyelik; esir, köle, câriye; rıkkıyyet” anlamlarındadır… Rıkkıyyet ise, “esirlik, kölelik, câriyelik” anlamında, rıkk kelimesinin kavram ismidir…
Rikkat, “ince oluş, incelik; şefkatli olma, acıma; yumuşaklık” anlamlarına gelmektedir…
Bu kelimelerle kökteş şu iki kelimeden de bahsetmek yerinde olur:
Rakîk, “nârin, nâzik, ince; hassas, merhametli, yufka yürekli, yumuşak; rikkatli” anlamlarının yanında “esir, kul, köle” anlamlarına da gelmektedir…
Rakîka, “insânın, kalbine rikkat veren ilâhî latîfe, gönlüne hassâsiyet kazandıran rabbânî ilham; işitildiğinde kalbi yumuşatan, gönle rikkat veren lâfız, söz” anlamlarıyla birlikte “kadın esir ya da köle, câriye” anlamlarında da kullanılmaktadır…
Fesâhat ıstılâhâtı –terminolojisi– arasında yer alan “elfâz-ı rakîka” –rakîk lafızlar– tâbîri ise, işitildiğinde kulağa sert, pek ve tok gelmeyen, ince ve yumuşak seslerden oluşan kelimeler için kullanılmaktadır… Bu kelimeler, “latîf” sıfatıyla nitelenmektedir… Bu kelimelerden meydâna gelen sözler ise, telaffuzen dili, lafzen de kulağı ve zihni yormayıp gönle yumuşaklık ve rikkat veren, rakîk kelâmlardır…
Rakk, derideki yâhut ceylân derisindeki rikkattır… Rakk, zâten rakîk ve nârin olan ceylânın, daha da inceltilmiş, rikkat kazandırılmış derisidir… Rakk, dibâgat –yâhut tabaklama– esnâsında dakk edilip dövülerek muayyen bir rikkata ulaştırılan deri yâhut ceylân derisidir…
“Ve kitâbin mestûr fî-rakkin menşûr… (Yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitâb’a –andolsun-…)” (Tûr / 2-3)
âyetlerinde, yekpâre açılıp yayılmış büyük bir sahîfe hâlindeki kitâba –Levh-i Mahfûz– yemîn edilirken, bu sahîfenin âdetâ yufka yâhut kâğıt hâlini almış rikkatine de işâret edilmektedir…
Rıkk, çıplak sırtına yük vurulup –dakk edilip– çalıştırılan, ondan dolayı da derisi incelip rikkat kazanarak âdetâ rakk hâlini alan esir yâhut köledir; hattâ, rıkkın tüm bedeni de tıpkı bir rakk –ince deri– görünümündedir… Rıkk yâhut rakîk, hukûku çok rikkat arzeden bir mâhiyete sâhip beşerî bir sınıftır; rıkkıyyet –esirlik, kölelik– hukûkuna riâyet, son derece rakîk bir mükellefiyet ve ağır bir mes’ûliyettir…
Rikkat, tabaklanarak neredeyse kâğıt gibi bir sahîfe –bir yazı zemîni– hâline getirilmiş bir rakk inceliğidir… Rikkat, zâten rakîk ve ince olan ceylânın nârin derisinin rakk hâlindeki inceliktir… Rikkat, rıkkıyyet hukûkuna riâyetteki ince tutum ve hassâsiyettir… Rikkat, rıkka yâhut hizmetkâra karşı muâmelatta gösterilen incelik ve nezâkettir…
Dakk-ı bâb eyleyiniz…
Dakk-ı bâb, “kapıyı tıklatmak” demektir…
Dakk-ı bâb, vura vura ya da çala çala kapıyı ve kapının tokmağını aşındırmaktır… Dakk-ı bâb, mecâz-ı mürsel yoluyla, kapının eşiğini aşındırmak, inceltmektir…
Dakk-ı bâb, –daha da incelmiş anlamıyla– kapıyı dikkatle –incelikle– çalmak, kapıya dikkatin inceliğiyle vurarak –tıklatarak– içerideki hâne sâhibinin ince dikkatini çekmektir… Dakk-ı bâb, kapıyı çalmadan ya da tıklatmadan içeri girmeme, içeridekilere dikkatli olup hâzırlanma fırsatı tanıma inceliğidir…
Meşhur töresözdür: Men dakka dukka… Yâni, vuran vurulur, çalan çalınır… Komşu, dost, akrabâ ziyâreti niyetiyle kapı çalan ve hâlini hâtırını sorma, derdiyle ilgilenme, hüznünü paylaşma, ihtiyâcını giderme gibi maksatlarla hasta, dertli, hüzünlü, muhtaç kimselerin kapısını çalan kimseler, aslâ alâkasızlığa mahkûm kalmazlar, lüzûmu hâlinde aynı güzel niyet ve gâyelerle onların kapılarını çalan birileri de mutlakâ çıkıverir…
Rikkat, incinmeyen inceliktir…
Rikkat, yufka yüreklilik, ince gönüllülüktür… Rikkat, rakîk olan iki şey arasındaki rikkat farkını sezip hisseden inceliktir… Rikkat, rakîk olan kimseleri incitmemek ve hattâ nesneleri bile incitememektir…
Rikkat, Alvarlı Efe nâmıyla meşhur Muhammed Lutfî Efendi’nin
Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme
Esîr-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme
Tarîk-ı ‘ışkda bî-çâre-yi hicrânı incitme
Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmânı incitme
Felekde hâsılı insân isen bir cânı incitme
Günâhkâr olma Fahr-ı ‘Âlem-i zî-şânı incitme
mısrâlarında cilvelenen, inceden daha ince bir duyuşla önce Âdemiyyete, sonra Ahmediyyete ve nihâyet Ehadiyyete bağlanıştaki inceliktir…
Rikkat, Abdurrahim Karakoç’un, içinde
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin
…
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin
dörtlüklerinin de yer aldığı, “senden incinmesin” redifli şiirinde tezâhür eden, nesnelere ve hattâ kavramlara bile gösterilmesi istenen inceliktir…
Rikkat, Bestâmi Yazgan’ın, ilk ve son dörtlüğü
Çiçeklerle hoş geçin
Balı incitme gönül
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül
…
Dokunur gayretine
Karışma hikmetine
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül
dizelerinden oluşan, “incitme gönül” redifli şiirinde, daha da tekâmül etmesi arzûlanan gönlün inceliğidir…
Dahası, rikkat, yine Alvarlı Efe’nin
Âşık der inci tenden
İncinme incitenden
Kemâlde noksân imiş
İncinen incitenden
mısrâlarında kemâliyle beyân edilen bir cevherî haslette, yâni “incinmeme” ahlâkında mündemiç bulunan inceliktir… Yâni, rikkat, incitenden incinerek inciteni incitmekten hazer edip sakınan kâmil insânın inceliğidir… Evet, rikkat, incinmeyen inceliktir…
Ezcümle, yaratılan her şeyi yaratandan ötürü hoş gören bir Yûnus Emre inceliğidir, rikkat…
Yufka yürekli olmak…
Türkçe’de, rakîk kalb sâhibi kimseye “yufka yürekli” denir…
Tıpkı dakîk gibi, kırılıp parçalanarak âdetâ un-ufak edilmiş bir kalb, iyice rakîk bir gönül hâlini almış demektir… Kırılmayan bir kalb incelemez, dolayısıyla rikkat da kazanamaz… Öyle ki, bir hadîs-i kudsîde, Rahîm, Halîm ve Latîf olan Allâh’ın, göklere ve yere sığamadığını, ancak münkesir –kırık– kalbli mü’min kulunun kalbine ve gönlüne girebileceğini söylediği nakl edilmektedir…
Denilebilir ki, yufka yürekteki rakîk gönlün Latîf misâfiri, cenâb-ı Hakk’tır…
Dikkat ile rikkat arasında…
Dikkat, aklın inceliğidir; rikkat ise, kalbin ve gönlün inceliğidir… Dikkat, taakkul inceliğidir, maddî tabakadaki incelikleri görüştür; rikkat ise, tahassüs inceliğidir, mânâ tabakalarındaki incelikleri duyuştur, seziştir… Dikkat, fikir ve san‘at inceliğidir; rikkat ise, fikir ve san‘attaki hiss ve hikmet inceliğidir…
Dakîk kelâm, fikir ve tasannu‘ yönünden ince olan sözdür; rakîk kelâm ise, hiss ve tahassüs bakımından yumuşak olan sözdür…
Dikkat, incitmeyen inceliktir; rikkat ise, incinmeyen inceliktir… Dikkat, muhâtabın dikkatine daha da incelik veren inceliktir; rikkat ise, muhâtabın rikkatini daha da yumuşatıp incelten inceliktir…
Anlaşılan odur ki… Rikkat, dikkattan daha incedir; rakîk ise, dakîkten daha incedir… Rikkat, dikkati de incelten ve daha dakîk hâle getiren bir simyâdır… Rikkat, kemâli yansıtan dikkatin cemâl hâlidir… Rikkat, dikkatin ince kisveli kabalığını terbiye eden bir cevherdir; zîrâ, kalbi incelmeyen bir kimsenin aklı kalınlık ve kabalık illetinden kurtulamaz…
***
Yâ Latîf..! Letâfetinle kalbimizi, hissimizi rakîk eyle… Yâ Rahîm..! Merhametinle aklımızı, fikrimizi dakîk eyle… Yâ ‘Adl..! Adâletin hakkı için, aklımıza kalbimizle, dikkatimize rikkatimizle îtidal lûtfeyle… Âmîn…
Derin rikkat ve yüksek dikkat hâlinde bulunalım…
Vesselâm…
Abdülkadir Dağlar