İmam Ebu El-Matüridi’nin nasihatnamesinde “Öyle bir şey ek ki; yetiştiğinde pişman olmayasın.” yazıyordu. Değerli âlimlerin değerli sözleri bizlere her daim ışık ve ilham olacaktır elbette. Her sözden kendi nasibine ne düşerse onu alır insan. Yetiştirildiği öğretiler, inançlar, değerler, akli ve kalbi düşünceleri üzerine… Her insan kendi mesleği, meşguliyeti, niyetleri, sözleri karşılığında biçer ektiğini. Ayna gibidir bir nevi, bizden ne görürse onu yansıtır yüzümüze. Belki biraz geç kalır ama şaşmaz, tam on ikiden vurur hedefi. İyilik, adalet, merhamet, sevgi, sabır, hoşgörü, tohumu ilahi ve güzel olan her şeyi eksek, kardeşlik ve barış biçer miydik mesela? O zaman nasıl olurdu dünya? Bir de ahiret hayatı var tabi ki. Ekinlerimizin hasat edildiği, kayıtlı defterimizin tartıya konulduğu, o hesap gününde, sağdan mı, soldan mı verileceği; bir mızrak yakındaki güneşin altında ya da bir bulut gölgesinde veya beyaz sancağın altındaki bu bekleyiş yine ektiğimiz tohumlar üzerinden, beklenen amel defterimizin ebedi hayatımıza bir bilet, bir anahtar olduğunu unutmadan ekmeliyiz tarlamızı…
İnsan dünya hayatının ve ahiret saadetinin taşlarını kendi eliyle döşüyor aslında. Her taşı kendi iradesiyle koyuyor. Her hâlükârda kendi ediminin sonucuna katlanmak zorunda bulunuyor.
Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamız ümidiyle sağlık, sevgi ve esenlikte kalın efendim…