
Pozitivist usullerinden midir, nedir, sözlük çalışmalarında kelimelerin gerçek ve hakîkî mânâları hep en sona bırakılır. Bunlar sona bırakılarak da âdeta bunların pek lüzumlu şeyler olmadığı bize ima edilir. Bir de kelimenin, biraz sonra ele alacağımız “yol” kelimesi gibi ard arda gelen pek çok mânâsı varsa asıl hakîkî mânâsına gelmeden okuyucunun kelimeyle, yani hakîkatle irtibatı kolayca kesilmiş olur. Bu yüzden yazımda, Kubbealtı Lugati’nde “yol” kelimesinin son verilen mânâsını en başa, yani hakîkî mânâsını ilk sıraya koyarak, elbette sadece hak ve hakikat uğruna bir farkındalık ortaya koymaya çalışacağım. Hazırsanız başlıyorum.
14. (Tasavvuf ehlince teşmil yoluyle) Tarîkat [Bu mânâ bilhassa yola girmek, yola sokmak, yoldan çıkmak vb. deyimlerde ortaya çıkar].
13. halk ağzı. Kez, defa.
12. Sanat ve fikirde bir büyüğün koyduğu esaslar ve prensipler bütünü.
11. Amaç, maksat, uğur.
10. Bir şeye ulaşmak için tâkip edilen seyir.
9. Usûl, tarz, sistem.
8. Tutum, davranış biçimi.
7. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çâre, vâsıta.
6. Kumaş veya bir nesne üzerindeki uzun çizgi.
5. deniz. Gidiş hızı.
4. teşmil. Yolculuk.
3. İçinden bir sıvı akan kanal.
2. İki yer arasında düzenlenmiş ulaşım şeridi.
1. Bir yerden bir yere gitmek amacıyla içinden veya üzerinden geçilen yer, tarik, rah.
Şimdi de aklıma gelen ilk cümleyi söyleyeyim:
“Bu işin başka yolu yok!”
Bu cümledeki yol kelimesinin en kolay ve en hızlı yoldan -hatta, bu hattadan önceki yol kelimesinin de-mânâsını 1. mânâsı mı, yoksa 14. mânâsı mı veriyor? Elbette 14. mânâsı.
Şimdi kelimenin tekrar 14. mânâsına bakıyoruz:
“(Tasavvuf ehlince teşmil yoluyle) Tarîkat [Bu mânâ bilhassa yola girmek, yola sokmak, yoldan çıkmak vb. deyimlerde ortaya çıkar].” diyor.
Aslında burada da mânâ, “Tasavvuf ehlince teşmil yoluyle” ve “Bu mânâ bilhassa yola girmek, yola sokmak, yoldan çıkmak vb. deyimlerde ortaya çıkar” denilerek başka bir “yol”a bağlanmak suretiyle -tıpkı benim yukarıda “Bu cümledeki yol kelimesinin en kolay ve en hızlı yoldan…” demem gibi- anlatılabiliyor.
Sözlüğe açar bakarsanız aynı durum yola bağlı yardımcı fiiler ile üretilen tüm kelimeler için de geçerlidir.
Hâl böyle iken bize kelimenin kabak gibi belli olan 1. mânâsından 14. mânâsını çıkarttırmaya çalışmak niye?
Daha açık sorayım: “Kim”i ve “ne”yi saklamaya çalışıyorsunuz?
Sizden önce cevabı ben size, hem de içinde dil, lisan da geçen Cemâleddîn-i Uşşâkî’nin şu beyti ile vereyim. Belki beyitteki yoldan önceki ilk kelimeye saparsınız!
“Hakk’ın yolun arar isen dilde nihan içindedir
Ondan nişan sorar isen her bir nişan içindedir”
Gerçi, bu beyitteki “yol”un mânâsı da sözlükte kelimenin 10. mânâsı olarak verilmiş!
O halde, bizde ya düşüncenin yolunu değiştirin, ya da yol düşüncesini kaldırın, şayet kaldırabiliyorsanız!



