Filiz Toklu

CİHANŞÜMUL ALFABE

CİHANŞÜMUL ALFABE

Türk dünyası siyasal bütünleşme yolunda önemli bir aşamayı daha geçerek kadim cihanşümul hedefli tarihsel rolüne doğru ilerleyişini sürdürüyor.

Tek bir bayrak altında toplanma ülküsünün temel sistemi olan, “Siyasi varlıkta birlik, dil birliği, yurt birliği, ırk ve köken birliği, tarihi ve ahkâkî yakınlık gibi başlıkların altı son birkaç yıl içinde hukuksal düzenlemeler ile birer birer doldurularak, belirlenen hedefe doğru yürüyüş devam ettiriliyor.

Bu sürecin temel taşı sayılacak olan “dil birliği” yolunda atılan adımlar hepimizi sevindirmektedir.

Bu adımların sonuncusu ise 9-11 Eylül 2024 tarihlerinde “Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu”, “Türk Akademisi” ve “Türk Dil Kurumu”nun katılımıylarıyla Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirildi.
Türk Şûrası (Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk-Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı) tarafından gerçekleştirilen bundan bir önceki toplantı, 1991 yılında başlatılan ön çalışmaların ardından 21-23 Mart 1993 tarihinde Antalya’da yapılmış; bu toplantıda 34 harfli ortak alfabe önerisi gündeme getirilmiş ve bu öneri tüm taraflarca prensip olarak kabul edilmişti.

Geçen süre boyunca dil bilimciler konu üzerinde daha ayrıntılı olarak çalışıyor olmalarına ek olarak, Türk dünyasının siyasal bütünleşmesi önündeki olumsuz sorunlar da aşılarak nihayet Bakü’de arzu edilen hedefe varılmış olundu.

Geriye doğru baktığımızda ise, ortak alfabe oluşturulmasına yönelik ilk toplantının adresi de yine Bakü olmuştu.

Bakü’de yapılan ve tarihteki yerini “Birinci Türkoloji Kongresi” adı ile almış olan bu önemli buluşma 26 Şubat-6 Mart 1926’da 131 delegenin katılımı ile gerçekleştirilmişti.
Delegeler arasında dil bilimciler, yazarlar, şairler, tarihçiler, ve ilgili diğer bilim dallarına mensup akademisyenler bulunuyordu.

Bu kongrede alınan kararlar ile Türk halkları arasında alfabe birliği kurulmuş oluyordu.

Ancak, 1926 Bakü Türkoloji Kongresi’nin ortaya koyduğu bu irade, baskıcı rejimin özellikle bilim, edebiyat ve sanat alanlarında fikir üretimi yapan Türk ve Türkçü aydınlara yönelik saldırısı ile akâmete uğratılmış; Kongre kararları yok sayılmış ve ardından da 1939 yılında Rus Kiril alfabesi zorunlu kılınmıştı.

Yine o dönem boyunca Kongre’ye katılanların arasında bulunan 100’den fazla kişi, eli kanlı diktatör Stalin’in düzmece mahkemelerinde Pantürkizm suçlaması ile yargılanmış, cinayet kurbanı olmuş ve birçoğu ağır hapis cezalarının yanı sıra maddi-manevi olarak yıkıma uğratılmıştır.

Türklerin ayrı ayrı yurt parçalarında birbirlerinden kopuk olarak bırakılması, egemen siyasal yapının ideolojik baskısı altında kendi öz kültürlerine yabancılaştırılması ve giderek de Türk kimliğinin eritilmesi yönünde yetmiş yıl süren esaret dolu günler 1991 yılında SSCB’nin dağılması ile sona ermiş; ve geçen bu süre boyunca asimile (kendi özünü ve benliğini kaybetmek) edemedikleri Türk dünyası yeniden ayağa kalkarak teker teker bağımsızlıklarını ilan etmiş oldular.

Bu gelişmelerin ardından Türklerin asırlık hasletlerinin gün yüzüne çıkmaya başlaması sonucunda, bağımsızlıklarını elde eden Türk devletleri siyasal üst birlik oluşturma yönündeki çabalarını artırmaya başladılar.

Bu çabaların belirlenen bu hedefe doğru ilerleyebilmesinin en önemli unsuru da dil ve ortak alfabe birliğini oluşturmaktan geçmektedir.

İsmail Gaspıralı’nın da ifade ettiği üzere,
“Dilde, fikirde, işte birlik!”

Bugün bu süreç Bakü’de aşılmış ve Türk birliğine erişme yolundaki en önemli durak da böylece geçilmiş oldu.

Tüm Türk dünyasına kut’lu olsun!
Türk dili var olsun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu