Filiz Toklu

Filiz Toklu’nun kaleminden

DAĞDA TERÖR, ŞEHİRDE LGBT

LGBT: Dağdakilerin yaşam tercihidir…

Ülke gündemimizi son yıllarda sıklıkla meşgul eden bir sapıklık akımı olarak LGBT oluşumunun sosyo-politik dinamiklerine ilişkin veriler elimizde yeterince bulunmaktadır.

Meseleyi sadece tıbbın bir konusu halinde biyolojik bir sapma olarak ele alan bakış açısının durumu izah etmeye tam manasıyla yetmeyeceği gün gibi ortadadır.

Konunun ayrıca ideolojik bir veçhesi bulunmaktadır ki; merceği de esas olarak buraya tutmak gerekmektedir. Emir tam olarak emperyalizmin porsuk efendilerinden gelmektedir.
Amaç: Türk aile yapısını imha etmek.
LGBT sapkınlığını toplumsal yapımıza enjekte ederek varılmak istenen bir netice vardır ki; bu da çok net olarak siyasal bir gayenin vücut bulmasına dönüktür.

Söz konusu siyasal amaca ulaşmak isteyenler, gereksindikleri toplumsal tabanı genişletme ve bunun üzerinden bir iktidar oluşturma yönündeki girişimlerine güç katacağını düşündükleri tüm şer odakları birleştirmeye çalışmaktadır.

Ülkenin doğusunda etnik farklılıkları kışkırtırken, batısında da cinsiyet temalı argümanları devreye sokmaktadırlar.

Terör sadece dağda değildir: Seçimlere, meclise, şehire, spora, eğitime, medyaya, sokağa, siyasete, ekonomiye, modaya, ticarete, insan ilişkilerine kadar indi. Hatta ideoloji ve inançlara sızmaya çalışarak…

Kendilerine sözde, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” diyen ilgili siyasal yapı, bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmayı hedefleyen terör örgütü ile işbirliği halindeyken, diğer taraftan da toplumsal yapımızı soysuzlaştıracak sapık oluşumlarla kolkola girmektedirler.

Esasen bir bütün halinde “sol” siyasal kültür ortamı bu türden yapılanmaların boy vermesine oldukça uygun ideolojik bir iklim meydana getirmektedir.
Ellerinde bulundurdukları medya ve iletişim vasıtaları ile LGBT zehirini özellikle genç nesile, kokuşmuş bir oluşuma özendirme gayesi içinde olarak zerketmektedirler.

Ülkemizin ana muhalefet partisi âdeta bu sapkınlığı özendirecek biçimde bir tavır ve söylem geliştirmektedir.
Ellerinde bulundurdukları yerel yönetim organları ile LGBT sapkınlığını meşrulaştıracak etkinlikler düzenlemekte, sosyal medya hesaplarından fütursuzca paylaşmaktadırlar; bunu da toplumsal ilerlemenin ve uygarlığın bir ölçütü gibi göstermektedirler.

Bu sapkın tehlikeyi durduramaz isek, çok yakında aynı cinse mensup olanların evlilik haklarını gündeme getireceklerdir.
Mesele oldukça ciddidir; ve ivedilikle de önlem alınması gerektirmektedir.
Çocukları ve gençleri bu soysuzlaşmanın ve yozlaşmanın ortasında bırakamayız.

Zira, konunun insan hakları ve demokratik standartlar ile hiçbir ilgisi yoktur.
Bu sapkın yapılanmanın ayrıca terör suçları bağlamında ele alınmasını gerektirecek eylemlerin de odağı haline gelmiş olduğunun yakın tarihimizde sayısız örnekleri bulunmaktadır.

2013 yılındaki “Gezi” eylemlerinin bileşenleri arasında yer alan LGBT, Türk devletinin yıkımı için terörist gruplarla birlikte hareket etmiş ve kamu düzenine saldırmıştır.
Dolayısıyla hadiseleri sadece bir cinsiyet tercihi kapsamında ele alan yaklaşımların geçerliliği yoktur. Burada görmemiz gereken asıl olgu, LGBT ile Türk aile yapısını bozarak, tahrip etmeye dönük organize bir terör faaliyet olduğudur.

Bu şer faaliyetlerle ilgili kanunda gerekli düzenlemeler yapılarak terör suçu kapsamında takip edilmeli ve mutlak surette etkisiz hale getirilmelidir. Ülke asayişini, ahlak normlarını bozan ve özendiren; siyasilerin, kamu çalışanlarının haklarına ve görevlerine son verilerek men edilmelidirler.
LGBT sapkınlığına dur diyecek sert anayasal önlemler etkin bir şekilde devreye sokularak, bu zehiri yaymak isteyenleri ağır hapis cezaları ile tecziye etmeliyiz.

Bu mesele ile mücadele, Türk aile yapısını titizlikle muhafaza ederek, ahlâk ve edep ölçüleri içinde soyumuzun devamını temin etmek gayesine matuftur.

Tehlike daha da büyümeden;
terörle mücadelede olduğu gibi konu bir “bekâ” meselesi olarak ele alınmalıdır.

Sabrı taşıran, etik normları kaşıyan; Türk aile yapısına ve geleceğimizin mimarı göz nuru neslimize, göz dikenlere gereken ve hak ettikleri muamelenin yapılması gerektiğini devlet büyüklerimizden ve yetkililerden ivedilikle yerine getirilmesini bekliyoruz ve güveniyoruz.

Türk bayrağının dalgalandığı yerde paçavra parçalarına yer verilmeyecektir!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu