YAKANI YAKACAKSIN
Yaz aylarının gelmesi ile birlikte yurdumuzun birçok yerinde organize bir şekilde kasıtlı olarak çıkartılan orman yangınlarına tanıklık etmekteyiz.
Ülkemizin zaten yetersiz olan orman varlığını daha da azaltmaya dönük kundaklama faaliyetlerinin izini sürdüğümüzde yine hain bir adrese ulaşıyoruz: Terör.
TSK ve MİT’in gerek Irak’ın kuzeyinde gerekse de Suriye’de yürütmüş olduğu başarılı nokta operasyonları ile silahlı eylem gerçekleştirme kapasitesi minimize edilen terör örgütü PKK, risk almadan yapabilecek olduğu bir eylem olarak ormanlarımıza saldırmaktadır.
Bu şekilde her yıl ne yazık ki binlerce hektar orman varlığımız içindeki canlılarla birlikte yakılıp, kül edilmektedir.
Sözde doğa ve ağaç duyarlığı kasarak “GEZİ” eylemleri ile ülke gündemimizi aylarca meşgul etmiş olan “sol” çevreler, terör örgütü eliyle gerçekleştirilen sabotaj ve kundaklama eylemleri ile yok edilen orman katliamına hiç ses çıkarmamaktadırlar.
Kaz Dağları’na piyano çıkartan sözde sanatçı tayfası ise, ormanlarımıza yönelik bu organize ve sistematik saldırıları görmezden gelmektedirler.
Tüm bu yaklaşımlar, esasında bize şunu göstermektedir: Bahsetmiş olduğumuz çevreler, terör örgütünün bu sabotaj eylemlerine nesnel olarak onay veriyorlar.
Zira, onların tek derdi kendileri. Ülkemiz boydan boya ateşe verilse de olur; yeter ki, bu iktidar düşürülsün ve hükümetin düşürülmesi için ülkenin düşmesine ve sıkıntıya girmesine dahi razıdırlar.
Van’da çeşitli konser etkinliklerinde sahne alan sanatçılara yönelik fiili saldırıların arkasında da yine aynı zihniyet bulunmaktadır.
Bir kadın şarkıcı, icra ettiği konser sonunda söylemiş olduğu, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözleri nedeniyle konseri izleyenler tarafından saldırı ile saygısızca karşılık bulmuştur.
Ülkemizdeki toplumsal yarılmanın ve derinleşen fay hatlarının varmış olduğu yeri kavrayabilmemiz için bu yaşananlar önemli bir göstergedir.
Ormanlarımızı ateşe verenler ile Türk kimliğine yönelik saldıranların hepsi birden aynı yerden talimat almakta ve beslenmektedirler.
Ülkeyi etnik bir kargaşanın içine sürükleyerek kendilerince koymuş oldukları hedeflere erişebileceklerini sananları nasıl bir akıbetin beklediğini hesap edemedikleri anlaşılıyor.
Anadolu binlerce yıllık kadim bir Türk yurdudur ve bu gerçeği de hiçbir güç değiştiremez.
Küresel güçlerin proksi yapılar üzerinden Türkiye’yi dizayn etme heves ve arzuları asla hayat bulamayacaktır.
Ormanlar içinde birçok canlıyı barındıran evdir, nefestir…
Kasten orman yakmak suçundan ise, 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden 10 bin güne kadar adli para cezası uygulanabiliyor. Devletin güvenliğine karşı kurulmuş örgüt faaliyeti çerçevesinde ormanları yakma suçuna, müebbet hapis ve 20 bin günden 25 bin güne kadar adli para cezası verilebiliyor. Orman yakma suçu hukukumuzda af çıkartılamayacak tek suçtur.
Ne diyordu şair?
“Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur!”
Yakanı yakacaksın ki; masum canlar, hayvanlar ve ormanlar yanmasın.