Ölümün Hengâmesi
Hayat ne kadar hızlı, değil mi?
Usul usul akıyor, sessizce… Ama bir o kadar da gürültülü, fark ettirmeden.
Sanki göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir rüya gibi.
Peşinden koşuyoruz, yetişmeye çalışıyoruz.
Ama ne kadar koşsak da hep bir adım gerideyiz.
Koşarken ardımızda neyi bıraktığımızı düşünmüyoruz, hatta düşünemiyoruz.
Toz dumana katıyoruz; kimin bu tozun içinde kaybolduğunu, boğulduğunu bile fark etmiyoruz.
Hayat bizi öylesine savuruyor ki değerlerimizi, bizi var eden unsurları unutuyoruz.
Bizi biz yapan o incelikleri, o duruşu, edebi, âdabı…
Ve en önemlisi ölümü.
O herkesin tadacağı, kimsenin kaçamayacağı o hakikati…
Halbuki ölüm, ne kadar uzak gibi görünse de her an yanı başımızda.
Biz unutsak da o bizi hiç unutmuyor.
Her nefesimiz onunla sayılı.
Her adım, onun eşiğine bir adım daha yaklaştırıyor bizi.
Ama ne yapıyoruz?
Hayatın telaşına kapılmış, her şeyi unutmuş halde,
Sanki hiç gitmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz.
Oysa bir gün her şey bitecek.
Ve işte o an, ardımızda bıraktıklarımız konuşacak:
Sevgiyle dokunduğumuz kalpler,
Güzel bir sözle yüzünü güldürdüğümüz insanlar
Ve yaşamımıza kattığımız anlam…
Ölümü unutmamak gerek.
Çünkü ölüm, hayatın kendisidir aslında.
O bize hatırlatır; bir gün bu yolun sonuna varacağız.
O yüzden her adımı düşünerek,
Her nefesi hissederek atmalı insan.
Nurmelek Çelik
Nur Melek hanım yazınız etkileyiciydi
Koydugunuz resimde yeralan mezar taşında yazan sözler de bir o kadar
Nur Melek hanım yazınız etkileyiciydi
Koydugunuz resimde yeralan mezar taşında yazan sözler de bir o kadar…
Nur Melek hanım
yazınız etkileyiciydi
Koydugunuz resimde yeralan mezar taşında yazan sözler de bir o kadar…