Son zamanlarda gündemimizi meşgul eden ve hepimizi derinden etkileyen bir konu var: sokak hayvanlarının uyutulması meselesi. Hayvan hakları savunucuları bu duruma büyük tepki gösteriyor. Pek çok yerde, sokak hayvanlarının 30 gün içinde sahiplenilmemesi durumunda uyutulması yönünde yasal düzenlemeler yapılacağını duyuyoruz.
Peki,
neden bu noktaya geldik? Bir üniversite 3. sınıf öğrencisi olarak, kampüsümüzde başıboş dolaşan saldırgan sokak hayvanları yüzünden barındığım yurttan çıkamadığım günler oldu. Kız kardeşimi bir köpeğin elinden nasıl zorla kurtardığımı, derslerime köpeklerden kaçarken kaç kere geç kaldığımı söylemeliyim.
Hangi birini anlatayım?
Başına iş gelmeyen bu konuda dili yanmayan rahatlıkla “ben bu yasaya karşıyım” diyebiliyor.
Bu sorunun temelinde hayvanseverlerin barınaklardan hayvan sahiplenme konusunda yeterince adım atmaması yatıyor. Aynı zamanda, sokak hayvanlarının barınaklara toplanması fikrine karşı çıkanların sayısı da oldukça fazla. Ancak, ülkemizin daha yaşanabilir hale gelmesi için başıboş ve saldırgan hayvanların toplanması gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde kampüslerde ya da Avrupa’nın sokaklarında tek bir sokak köpeği göremezsiniz; hatta kediler bile sokaklarda dolaşmaz.
Sorunun çözümü için sokak hayvanlarının kontrol altına alınması ve uygun barınaklara yerleştirilmesi büyük önem taşıyor. Hem insan güvenliği hem de hayvanların refahı için bu adımların atılması şart. Hayvanseverlerin de bu süreçte daha aktif rol alması gerekiyor. Aksi halde, sokaklarımızın güvenliğini sağlamak ve hayvanlara uygun bir yaşam sunmak hayalden öteye geçemez.
Unutmayalım ki,
Hayvan hakları savunuculuğu sadece sokak hayvanlarını savunmakla kalmamalı; aynı zamanda onların refahı için de somut adımlar atılmalı. Bu dengeyi kurduğumuzda, hem insanlar hem de hayvanlar için daha huzurlu bir yaşam alanı inşa etmiş olacağız.
Uyutma konusu, vicdani açıdan hepimizi rahatsız edecektir; ancak uyutma kararı dışında diğer önlemlerin alınması benim şahsi görüşümdür.
Suzan Taçyıldız