
SÖZ ÜZERİNE SÖZLER
Cemal Abdullah AYDIN
Söz
Nedir söz?
Kelam, kavil, lâkırdı… Boş olanı lâf.
Konuşmak, söylemek, demek, anlatmak. Hepsi söz etmek.
Hutbe de söz, nutuk da hitap da kitap da…
Hatta her lafız ve her yazı…
Bazen söylemesi kolay, bazen zor, bazen imkânsız…
Bazen mecburiyet, ihtiyaç…
Gizli kaldıkça sır…
Bazen güzel bazen çirkin.
Bazen zayıf, bazen güçlü.
Söz güçlü… Bedeni yok ama gücü var.
Sözün Gücü
Sözün gücü neresinde, nesi güçlü?
Belki kelimelerinde, manasında, telaffuzunda, hatta harflerinde.
Sahibinden güç alan söz var, muhatabından güç alan da…
Söylendiğinde dinleyeni, yazıldığında okuyanı çok olursa söz güçlenir mi?
Söz söylenince mi güçlü yazılınca mı?
Söz şüphesiz güçlü. “Lâfla peynir gemisi yürümüyor”. Ama sözle gemiler karadan yürüyor.
Sözün İradesi
Mananın elbisesi demişler söz için. Zihnimizdeki manaları söylemesek de içimizde söz yok mudur?
İçimizdeki o söz, bazen bizden bağımsızmış gibi yerinde durmaz; bize sormadan çıkmak ister. Zorlar dilimizi ve çıkıverir.
Sözü söyleyen “ağzımdan çıktı” hatta “ağzımdan kaçtı” der. Demek sözün sadece gücü değil iradesi de var.
Çıkmak isteyince çıkıyor. Hatta bazen sahibinin dahi “maksadını aşıyor”.
Söz söyleyince hür, söylemeyince mahpus mu?
Sözün Sözü Açması
Söz ağızdan çıkmakla kalmıyor, başka sözleri de çıkarıyormuş. Hem iradesi hem gücü varsa niye çıkarmasın?
Hangi söz hangi sözü açıyor? Öncekinin sonrakini açtığı net. Ancak güzel söz güzel olanı, çirkin de çirkin olanı mı açıyor?
Bir de “Laf lafı açıyor”. Boş boş konuşma bu olsa gerek.
Sözün Manası
“Sözün bir manası kalmadı” diyenler de var “Sözün manası yok” diyenler de. Önce manası vardı da sonra mı kalmadı yoksa sözün tükenmesiyle manası da mı tükendi?
Belki manası tükenmedi ama söylenmesinin faydası kalmadı.
Faydasız söz mü manasız? Manasız söz mü faydasız?
Sözün Eğrisi
“Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü” söylemediğine göre sözün eğrisi var.
Yanlış söz mü eğri yanlış anlaşılan mı?
Kulağı tırmalayan söz zaten eğri.
Eğrisi varsa demek doğrusu da var.
Sözün Doğrusu
“Doğru” Ne hoş bir kelime. Neyin başına gelse güzelleşiyor. Herhalde o sebeple “doğru söze ne denir?” diyorlar. Ama doğru sözü söylemek bazen ne ağır?
Doğru söz söylediği için dokuz köyden kovulan da var canından olan da…
Bir de “Her sözün doğru olsun ama her doğru sözü söyleme” demişler.
Her hâlükârda doğruluk denilince akla önce doğru söz söylemek geliyor.
Sözün Boyu
Uzun söz var. Kısa söz var. “Uzun sözün kısası” da…
Uzun olanı dinlemek zor. Kısa olanı anlamak zor. “Sözü uzatmak” iyi değil ama uzuyor işte.
Yine de kısa olanı akılda kalıyor, uzun olanı unutuluyor.
Sözün Yolculuğu
Bazen insanlar fark etmeden söz bir yerlere gidiyor. Bazen de geliyor. Hani “söz nereye gitti?” diye sorarlar ya. “Söz nereye geldi?” diye de soran oluyor. Kimi zaman da “söz dönüp dolaşıp aynı yere varıyor”.
Söz mü yolcu söyleyenler mi?
Sözün Dili
Üç tür dil vardır derler. Konuşma dili. Yazı dili. Şiir dili.
Sözü konuşarak, yazarak yahut şiirle söylemek. Hangisi kolay hangisi zor?
Bazen konuşmak zor bazen yazmak. Şiir yazmak belki en zoru. Belki en kolayı.
Sözleriyle derdini anlatabilen belagat sahibi oluyor. Meramı anlatamayan söz beliğ değil.
Veciz söze özlü söz diyorlar. Kelime az olacak, mana çok…
Sözün Yazılması
Söylenenler söz de yazılanlar söz değil mi? “Söz uçar yazı kalır” diyorlar. Söz ne kadar uçuyor bilinmez ama sözler bazen “havada uçuşuyor”. Ama anlaşılan “Söz ola kese savaşı” dedikleri uçan türden değil.
Her hâlükârda sözü yazıya dökünce uçmuyor. Yazı için “kâğıda döktü” diyoruz.
İçimizden akan bir suya mı benzetiyoruz yazıyı? Bazen cidden akıyor sanki. Yazılırken akan okunurken de akıveriyor. Yazarken akmayan da zor okunuyor. Yazılar, yazarından okuyanın içine akan sözlerden ibaret.
Sözün Hayatı
Yazıyla kalıcı oluyorsa söz yazıyla mı hayat buluyor?
Nice yazar “öyle sözler yazsam, yaşadığım zamanı, zemini hatta ait olduğu dili aşsa” diye hayal eder.
İnsanlar sahibi ölmüş kendisi yaşayan sözleri okuyarak alim oluyor.
Söz, sahibi ölünce daha mı değerleniyor?
Sahibi ölmeden ölen sözler de var. Ölmeyen söz yazmak kolay değil.
İnsan cansız sözler yaza yaza canlısını yazmayı öğreniyor. Yaşayan sözler yazabilmek için birçok ölü söz yazmak gerek. Ölü sözler yaşayanlara yol açıyor.
Hatırladıklarımız ölü, unuttuklarımız canlı mı?
Sözün Unutulması
Unutulan sözün suçlusu dinleyen mi söyleyen mi? Sözü unutmak bazen suç bazen değil.
Okuduğunu unutmak üzüyor insanı. Halbuki konuştuğunu da unutuyor.
“Konuştuklarımızı unutacağız” diye konuşmaktan vazgeçmeyiz. “Nasıl olsa unutacağız diye” okumaktan niye vazgeçelim?
Dinlediğimizi, okuduğumuzu hatırlamasak da içimize akmıştır.
Sözün Tadı
Duyduğumuz veya okuduğumuz sözlerin bıraktığı etkiyi lezzet gibi anlatıyoruz. “Tatlı söz”, “acı söz”. Demek sözün tadı var.
Gelişigüzel yemek mideyi bozuyorsa, gelişigüzel söz de zihni bozmaz mı? Seçerek okuyup dinleyenlere selam olsun…
“Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır” ama “dost acı söyler”. Bir çift tatlı söz makbuldür. “Tatlı söz” fakirin sadakası…
Sözün Şehveti
Sözün mü yoksa söz söylemenin mi şehveti? Söz söylemenin şehveti mi var? Olmasa gevezelik olmazdı herhalde. Ya da dedikodu.
İnsanı karşısındakinin dinleyip dinlemediğini fark etmeden konuşmaya sevk eden sözün şehveti olabilir.
Hapishanede hücre cezası alanlar uzun zaman tek başına kalınca kendi kendine konuşurmuş.
Mahpus olmasa da kendi kendine konuşanlar yok mu?
Demek söz söylemek sadece şehvet değil. Bir ihtiyaç.
Çiçekleri sevenler belki bu ihtiyaçtan ötürü onlarla konuşuyor.
Sözün Geçmesi
Kiminin sözü geçer kimininki geçmez. “Söz geçiremedim” diye üzülenler çok.
Dışarıda sözü geçip içeride geçmeyenler yok mu?
“Söz anlatamıyorum” diyor sözü geçmeyenler.
Çok söyleyenin sözü geçmiyor galiba. Az söyleyenin sözü geçiyor mu?
Sözün Değeri
“Söyleyene bakma, söze bak,” demişler. Sözün değeri söyleyene göre değişir mi?
Söz değerliyse, değeri ne ile ölçülür?
Sözün değerini bilebilmek kabiliyet işi.
Sözün Tutulması
Sözünde durana sözünü tuttu deriz. Söz önce verilir. Sonra tutulur. Sözünü tutmak kimi için şeref meselesi kimi için içi boş bir mefhum.
Sözünü tutmak, sözünde durmak her zaman kolay değil.
Sözün Sanatı
Söz söylemek bir sanat. Her hatip ve her yazar aslında bir sanatkâr.
Her sanat kabiliyet istiyor. Öğreniliyor, öğretiliyor…
Her insan küçüklükten söz söylemeyi öğreniyor. Her insan söz sanatkarı oluyor mu?
Sözün Bitmesi
Kimi zaman söz bitiyor. Hatta tükeniyor. “Sözün bittiği yer” diyorlar. Söylememek söylemek oluyor.
Ve gün geliyor. Dil susuyor. Söz bitiyor.
(2025)
Cemal Abdullah Aydın
(Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi)