
AĞLAYAN TAŞ
REİS BEY
“İnsanlara merhamet etmeyenlere Allah da merhamet etmez.”
Üstâd Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir adam yaratmak” adlı tiyatro eserinden sonra en fazla ilgi gören bir diğer tiyatro eseri “Reis Bey” olmuştur. Reis Bey başlı başına bir merhamet kılavuzudur. Eser 1988 senesinde Yönetmen Mesut Uçakan’ın kamerası ile ekranlarda yeniden hayat bulmuştur. Eseri ilk defa 2007-2009 yılları arasında okumuş ve etkisinden uzun süre çıkamamıştım. Üstüne bir de filmi izleyince tâbiri câizse “Nûrun alâ nur” oldu benim için.
TDV kitabevinde her Cuma yapmayı planladığımız kitap tahlillerine bu kitap ile başladım. Mübarek Ramazan ayı yaklaşırken ve yeryüzünde zulüm kol geziyorken bir kez daha merhamet limanına sığınmış hissettim kendimi eseri okurken. Âdeta 3’üncü sayfa haberlerinin ötesine geçerek nefeslenecek bir ağaç gölgesine sığındım.
Reis Bey hususi bir hayatı olmayan, kendisini hâkimlik mesleğine adamış ve hayatını bir otel odasında idâme ettiren bir kânun adamı. Makine, kânun makinesi. İçinde insanlığa dair duygular barındırmayan kupkuru bir makine.
Hatta daha ağırını savcıdan işiteceğimiz “ Merhamet ekmek olsa da bütün aç insanlığa dilim dilim dağıtılsa, payına hiçbir şey düşmeyecek olan lânetli budur!”
Lânetli!
“Olana, gördüğüne, bildiğine göre hüküm” verir Reis Bey. Gözünü kırpmadan îdam sehpasına götürdüğü genç, içinde tek zerre merhamet beslemeyen Reis Bey’e şunları söylemiştir; “Siz merhametten, acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerinde haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz. Rahmet, kaldırılmış sizin kalbinizden…Buz çölünde yol alıyorsunuz!.”
Merhameti îdamlık bir suçlu gören Reis Bey gerçek kâtilin itirafları sonrası “ dışımda ne arıyorlar; içime doğru suçluyum ben.” Dediği içine döner. Nefsi ile yüzleşir. Îdam ettirdiği gencin haleti rûhiyesi ile yaşamaya kendini adamış, merhamet celladı iken merhamet tellalı olmuş bir koca derviş. Sadece tellallığını yaptı desek hakkını yemiş olur, Reis Bey’le helalleşemeyiz. Reis Bey merhameti iliklerine kadar yaşamış ve yaşanması için gayret göstermiştir.
Reis Bey pişmanlığını bitirim yerlerindeki eroin, kumar vb. suçluların arasına katılarak îdamlık gencin ayak izlerini takip ederek gösterir. Bitirim yeri müptelâlarından bir gözyaşı çetesi kurma derdindedir. Zîra gözyaşı merhametin ırmağıdır. “Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz” sözünü kendine rehber edinmiştir.
Hâsılı kelam;
Okunması , okutulması, seyrettirilmesi, sahnelenmesi gereken bir eser.
Rahmet ayı ramazanın gölgesi düşmüşken üzerimize “belki kendimden birine, ondan öbürüne geçer, bir merhamet yangını çıkar, bütün ülkeyi sarar diye” üstâdın bu merhamet başyapıtını tavsiye ederim.