Âşık tarzı şiir geleneği içerisinde gerek kendine hâs ezgisiyle gerekse muhtevâsının genişliğiyle destânlar müstesnâ bir yer teşkîl eder. Hîç şüphesiz bunda kadîm epik destân geleneğinin tesîri çok büyüktür. Esâsen burada destânın sosyo-kültürel alandaki temel karakterinin herotik bir “söz” (anlatı) ve “yapı”ya dönüşümünden de söz edilebilir. Dolayısıyla bu dönüşümün en güzel örneğini bize atasözü destânları, yâni töresözler vermektedir. Bildiğimiz kadarıyla, atasözü destânlarının 17. yüzyılda Levnî’nin eseriyle birlikte büyük bir şöhrete mâlik olmaya başlaması da bu durumu yeterince teyîd eder kanâatındayız. Hattâ Levnî şu dörtlükte yüksek-alçak su, kâmil-câhil insân ve ikrâr-abes anlam çiftleriyle sanki dönüşümün herotik karakterini de îmâ eder gibidir:
“Bilirsin alçağa akmadadır su
Kâmilin câhile nasîhati bu
İkrârını gözet olma abesgû
Birdir îmân ile ikrâr demişler”
Hîç şüphesiz bunu hakîkat alanı içerisinde oldukça kolay ve anlaşılır kılan ise “töre”dir:
“Gökkubbemizi kurandır
Ayakta dimdik durandır
Töremizi yoğurandır
Bu bizim atasözleri”
Bu husûsta sözü daha fazla uzatmadan, mâhiyeti ve karakteri üzerinden atasözlerinin Töreli Türk Edebiyâtı’ndaki töreli vazîfesini açıkça ircâaya çalışan çok kıymetli hocam Bekir Oğuzbaşaran Bey’in “Atalarsözü Güzellemesi”ne bırakmak istiyorum:
“Taşı gediğine koyar
Bu bizim atasözleri
Âyet’e, Hadîs’e uyar
Bu bizim atasözleri
Akla ve mantığa uygun
Hakk’a, hakîkate vurgun
Okyanuslar gibi durgun
Bu bizim atasözleri
Halk irfânından içmiştir
Nice imbikten geçmiştir
Vecîz olanı seçmiştir
Bu bizim atasözleri
Bir tefekkür âbidesi
İlmin ve vicdânın sesi
Halkımızın felsefesi
Bu bizim atasözleri
Birdir dînin, fennin yolu
Hisse, öğüt, hikmet dolu
Halkın bilgelik okulu
Bu bizim atasözleri
Tâbiri câizse özgün
Tâbiri câizse örgün
Altın oran kadar düzgün
Bu bizim atasözleri
Arı duru birkaç satır
Az sözle çok şey anlatır
Kâh güldürür, kâh ağlatır
Bu bizim atasözleri
Bir söz ki, derin mi derin
Kristalleşmesi fikrin
Kaynağı şiirin, nesrin
Bu bizim atasözleri
Çifte sulu çelik gibi
Sözün zirvesi ve dibi
Dil, lehçe, ağız edîbi
Bu bizim atasözleri
Her biri hüküm içerir
Ağızda yağ gibi erir
Düşünene neler verir
Bu bizim atasözleri
Yediden yetmişe kadar
Bütün hâfızalarda var
Destânlar yazmış âşıklar
Bu bizim atasözleri
Bir adı da Darbımesel
Çokluğu Durub-u Emsâl
Sanattır Îrad ve İrsâl
Bu bizim atasözleri
Kollektif aklın eseri
Hayât yolunun feneri
Ayrı, her birinin yeri
Bu bizim atasözleri
Dilimizin zenginliği
Yüksekliği, enginliği
Gökkuşağı renginliği
Bu bizim atasözleri
Düşünüp konuşmuş ecdât
Boş lâfa vermemiş fırsat
Örf, an’âne, ahlâk, âdât
Bu bizim atasözleri
Dün, bugün, yarın çizgisi
Sürekliliğin ezgisi
Birleştirir hepimizi
Bu bizim atasözleri
Eskiler Sözü de denir
Deyimlerle öz kardeştir
Mısrâ, beyit, hepsi şiir
Bu bizim atasözleri
Türkçe, mesel hazînesi
Ses ve anlam defînesi
Manevî vatan hânesi
Bu bizim atasözleri
Dünyâ-âhiret sözüdür
Milletimizin özüdür
Hiç sönmeyecek közüdür
Bu bizim atasözleri
Gökkubbemizi kurandır
Ayakta dimdik durandır
Töremizi yoğurandır
Bu bizim atasözleri
Türkü gibi, şarkı gibi
Âkil adam çarkı gibi
Temiz suyun arkı gibi
Bu bizim atasözleri
Kelâmdan, kalemden ders al
Edep dâiresinde kal
Hepsi süzülmüş, hâlis bal
Bu bizim atasözleri
Oğuz, tüketme nefesi
Halkın sesi, Hakk’ın sesi
Hakîkatler manzûmesi
Bu bizim atasözleri…”
Efendim, demem o ki, atasözleri, aslında çağımızın en hakîkî destânlarıdır. Destânı sırf kahramanlıktan ibâret görenlere de hakîkatın birer kahramanı olmalarını muştular…
Lutfî Baba soylamış, görelim cânım ne soylamış:
Kadîmden gelen muştu
Hak hakîkata koştu
Andan güzeldi hoştu
Lutfi atasözleri…
Erhan ÇAPRAZ