Töreli Yazılar

“Mistisizmsiz İnanç ve Ateizmsiz Bilim…”

Peki, İslam, sadece din değilse nedir? Din ne demektir? Müslüman dünyasının dine bakışı nedir? Allah, bir kenara çekilip sadece ibadet etmemizi mi emrediyor? Peygamber efendimiz olsa, bugün nasıl davranırdı?

 

İslam sadece bir din midir?

Değildir, diyor Aliya. “İslam Sadece Din (Religion – İnanç ) Değildir” diyor.

Mezar taşında, kendi sözü olan “Her şeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız” yazan ve hayatı mücadele ile geçen Aliya, sadece Bosna’nın değil, Tüm İslam âleminin gönlünü fetheden bir lider.

Aliya’nın “İslam Deklarasyonu” isimli kitabını ele almak istiyorum bu yazıda. Sorunlar pek değişmemiş. İslam ülkelerinin içinde bulunduğu vahim duruma dair vaziyet, aynı maalesef.

Bu kitap, onun çeşitli konuşma ve konferanslarından oluşmuş bir eser. Haklı bir mücadelenin, masumiyetin ve asaletin en güzel örneğini halkıyla birlikte veren bilge liderin eserlerinden biri. Bu kitap, her daim okunmalı ve gerekli dersler alınmalıdır, diye düşünüyorum.

Kitaptaki makaleler üç ana başlık altında toplanmış: Müslüman Halkların Geri Kalmışlığı, İslami Düzen, İslami Düzenin Bugünkü Sorunları.

Bu üç başlık altında farklı makaleler ve önemli tespitler var. Detayları meraklısına ve okuyucusuna bırakıyorum. Özellikle üzerinde durmak istediğim makale, “İslam Sadece Din (Religion – İnanç ) Değildir” isimli makaledir.

Peki, İslam, sadece din değilse nedir? Din ne demektir? Müslüman dünyasının dine bakışı nedir? Allah, bir kenara çekilip sadece ibadet etmemizi mi emrediyor? Peygamber efendimiz olsa, bugün nasıl davranırdı?

Bilhassa Nur suresi elli beşinci ayetine rağmen Müslümanlar neden bu durumda: “Allah, içinizden iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan kimselere vaad etti ki, kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da yeryüzünde iktidar verecek, onlar için hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin yerleşip yayılmasını sağlayacak, şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir; çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk etmektedirler. Bütün bunlardan sonra kim inkâra saparsa yoldan çıkmış kimseler işte bunlardır. (Diyanet)”

Yoksa biz o Müslümanlar değil miyiz?

Aliyaİzzetbegoviç, bu makalede şu önemli tespitleri yapıyor:

“Dini öğretilerin gelişmesinde gerçek dönüm noktası olan bu konuda İslam; diğer bütün din, doktrin ve hayat felsefelerinden farklıdır. Bütünüyle orijinal olan İslam felsefesinin açığa çıktığı yeni yaklaşım ve yeni gözlemleme söz konusudur. Bu felsefenin aslı; dış ve iç, ahlaki ve toplumsal, maddi ve manevi hayatın aynı anda yaşanmasındaki taleptir.”

Demek ki hayat ile din iç içedir. Din karşıtlarının yaptığı gibi, dini hayattan kovmak da olmaz; Müslümanların önemli bir kesiminin yaptığı gibi, hayatı dinden kovmak da olmaz, olamaz.

Aynı makalede Aliya, şu çarpıcı tespiti yapar:

“Hayatı sadece din ve dua ile değil, aynı zamanda bilimle tanzim etmek gerektiğine inanan, dünya tasavvurunda ibadethane ile fabrikanın yan yana olması gerektiğine izin vermekle kalmayıp talep eden, insanları sadece terbiye etmek değil, aynı zamanda onların dünyadaki hayatını kolaylaştırmak gerektiğini düşünen ve bu iki hedefin birbirine kurban edilmesi için hiçbir sebebin bulunmadığı fikrinde olan kimse, o İslam’a aittir.”

1925-2003 arasında yaşayan Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliyaİzzetbegoviç, edebi yönü de güçlü olduğu için “Bilge Kral” lakabı ile tanınmıştır. Hayatı boyunca ümmetin birliği, bilinçlenmesi ve güçlenmesi için uğraşmıştır. Bosna Müslümanlarının derin saygısını kazanmış, son dönem dünya yöneticileri arasına en farklı liderlerden biri olarak geçmiştir.

Dünyaya hâkim olan sömürü düzeni, insanlığı ifsat eden kominizim ve ateizm ile amansız bir mücadeleye girişmiş, sırf İslami kimliklerinden dolayı zulme maruz kalan Bosna Müslümanlarının, Balkanlarda yaşanan fırtınadan, en az zararla kurtulmasına vesile olmuştur.

Onun bu sözü aslında yaşananların nokta atışı bir izahıdır: “Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.”

Uzak değil, hemen yanı başımızda ve çok yakın bir zamanda yaşandı bütün bunlar.

1992 yılında sözde medeni Avrupa, sinema gibi seyretti bütün olanları. Ne de olsa kendi planları ve kendi eserleriydi bu yaşananlar…

Sadece Avrupa da değil, Boşnak katliamına tüm dünya seyirci olmuş ve yapılan zulmü görmezden gelmişti.

O zulüm ve katliam yıllarında sadece Türkiye ve birkaç ülkeden sesler yükselmiş, imkânsızlıklar içinde birkaç küçük yardım yapılabilmişti.

Aliyaİzzetbegoviç ve beraberindekiler; hem Boşnakların hem de Ümmet’in şerefini korumak adına bayrağı düşürmemeye çalıştılar. Düşürmediler de…

Kana susamış Sırp ve Hırvat askerler, Avrupalı büyüklerinden aldıkları güvence ile yaşlı, hasta, çocuk, kadın demeden Boşnakları zalimce katletti.

İnsanlık ayaklar altına alındı. O kadar ki, bazı Avrupalı ve ABD’den gelen zenginler, bu komutanlara para ödeyerek, başkent Saraybosna’nın ele geçirdikleri tepelerinden,sniper silahlarıyla, sivil Boşnakları avladılar.

Aliya, hayatı boyunca batı kapitalizmine karşı İslam dünyasının birliğini ve kalkınması savundu. Her zaman ve her neslin önünde, İslam’ın mesajlarını gerçekleştirme görevi durduğuna inanıyordu.

Bu makaleyi şu üç önemli tespit/sonuç ile bitirmektedir:

“Birincisi, bu dünya taraftarı olarak İslam, en iyi düzenlenmiş dünyadan yanadır. Dünyanın daha iyi olmasını sağlayan hiçbir şey peşin olarak gayr-ı İslami diye red edilemez.

İkincisi, doğaya açık olmak aslında bilime açık olmak demektir. İslami olması için her çözümün iki şarta sahip olması gerekir: Azami insani ve de azami derecede iyi olmak zorundadır. Yani çözüm, dini ve bilimsel prensiplerin uyumunun en üst sureti olmak zorundadır.

Üçüncüsü, bugünkü dünyanın ayrılık içinde olduğu meseleler olarak, din ve bilim, ahlak ve siyaset, bireysel ve toplumsal, maddi ve manevi arasındaki bağlantılara işaret ederek İslam yeniden arabulucu düşünce rolüne, İslam dünyası ise bölünmüş dünya içinde arabulucu rolüne kavuşmaktadır.”

Peki, İslam nasıl insanlığın ilgi odağı olabilir? Buna da şu cevabı buluyor satırlar arasında:

“Mistisizmsiz inanç ve ateizmsiz bilim…”

Kitapta daha neler var neler. Ötesini siz değerli kitap dostlarına bırakıyorum.

Haftaya daha farklı bir kitabın dünyasında buluşmak üzere.

Muhabbetle kalın.

***

İzzet Irmak

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu