Hayattan ne isteriz sorusuna çok çeşitli cevaplar verilebilir ancak mutlu bir aile cevabı belki de en bilinenidir. Aile kavramı bireyi insan yapan unsurların başında gelmektedir. Tarihten bugüne hiçbir zaman kaybolmayan aile kavramı özellikle Türk toplumunda büyük önem arz etmektedir. Bir ailedeki yapı ve değerler hem insanın kendi geleceği hem de toplum geleceğini büyük oranda etkiler. Düzenli ve parlak bir toplum olabilmenin temeli iyi bir aile ortamı kurmaktan geçer.
Aile içi ilişkilerde uyumun olduğu kadar çatışmanın da olması sosyolojik bir gerçekliktir. Çatışmaların olabildiğince aza indirilebilmesi için aile bireyleri arasındaki iletişimin açık ve etkin olması büyük ölçüde önemlilik arz etmektedir. Aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde iletişim, hem uyumun sağlanması hem de çatışmanın çözüme ulaştırılabilmesi için temel bir ögeyi oluşturur.
Bir toplumun sosyal ve kültürel değerlerinin, normlarının ilk öğretildiği yer ailedir. Çocuk; insan sevgisi, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, dini normlar gibi önemli değerlerle önce ailesinde tanışır. Bunca yıldır okullarda hep şunu öğrendik; aile toplumun en küçük yapı taşıdır. Teorikte evet doğru, ama eksik. En önemli, en değerli, en özel yapı taşıdır. Düzenli toplumlar düzenli ailelerin varlığı ile oluşur. Bunu göz önünde bulundurup aileye gerekli ve yeterli önemin vurgusunu çocuklara küçük yaşlardan itibaren yapmalıyız.
Aile içinde kurulan iletişim hayatımızın her noktasında bizi etkiliyor. Birey aile içinde öğrenmiş olduğu normlarla topluma uyum sağlar ve düzen böyle devam eder. Aile içindeki iletişim çocukların kişiliklerinin oluşmasındaki en önemli faktördür. Ebeveyn ile çocuk arasındaki etkili iletişim, birbirlerini iyi anlayıp dinlemek, hoşgörü merkezli tutum sergilemek, koşulsuz sevgi bağının varlığını ortaya çıkaracaktır. Örneğin dikkatle dinlenen bir çocuk kendisine saygı duyulduğunu öğrenir ve bu da kendisine olan tutumunu şekillendirir. Eğer çocuk dinlenilmeyip anlaşılmazsa, kendisinin değersiz olduğu fikrine kapılması kaçınılmazdır.
Aile içi iletişimde konuşmaktan daha önemlisi dinlemektir. Dinlediğimizi doğru anlamaktır. Karşılıklı gerçekleşen bu durum bağlamında her iki tarafın birbirlerine karşı empati yeteneği gelişecektir. Doğru anlaşıldığını düşünen çocuğun değerli olma duygusu pekişecektir. Kendini sürekli gard almak zorunda olmadığı güvenli bir ortamda hissedecektir. Çocuklara aile içinde kendini gerçekleştirme ortamları sunmalıyız. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunmak; dünyayı yeni tanımaya başlayan, hayatı anlamlandırmaya çalışan çocuklar için ön yargılarından arınıp kendi düşüncelerini özgür biçimde yansıtan ve başkalarının düşüncelerine önem veren nesillerin yetişmesi demek olacaktır. Tersi bir neslin topluma yayıldığı düşünüldüğünde bir zaman sonra toplumun kendi benliğinden uzaklaşması kaçınılmazdır.
Ailenin değeri konusunda literatürde çeşitli açıklamalar bulunuyor. Bazı kaynaklarda ailenin varlığı yüceltilip kutsallaştırılırken bazı kaynaklarda ailenin gereksizliği üzerinde duruluyor. Son zamanlarda da gençlerin özendirildiği ‘bireysel hayat, özgür hayat’ temaları gündemimizin bir parçası. Bunun kökenine baktığımızda sanayileşen ve modernleşen toplumlarda ailenin görevlerini üstlenecek, aile kurumunun varlığına ihtiyaç duyulmayacak yapıların oluşturulmaya çalışılması bu bağlamda, topluma ait olan sosyal ve kültürel değerlerin değersizleştirilerek aile kurumuna şimdilik(!) dolaylı yoldan saldırısı olarak yorumlayabiliriz.
Bu coğrafyada var olduğumuz zamandan bu zamana aile, Türk toplumunun sahip olduğu en güçlü yapıdır, Türk toplumunda aile kavramının yeri çok başkadır. Aileye yeterli önemi vermeyen batı toplumları bu durumun, telafi edilemeyen yıkıcı ve olumsuz tarafıyla tanıştılar. Aile bağlarının zayıf olması neticesinde toplumun yıkıma uğrayabileceği gerçeğiyle yüzleştiler. Yani bu demek oluyor ki; Müslümanları, Töreli Türkleri nereden vuracaklarını çok iyi biliyorlar.
Sonuç olarak aile, hiçbir toplumda vazgeçilemeyen ve korunmak zorunda olan bir sosyal müessesedir. Çünkü toplumun sürekliliğini sağlayan önemli bir unsurdur. Ailesiz bir toplum, soyut ve hayali bir toplumdur. Bunun için, aile yapısını bozabilecek zararlı unsurlardan uzak tutulmaya ve korunmaya çalışılmalıdır.
Bizi her zaman iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olma yolunda yetiştirip öğreten, eğiten Annem ve her manada adımlarını izlediğim, arkamdaki dağ olan Babama ithafen…
Elif Peker