YÜCE ALLAH’IN HER İNSANDA FARKLI BİR İMZASI VARDIR
İlahi nefha taşıyan her insan özel ve biriciktir, orijinaldir. Her insanda Allah’ın farklı bir imzası vardır. Her birey DNA’sının farklı olmasına bağlı olarak farklı özelliklere sahiptir.
Ey İnsan!
Parmak izin, yüz şeklin, vücut şeklin, karakterin, huyun, ses tonun, gözlerin, kulakların, yürüyüşün, kokun, kalp atışın, beyin dalgaların sana özeldir ve herkesten farklıdır. Her şey yer-gök, gece-gündüz, kadın-erkek, diller, renkler farklıdır. Çakıl taşları bile birbirinin aynısı değildir. Çokluk ve farklılık adalettir, zenginliktir. Bu sebeple farklılıklara, farklı düşüncelere, dinlere, dillere, ırklara, kişilik haklarına saygılı ol. Farklı insan ve canlı türlerini zorla kendine benzetmeye veya ortadan kaldırmaya çalışma, tek tip insan oluşturmaya uğraşma. O zaman insanın robottan farkı kalmaz. Bütün yüz şekillerinin, bütün çiçeklerin, kokuların aynı olduğu, bütün renklerin silinip tek bir rengin kaldığı bir dünya çekilmez olduğu gibi insanları tek tip haline getirmeye uğraşmak, tek bir din yorumunu ve düşünceyi dayatmak, farklı sesleri kısmak da dünyayı ruhsuzlaştırmaktır, üretkenliği bitirmektir, orijinalliği yok etmektir. Allah’ın koyduğu bu yasaya, Allah’ın ayetlerine karşı savaşmak insanlığın mutsuzluğuna ve geri kalmasına yol açar.
Farklılık büyük bir nimettir, bunu fırkalaşmaya dönüştürmekse büyük bir beladır. Tarihin tüm zalimleri farklılıkların düşmanıdır. Günümüzde soykırımın uygulandığı Filistin’de bu durumu ayan beyan müşahede etmekteyiz. Allah’ın sınanma, tanışma, yardımlaşma vesilesi olarak verdiği doğuştan getirilen ırk, cinsiyet vb. şeyler üstünlük sebebi olamaz. Bu, hiçbir akla, vicdana ve Allah’ın adaletine sığmaz. Üstünlük iyilik ve adalet uğrunda verilen emeğe, çabaya, takvaya, yüceler yücesine yakın olmaya bağlıdır.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi O’nun ayetlerindendir (varlığının, birliğinin, merhametinin ve kudretinin delillerindendir). Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” (Rûm 30/21-22)
“Hoşça bak zâtına ki zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen”
(Şeyh Galip, 1757-1799)
Ey insan!
Kendini iyi tanı, kendine hürmetle yaklaş ki sen varlıklar âleminin özüsün, kâinatın gözbebeği olan Âdemsin.
Bir âdem bir âlemdir, bir can cihana bedeldir, bir canı kurtarmak bütün canları kurtarmak gibidir, bir kişiyi diriltmek bütün insanlığı diriltmek gibidir. Bir insanı manen diriltmek, hidayetine vesile olmak bütün insanları diriltmek gibidir. Bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir. Bir insanı manen öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir. Bir canlı türünü ortadan kaldırmak Allah’ın bir ayetini yok etmektir.
Ey İnsan!
Yeryüzü sadece sana ait değildir, sana emanettir. Merhametin kaynağı olan Allah yeryüzünü bütün canlılar için var etti (Rahman 55/10). O, er-Rahmân isminin simgesi olan Güneş ile her şeyi ısıtıp aydınlatmaktadır. Sen de insanlara ve diğer canlı türlerine güneş gibi ol, Hz. Peygamber gibi âlemlere rahmet ol, zahmet olma.
Bizler bireylerin özgür kılınması ve yeteneklerinin, potansiyellerinin ortaya çıkarılması için çalışalım. Herkesin yeteneğine saygılı olalım ve kabiliyetlerine göre bireyleri iş kollarına yöneltelim. Zira Yüce Allah birbirlerinin işlerini görebilsinler diye her insana farklı yetenekler vermiştir. “Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti (olan vahiy) onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.” (Zuhruf 43/32). Nasıl ki Kur’an’ı tefsir eden bir müfessir Allah’ın ayetlerini inceliyorsa tabiatı, insanı, kâinatı, matematiksel düzeni, canlı türlerini vb. inceleyen bir bilim adamı da Allah’ın farklı ayetlerini tefsir ediyor demektir. Bir varlık türünü inceleyen, teknoloji geliştiren ve bu şekilde insanlara katkı sunan her bir araştırmacı işini Allah’ın hatırını ve rızasını en üstte tutarak yapıyorsa Kur’an araştırmacısı ile benzer sevaba erişiyor demektir. “O gün, herkes kendisini kurtarmaya çalışır. Ve yaptıkları şeylerin karşılığı tümüyle herkese verilir; onlara haksızlık yapılmaz.” (Nahl 16/111)
Eğitim sistemimizi her bireyin farklı ve orijinal olduğu temeline dayalı olarak geliştirelim, bireysel farkları dikkate alalım, herkesten aynı performansı beklemeyelim. Verdiğimiz dersi sevdirebilmek öğrenicinin o alanda atılım sağlaması için en önemli temeli atmaktır. Kâinat tahtının sahibi Yüce Allah evreni sevgi, merhamet ve mağfirete dayalı olarak yönettiği gibi (Burûc 85/13-15) biz de her işimizi O’nun bu isimleriyle ahlaklanarak yapalım. Yine Yüce rabbimizin buyruğuna uygun olarak (Rahmân 55/1-4) eğitim sisteminin temeline sevgi ve merhameti yerleştirelim. Zira her birey ne alırsa onu yansıtır. Sevgi, şefkat ve merhametle yetişen nesiller insanlığa bu güzel vasıfları yansıtırken şiddet, baskı ve işkence görenler de bunları yansıtırlar.
Bütün övgüler âlemlerin rabbi (sahibi, terbiye edicisi) olan Allah’a aittir.
Resul ERTUĞRUL