Geçen günlerde TRT’nin dijital yayın platformu olan Tabii ’ye göz gezdirirken “Kötülüğün Endüstrisi” adındaki belgesel dikkatimi çekti. Okuduğum bölüm nedeniyle endüstri dönüşümüne “kültür endüstrisi” vb. kavramlar dolayısıyla fazlasıyla aşinayım ama kötülük nasıl bir endüstriye dönüşmüş olabilir?
13 bölümden oluşan ve şimdilik yalnızca ilk iki bölümünü izleyebildiğim belgesel bu cevaba maalesef kolayca ulaşmamı sağladı. Belgeselin ilk bölümünde Dark Web yani internetin karanlık yüzüyle karşılaşıyoruz. Bildiğimiz üzere günlük hayatımızda kullandığımız ve sahip olduğumuz ağ buz dağının sadece görünen bir kısmı. Bir de en derinde bizim göremediğimiz ve ulaşamayacağımız yüzü olan Dark Web var. Açıkça insan kaçakçılığının yapıldığı, pedofili sapkınların bir araya geldiği ve seri katillerin bulunduğu bir pislik yuvası. Evet belki bize çok uzak şeyler gibi geliyor ve kulağa çok aykırı geliyor ama bu sahip olduğumuz teknolojinin bilinçli olmamızı gerektiren gerçekliklerinden sadece biri. Belgesel bizleri Dark Web’in nasıl oluştuğu ve nasıl halka açık bir ağ haline geldiği noktasında bilgilendiriyor.
Belgeselin 2. bölümünde ise yıllar önce izlediğim “Kanlı Elmas” filminden dolayı az çok aşinası olduğum bir konu mevcut. Kanlı madenler… Köle doğmak, kölece yaşamak ve kölece ölmek. Belgeselin bu bölümünde cep telefonu gibi teknolojik aletlerde kullanılan ve %80’i Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunan koltan madeni üzerinden bu insan sömürüsü gözler önüne sunulmuş. Dünyada milyarlarca insan var. Ve yine tahminlere göre dünya genelinde milyonlarca cep telefonu var. Bu kadar telefon mevcutken ve koltan teknolojik üretim için bu kadar değerli bir madenken, bu madenin %80’ine sahip Kongo Cumhuriyeti’nin çok zengin bir ülke olması gerekir öyle değil mi? Fakat durum böyle değil çünkü doğal kaynaklar bakımından çok zengin bir ülke olmasına rağmen Kongo sömürgecilik vb. unsurlar nedeniyle dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Belgeselde bu noktada en çok şaşırdığım şey maden çıkarımında kürekle kazma gibi ilkel yöntemler kullanılmasıydı. Madene ulaşmak için açılan küçük deliklere yetişkin insanlar giremediği için çoğunlukla çocuklar kullanılıyor yani doğumlarından itibaren çocuk işçi olarak çalıştırılan bir halktan bahsediyoruz. Sırf daha fazla çocuk işçi kullanılabilmesi için kadınların yıllarca yoğun bir şekilde cinsel istismara maruz kalması ise bu sürecin nasıl göz yaşlarına gebe olduğunu gözler önüne seriyor. Baştan sona insan sömürüsü, vatan sömürüsü ve yaşam sömürüsü beraberinde geliyor. Kan, göz yaşı ve gerçek bir kötülük endüstrisi örneği.
Dünyanın dört bir yanında aynı veya bambaşka acıları yaşayarak kötülüğün elinde sömürülen ve yok olan hayatlar var. Belki bugün dur demek elimizde olmayabilir ama bu insanlara karşı sorumluluklarımız var. Bir şeylerin farkında olmak zorunda olmamız gibi. Dünyaya ve imkanlarımıza karşı bakış açımızı değiştirmeliyiz. Mesela cebimizde milyonlarca bilgiyi aynı anda taşıyabilmemiz için bilmeliyiz ki dünyanın bir yerinde bunun bedelini ödemek zorunda kalan insanlar var. Bu imkanları boş şeyler uğruna değil, gerçek sebepler uğruna kullanmalıyız.
İrem Arısoy
BAİBÜ İletişim Fak. 3. Sınıf