Töreli Yazılar

Arife çiçeği

Muhammed Onur Yılmaz

Arife Çiçeği

 

İslam dini terimi olarak Kurban, Allah’a yaklaşmak ve Allah rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen hayvan demektir.  Dinimiz çok önemli değişmeyen, bizleri devamlı olarak mutlu edecek bazı günler ve belirli kurallar koymuştur. Kurban bayramına ve ‘‘Ah! nerede o eski bayramlar’’ denilmesine sayılı günler kalmışken o eski bayramlardan bahsetmek istiyorum.

Osmanlı Döneminde en önemli bayramlar sarayda ve halk arasında olan bayramlardı. Saraydaki bayram havası çok erken saatte yani güneş doğmadan çok önce hırka-i saadet odasında padişah sabah namazını kılar sonra bab-ı saadet ile arz odası arasında taht kurulur ve saray mensuplarının bayram tebriklerini kabul ederdi. Sonrasında İstanbul’un belli başlı camilerinden ki genelde yakın zamanda camii olmakla şereflenen Ayasofya Camii’sinde bayram namazı kılınır ardından mehter marşları eşliğinde şenlikler düzenlenirdi. Halkın bayram kutlaması ise Arife günü öncesine dayanırdı. Fakirlere özellikle çocuklara yardım edilirdi. Bayram için kıyafetler dikilirdi ve çocuklara hediye edilirdi. Başlığımızdaki Arife Çiçeği kavramı da buradan gelmektedir. Elbise dikimi Osmanlı zamanında oldukça pahalı bir işlemdi haliyle herkes üzerine elbise diktiremezdi. Devlet ve hayırseverlerin dağıttığı elbiseleri gören çocuklar sabırsızlıktan bayramı bekleyemez arife gününden itibaren kıyafetlerini giyer ve sokaklara çıkarlardı. Bundan dolayı çocuklara arife çiçeği denirdi ve onların bereket getirdiklerine inanırlardı. Bu tabir, kimi zaman çocukları tatlı tatlı kızdırmak için bayram böceği denirdi. Bayramı bir gün öncesinden getiren arife çiçekleri, bayramlıklarını göstermek ve ağızlarını tatlandırmak için kapı kapı dolaşırlardı.

Arife Günü Padişah tarafından ‘’Tembihname’’ yayınlanırdı. Bayram öncesi halka ahlaki ve dini uyarılarda bulunmak için hazırlanılırdı. Bayram top atışlarıyla başlar, son günün ikindi vakti yine top atılmasıyla biterdi. Bayram sabahı padişah emriyle yedi adet kurbanlık kesilir ve halk arasında mazlum kimselere dağıtılırdı. Köy ve kasabalarda ise zengin kimseler kurbanını keser hanelere dağıtılırdı. Hanelere kurban eti götüren kimselerin çocuk olmasına önem verilirdi. Fakir kimsenin utanıp çekinmemesi için bu yöntem uygulanırdı. Çocuğu olmayan aileler ücreti mukabilinde köy veya kasabada ikamet eden çocuklara kurban etlerini dağıtırlardı. Bayram günleri büyük panayırlar kurulur halkın huzurla yaşaması için ortamlar oluşturulurdu. Günümüzde veresiye defteri olarak geçen zimem defteri, zengin kimseler tarafından borçlunun borçlarını öderlerdi. Mahkumlar unutulmazdı, aileler mahkum kimseleri bayramda görmeye giderlerdi hatta cezasının 3/2’sini yerine getirmiş olan mahkumların suçları ağır değilse affedilirdi.

Birlik ve beraberlik her zaman amaçlanan hususların başındaydı öyle ki diğer ülkelerden insanlar bayram panayırlarına katılırlardı. Günümüzde de halen çeşitli yörelerde birbirinden farklı ikramlarıyla bayrama özgü adetlerimiz, geleneklerimiz devam etmektedir.

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim,

Dünyaya kimse kalmaz…(  Yunus Emre )

Muhammed Onur Yılmaz

 

 

 

 

18

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu