AHLAK
Geçenlerde yanımdaki arkadaşım ile bir tanıdığıma uğradık. Çay içip günlük olayları sohbet ederken ahlak mevzusu açıldı. Dedi ki; “Önce insan ahlaklı olacak, Müslümanlığı sonra gelir. Ahlakı olduktan sonra din önemli değildir.” Bunu dedikten sonra biz önce din olacak, dindar olacak ahlak zaten gelir diyoruz. O ise kabul etmiyor, önce ahlak olacak diyor. Konuşmayı sonlandıramadan herkes dediği ile kaldı.
Bizler ahlakın kaynağının en önce dini duygulardan geldiğini savunuyoruz. Ama bazıları önce ahlak sonra din diyebiliyor. Bu ahlakı duyguları asırlardır topluma neyin kazandırdığını, yerleştirdiğini ise kabul etmiyorlar. Bu sözlere birkaç başlık altında cevap bulmaya çalışıyorum.
Medyadaki yorumlar; “Ahlaklı olmak için dine İnanca ihtiyaç yoktur, İnsan ol yeter.” , “ Müslüman olunca Ahlakın mı düzeliyor.”,“ Ahlaklı olmak için insan olmak gerekir.”, ”Müslüman olmak için ahlaklı olmak gerekir, ahlaklı olmak için Müslüman olmak gerekmez.” Gibi kişilerin kafa karışıklığını gösteren cümlelerle devam ediyor. Daha ahlakın kaynağının nereden geldiğini anlayamamışız. Kafalar karışık. İslam’ı bilmiyoruz, İnsanı okuyamamışız, kendimizi bilmiyoruz. Çağıma, neslime halimize veryansın ediyorum.
O günden beridir ahlak mı önce iman/din mi önce aklımı devamlı meşgul ediyor. Sosyal medyada aynı mevzulara tekrar rastlayınca kafamda hala ahlak mevzusu sürüyor.
Bizlerin seküler dediğimiz laik bir eğitim ile ilkokuldan beridir kafamız zaten eğilip bükülüp karıştırılıp, ütülenmiş. Bizim neslimiz İslam’a uzak bir eğitim düzeninden geçmişiz. Bu haldeyken İslam’ı ve doğu medeniyetini anlamamız beklenemez. Onu anladığımız kadar bu devirde yaşamaya çalışan bireyleriz. Adam zaten İslam’ı bilmiyor. Biraz kurcalasan bir ayet söylesen hemen dinden çıkacak. Yani günümüzde Müslümanım diyenlerin yaptığı hatalar İslam’a mal edilmemeli.
Son yaşadığımız olaylar da bize ne olduğumuzu hatırlatamıyor. Tamamen teslim olmuş bir batı hayranlığı var. Fakat Batı her zaman çıkarcıdır. Yani genel tabirle emperyalisttir. Bugünkü düzenini yıllar önce ve halen kurduğu sömürü düzenine borçludur. Bize dayattığı güzel hasletlerde bile iyice araştırın önce kendi geleceklerini düşünürler. Gözünün önünde Gazze’de çocuklar, kadınlar, insanlar öldürülürken sesini çıkarmıyor. Bugün İsrail’in Gazze’deki zulüm, ahlaklı gibi gözüken Avrupa devletleri tarafından bir ahlaksızlık olarak görülmüyor. Buda bizlere ahlaklı gözüken toplumların bile gerçek ahlak anlayışını görmemize sebep olur. Bir de öldürene silah, destek sağlıyor. Teknolojide zirvelerde de olsa son Filistin-Gazze olayları, batı medeniyetinin örnek gösterilen ahlaki ve insani değerlerini yerle bir etmiştir. Çifte standart uygulamaları ahlaki güvenini yok etmiştir. Son iki asırdır örnek gösterilen batı medeniyeti yerlerde sürünmektedir. Dünyada ve bizde çevreci ve hayvan hakları için mücadele eden binlerce ahlaklı dernekler var. Yaptıkları saygı duyulur işler ama ortada insan var iken bir ağaç için bir kedi için seferber olunabiliyor da insan için neden seferber olunmuyor.
Ahlak nedir? Ahlakın temeli nedir? Günümüzde bu kelimenin ifade ettiği kavram hakkında toplumun çeşitli kesimlerinde değişik algılar bulunuyor. Herkesin ahlak kavramı birbirini tutmuyor. Kimine göre ahlaksız bulunan bir şey diğerine göre olmayabiliyor. Ayrıca ahlakın nereden geldiği nasıl kazanıldığı hakkında ise tamamen zıt inanışlar mevcut olduğunu görebiliyoruz.
Geçmişte filozoflar ve bilginler Sokrates, Platon, Spinoza, Kant ahlakı sevgi, mutluluk adalet ve toplum çıkarına davranışlar üzerine yerleşik kurallar manzumesi olarak anlatmışlardır. Batı kaynaklı bu filozoflar akla, bir kısmı cemiyete, bir kısmı da vicdana ve devlet otoritesine dayanmaktadırlar.
Doğu kaynaklarında Farabi, Gazali, Ahmet Yesevi, Yusuf Has Hacip gibi İslam alimleri de kişilerin dini inanç çerçevesinde toplumun aile, cemiyet ve millet arasında oluşagelen kurallar olarak anlatmaktadırlar. Şüphesiz ahlakın temel kaynağı önce Kur’an-I Kerim, Hz. Peygamberin Sünnetidir. Daha sonra gelen alimlerin Kuran-ı Kerim ve sünnetlerden tefsir ettikleri, hemfikir oldukları kurallardır. Toplumda eskiden gelen güzel örf ve adetlerdir.
Ahlak, doğuştan ya da sonradan kazanılan güzel davranışlara denir. Burada insanın yetiştiği, büyüdüğü ailenin, toplumun etkisi büyüktür. Ahlaklı insan toplum tarafından sevilir ve insanlarla anlaşması kolaylaşır. Ahlaklı insan cömert olur, her zaman doğru söyler, yardımsever olur, fedakâr ve merhametli olur. Bu özelliklere sahip olan insan hem ahiret hayatı hem de dünya hayatı güzelleşir.
Ahlaklı olduğunu iddia eden dine inanmayan veya tesirini kabul etmeyen herhangi bir insan kendisinde olduğunu iddia ettiği bu faziletleri yıllarca toplum içinde kökleşen prensipler veya eğitimi olduğunu iddia etmektedir. Öyle de olsa 1400 yıllık bir birikimi olan medeniyetimizin toplumdaki etkisini dinden /İslam’dan soyutlayamayız. Şu anki toplumumuzdaki batıda bulunmayan ahlaki kurallar geçmişten süzülüp gelen İslami değerlerdir. İslam’ın ahlak kuralları gizli aşikar her yere nüfuz eder.
Birde Müslümanım deyip de her yanlış işi yapanlar var. Bunları görenler biri Müslümanım diyorsa peşinen ahlaksız hükmünü veriyorlar. Her gördüğün sakallıyı deden zannetmeyesin. Zaman ahir zaman şimdi herkes bilmeden İslam alimi olmuş. Dininizi tilkiden öğrenirseniz, tavuk çalmayı sevap zannedersiniz. İslam’ı kaynağından öğreniniz ki, sahtekarlara sermaye olmayın. Sahtekârlar ve art niyetlilerin sermayesi İslam’ı bilmeyenlerdir.
Adam yazmış; “Demek ki neymiş, dindar ve kindar bir nesil le ancak buraya kadar gelinirmiş. Tüm toplumun yeniden bir ahlak eğitimine ihtiyacı var. Topluma ahlak ve eğitimi vermeliyiz. Cehalet kadar kötü bir şey yoktur ama cahil insanları kullanmak ve yönetmek de çok kolay olduğu için devleti yönetenler akıllı insan toplulukları istemez.” Diyor. Güzel kardeşim toplum iyi idi de yirmi senede mi değişti. Öğündüğünüz yüz yıldır uygulanan eğitim sistemi ile yetiştirilen toplumun geldiği nokta budur. İslam ile sevdirilmeyen, gerektiğinde korkutulmayan dolayısı ile eğitilmeyen neslin sonu hüsran olmuştur, olacaktır.
Yüz yıldır seküler laik bir düzende yaşıyoruz. Dinini, ahlakını öğrenenler son yıllara kadar gizli saklı ancak bu kadar öğrenebildiler ve yarım yamalak yaşamaya çalışıyorlar. Fakat dünyanın en ileri seviyede ahlaklı ve çalışkan nesillerini yetiştireceği iddiasında bulunan düzenin yetiştirdiği insanlar ise günümüzde insanlığa sığmayan ahlaksızlıkları yapmaktadır. Düz mantığa göre de seküler insanların ahlaksız davranmalarının önündeki tek engel kanunlardır. Kişi Allah’ tan korkmuyorsa gizli saklı her şeyi yapabilir. Eğer kanunlardan korkmasalar veya kimse görmese her türlü ahlaksızlığı yapacak kapasitededirler. Kanun da her yerde geçmiyor. Bir asırdır yapılan seküler eğitimin sonunda hala İslam’ı suçlamak haksızlıktır. Devrimizde geçerli İslami eğitim pek çok zorluklarla, kesintilerle kısmen yapılmaya çalışılmaktadır. Bugünkü ahlaksızlık ve anarşizmden Müslümanları sorumlu tutmak yanlıştır. Hemen derler yirmi yıldır İslamcılar iktidardadır. Bu tam doğru bir ifade değildir. İslam’a inanmış bir gurup bazı yerlerde idarede olabilir ama yönettikleri kanunlar seküler kanunlardır. Bugünkü İslamcıların idarede yaptıkları yanlışların İslam’a mal edilmemesi gerekir. Bugünkü neslin ahlaki yönden kötü durumu için İslam’a iftira atılamaz. İslam’ın kendisi ahlakın ta kendisidir. Eğer kastettiğiniz bugünkü insanlarsa onları da Batı’nın dayattığı saçma seküler düşüncedeki kanunlar yetiştirmiştir.
Milli şairimiz Mehmet Akif veciz olarak ne güzel ifade etmiş;
“Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır, Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havf-ı Yezdan’ın, Ne irfanın kalır tesiri katiyen ne vicdanın.”
Peygamberimiz Hz Muhammed (sas) ahlâk yönünden de insanların en üstünüydü. “Sizin en hayırlınız, ahlâken en üstün olanınızdır.” ,“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim”, “Sevmek imandandır. Birbirinizi sevmedikçe mümin olamazsınız.”,” Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.”, “İnsanın güzelliği ahlakının güzelliğindendir, komşusu açken tok yatan bizden değildir.”, ”İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydası olandır. Çalışmak üretmek ibadettir. İki günü eşit olan aldanmıştır.” Buyurulmuştur.
İslam’a inanıyorsanız zaten ahlakın en güzelini yaşarsınız.
Güzel ahlak ancak İslam ile sağlanabilir. 13.1.2025 Tahsin Akduman