Utanıyorum. ÇÜNKÜ Gazze’yi unuttuk. Bu kadar çabuk mu olacaktı? Aylardır bitmeyen soykırımı ve inanılmaz bir mücadeleyi izliyoruz. İtiraf ediyorum, kendimi ifşa ediyorum. Doğru. Evet, benim de ilk günkü gibi tüm gündemim Gazze değil. Sabah, öğle, akşam ne de gece. Başımı yastığa koyup gözlerimi kapadığımda, uykusuzluğumun sebebi Gazze değil artık. Telefonu elime alıp baktığımda görüyorum ancak, o da önüme düşerse tabii. Son haftalarda gündemi çok da takip edemiyorum maalesef. Farklı bir gündemimiz oldu 31 Mart’a kadar.
Soyu kesilesice adı batasıca zalimlerin birkaç günde ele geçireceğiz dediği Gazze’nin aylardır süren şanlı direnişi hepimiz için tam bir ibretlik. Kendi adıma utanarak söylüyorum; ben ibret alamadım, yeteri kadar onları savunamadım, sesleri olamadım. Boykot da mı yapmadın Aygül diye sormayın bana. Benim o malum markaları kaç yıldır evime sokmadığımı inanın ben bile hatırlamıyorum. Mesele sadece boykot veya yaşanılan vahşetin tüm dünyaya duyurabilmek olsa idi. Sadece bunları yapmakla aklanmış olabilseydik. Bu mesele imanî bir mesele, bu mesele Rahmanî bir mesele… Ben de Gazzelilerin imanı yok, ben de Gazzelilerin cesareti yüreği yok. Ve ben korkuyorum, hem de çok. Hesap günü hesabımızın çetin olacağından. Rim’in zeytin karası gözleriyle bize bakıp işte bunlar bizler katledilirken televizyonlarında telefon ekranlarında bizi öylece izlediler sadece, hesap sor Allah’ım diyecek diye. Vallahi de billahi de ağzımızı açıp tek kelime dahi edemeceğiz utancımızdan. Ve Rim, seni unutmadım miniğim.
Ah Rim, sana yüreğim nasıl yandı, nasıl hıçkırıklarla ağladım günlerce bilmezsin. Sen beni affedesin diye yazmadım bunları. Ruhumun ruhu diyordu ya sana dedeciğin. Bu nasıl bir tasvir böyle benim diyen edebiyatçıları kıskandıran. Minik şehit Rim’i dedeciğinin onu cennete uğurlarken ki görüntülerini ve sonrasında onunla torunu hakkında yapılan kısa bir konuşmasını izlemiştik. Önüme çok sayıda videosu düştü sonrasında. Onun dedesiyle şakalaşmaları, cıvıl cıvıl halleri… Bu zalim dünyaya gözlerini kapayan, cennet kuşu Rim, şimdi sen yoksun. En güzel yerde melekleri kıskandıran kahkahalarınla cennette koşturuyorsun. Ya biz, bizler ne yapıyoruz? Dedeciğinin zulme kapanan o güzel gözlerini parmaklarıyla aralayarak son kez öptüğü, sakallarını kokun sinsin diye saçlarına sürdüğü görüntülere bakıyoruz.
Şimdi koca bir yumru var göğsümde, boğazımda ise düğümler sarpa sarmış, çözülmez kördüğüm. Ağlamaya utanır oldum. Acziyetimin verdiği bir suçluluk duygusu hüküm sürüyor, sarıp sarmalıyor tüm bedenimi, ruhum ruhum kanıyor.
Biz unutmuş gibi görünüyor olabiliriz belki ya da gündemimizi artık eskisi gibi meşgul etmiyor da olabilir Gazze. Ama vicdanlı insanlarızdır bizler. İşte ben de tam olarak buna güveniyorum. Elbet bir gün, hem de çok yakın zamanda zalimler cehennemine kavuşurken Gazzeliler ve onlar gibi zulme maruz kalan tüm mazlumların zaferi yakındır. Ve biliyorum ki bu zaferde beklenen Türk’ün mutlak izi olacaktır. Sen, ben yeter ki unutmayalım.