Sabahattin Ali “Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim, bir insana bırakmaktansa. Öyle çok korkuyorum insandan.” der. Hayatımızda güvenebileceğimiz tek insanın yine sadece kendimiz olduğunu hatırlatır bu söz bana.
Sanırım hayatta asıl dersi herkesi kendimiz gibi sandığımız yerde alıyoruz ve bu dersi alana kadar kalpleri taşlaşmış insanlara maruz kalmaya devam ediyoruz. Belki de asıl ders tutunacak bir dal aradığın sıra ağacın kendisi olduğunu fark ettiğinde sona eriyor. Koskocaman dünya; bir sürü düşünce, bir sürü dedikodu, bir sürü kırıklıklar ve bir düşüncenin arkasından doğruluğunu tartmaksızın ilerleyen bir ”sürü”.
Her şeyin raf ömrü çok kısa; anılar birkaç andan ibaret, fazlası yok eksiği çok, oluyor ve bitiveriyor. Mesela kimse kimsenin hayatında birkaç günden fazla kalmıyor, herkes bir can sıkıntısı ile başkalarının hayatına zehirli izler bırakabiliyor. İnsanlar geliyor, insanlar gidiyor… İnsanların yaptığı tek şey birilerinin hafızasında yer edinebilmek. Birileri doğuyor, aynı anda birileri ölüyor. Hayat hep zıtlıklardan oluşuyor. Sevgi artık bu dünyanın başrolü değil, başrol ”kin”.
Ağlamak birkaç göz yaşından ibaret mi? Bence kahkaha da bir ağlamadır, serzeniştir kimi zaman. Herkes her duyguyu sahibi sayıyor, oysa yendiğini düşünenler en çok kendine yeniliyor.
İnsanları tanıdıkça sorgulamaya başladığım şeylerin sayısı da arttı. Yenile yenile, ya da kendini yenileye yenileye adım atacaksın. Önemli olan korkusuz bir şekilde emin adımlarla ilerlemek. Yoluna taş koyup, o taşın aslında sana iyi bir şey için konulduğuna inandıracaklar. Kalplerinin kötülüğünün dışarıya yansımadığını sananlarla taşacak çevren. Maskelerden artık gerçek kimliklerini unutmuş vaziyete gelecekler, seni de en dibe çekmek için çabalayacaklar. Bir baltaya sap olamayacak insanların eleştirilerine maruz kalacaksın. Bunlar olacak… Hayat bu, en çok kendini bilmezlerle sınanacaksın. Ütopyaya gerek yok, dünya burası…
İyi bildiklerinin darbesiyle uyanacaksın. Her şey bir basamak yukarı taşıyor bizi, gökyüzüne ne kadar da yakınız artık!
Büşra Kartal
“Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı;Onu vurmaya gittim,kendimle vuruştum.” Özdemir Âsâf dizelerini hatırlatan bir metin olmuş gönlüne bereket kardeşim.