DilDoç. Dr. Abdülkadir DağlarTöreli Yazılar

Feth ≈ Ferah ≈ Ferec ≈ Cerh ≈ Şerh Kelimelerine Dâir

-Töreli İştikâk -21-

Feth ≈ Ferah ≈ Ferec ≈ Cerh ≈ Şerh Kelimelerine Dâir

-Töreli İştikâk -21-

İştikâk… İştikâk-ı Kebîr… İştikâk-ı Ekber…

İştikâk, bir üçlü masdardan –yânî kökten– aynı harflerle ve bu harflerin aynı sıralanışla türeyiş ve türevlenişini anlamaya ve anlatmaya çalışır… İştikâk-ı Kebîr, yânî “büyük iştikâk”, harfleri aynı olmakla birlikte sıralanışları farklı olan kelimelerin, –tüm imkân ve ihtimâlleri ile– kökteşlik alâkalarını araştırır… İştikâk-ı Ekber, yânî “en büyük iştikâk” ise, bir üçlü masdarın harflerinden birinin –nâdiren de ikisinin– aynı mânâ dâiresini muhâfaza ederek değişmesi netîcesinde ortaya çıkan kelimelerin mânâ-mefhum izleğinde kökteşlik bağları ve ilişkilerini ortaya çıkarmaya gayret eder…

Kimi kelimeler vardır, aynı kök mânâdan türemiş ve türevlenmiş olmakla birlikte, anlam ağacının her budaklanıp dallanmasında harf düzeyinde değişiklikler göstererek yeni mefhumların ortaya çıkmasında ve adlandırılmasında vazîfe îfâ ederler… Tek kökten türeyen veyâ tek masdardan sâdır olan mânâ-mefhum-kelime izleğinde bu türlenmeleri izleyebilmek için birlikte yola çıkılması gereken kılavuzu, iştikâk ilmi dâiresinde “iştikâk-ı ekber” şeklinde adlandırmak mümkündür…

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri ertesinde milletçe inşirâha, ferahlamaya, açılmaya ihtiyaç duyduğumuz şu millî yas günlerinde “açma” kök anlamından türemiş ve türevlenmiş çeşitli kavramlar ve kelimeler etrâfında bir iştikâk ameliyesine girişmektir niyetimiz; inşâallâh göğüslerin ferahına ve gönüllerin inşirâhına vesîle olur…

Feth kelimesinden –ya da f(e)-t(e)-h(a) masdarından– bir harfin değişmesiyle ferah kelimesinin budaklanmasının, ferah kelimesinin bir budağından bir harfin değişmesiyle ferec kelimesi ve diğer budağından yine bir harfin değişmesiyle ayrı ayrı cerh ve şerh kelimelerinin dallanmasının hikâyesidir, okuyacağımız… Bu yazının seyrüseferi her ne kadar sâdece bu beş kök kelime etrâfında olacak ise de dallanıp budaklanan kelimelerin sayılarını artırarak sınırları daha da genişletmek tabiî ki mümkündür…

Feth

F(e)-t(e)-h(a) masdarının temel anlamı “açmak”tır…

Feth, “açmak” demektir, “kapı açmak; bir evin, bir kalenin, bir ülkenin kapısını açmak; fetih” anlamlarına gelmektedir… Bilindiği gibi mecâz bağlamında “bir gönlün kapısını açmak” anlamını ifâde etmek için de feth kelimesi kullanılmaktadır, “gönlünü fethetmek” tâbîrinde olduğu gibi…

Fütûh, feth kelimesinin cem‘i veyâ çoğuludur, “açmalar, fetihler” anlamındadır… Bu çoğul fütûh kelimesi, kimi zaman bir başka çoğul kipinde ve yine “açmalar, fetihler” anlamında kullanılan fütûhât kelimesiyle karşımıza çıkmaktadır…

Feth masdarı ism-i fâil kipinde “açan, fetheden” anlamına gelen fâtih ile ism-i âlet kipinde “açma âleti, açıcı, anahtar” anlamlarına gelen miftâh kelimeleri bünyesinde sudûr etmekte, ortaya çıkmaktadır…

Ferah

F(e)-r(i)-h(a) masdarı, ikinci harfinin değişmesiyle f(e)-t(e)-h(a) masdarından türevlenmiş olup “açmak” anlamı üzerine temellenmiştir…

Ferah, “iç açıklığı; içteki sıkıntının dağılması; sevinç sebebiyle gönlün açılması; rûhun rahatlaması” anlamlarına gelmektedir…

Ferah, rûhun ve gönlün fethidir… Ferah, gönüldeki kapalılığın yerini gönül açıklığının doldurmasıdır… Ferah, içe kapanıklığın dışa açılmakla ortadan kalkmasıdır… Ferah, gönüldeki sürûrun akıldaki kederi fethetmesidir…

Hem ferdî hem de ictimâî buhran ve bunalım dönemlerinde kalbler ve zihinler feraha, açılmaya ihtiyaç duyarlar…

Ferec

F(e)-r(a)-c(e) masdarı, son harfinin değişmesiyle f(e)-r(i)-h(a) masdarından türevlenmiştir; o da özünde “açmak” anlamını taşımaktadır…

Ferec, “açma, açılma; bir sıkıntının ardından gelen ferahlama ve rahatlama” anlamındadır…

Ferc, “iki bacağın birbirinden ayrılıp ortaya çıktığı mahal; apışarası” anlamına gelmektedir… Ferc, “gizlenmesi, örtülmesi gereken mahal”dir…

Ferc, “hâmile kadınlarda doğumun gerçekleştiği, çocuğun ana karnından çıkış yeri olan mahal” olması dolayısıyla hâmile kadının yükten, tedirginlikten, kaygıdan, sıkıntıdan, şiddetli doğum sancılarından kurtuluşunun, ferec ve feraha kavuşmasının mahallidir…

Ferâce, “husûsiyetle kadınların ziynet mahallerini örten, onları nâmahrem gözlerden gizleyip koruyan dışarı giysisi” demektir… Ferâce, bedenin rahat bir şekilde hava alıp ferahlayabilmesi, yânî ferec sağlaması için üstten giyilen geniş ve bol bir giysi türüdür… Ferâce, teferrüce çıkarken giyilen üstlüktür…

Bu kökten türevlenmiş bir de teferrüc kelimesi vardır ki “ferahlayıp ferec bulma ve açılma gâyesiyle açık havada açık bir mekâna çıkmak, kırlara açılmak; fereclenmek” anlamına gelmektedir… Kadîm devirlerde depremler gibi felâketlerin ve ictimâî buhran günlerinin ardından milletçe ferahlayabilmek için tabîatın açık mekânlarında teferrüce çıkılır, kurbanlar kesilir, çeşitli vesîlelerle toy ve şölen adları altında zıyâfetler tertîb edilirdi… Teferrüc, sâdece bedenlerin ve ruhların değil, hâtıraların ve hâfızaların da ferahlaması, ferec bulmasıdır…

Cerh

C(e)-r(a)-h(a) masdarı, ilk harfinin değişmesiyle f(e)-r(i)-h(a) masdarından türevlenmiş olup “açmak” öz anlamı üzerine kurulmuştur…

Cerh, “açmak, yarmak; bedenin bir yerine batan ve saplanan bir şeyi çıkarmak veyâhut içeride cerâhat bağlamış bir yarayı tımar etmek için eti yarıp açmak” anlamındadır…

Cerâhat, “bedende cerh olunan, açılan yara; bu yaranın iyileşmesine mâni olan iltihap” anlamlarında kullanılmaktadır… Türkçe’de “yarmak” fiilinden “yara” kelimesinin türemesi de bununla ilgilidir; yarılıp açılan, yarılan bedenin tımar edilmemesi cerâhata yol açar…

Cerh ve cerâhat kelimelerinden cerrâh diye mübâlağa-yı fâil ile mecrûh diye ism-i mef‘ûl bir kelime de bulunmaktadır… Cerrâh, “cerhleri ve cerâhatları, yânî yaraları tımar ve tedâvî etme mesleğini icrâ eden kimse” demektir… Mecrûh ise, “yarılıp açılmış, yaralanmış şey” demektir…

Bu cümleden olarak…

Allâh, cerrâh-ı mutlaktır, depremler eliyle toprağı cerh eder, yeryüzünde yarıklar açar… Depremler, yeraltında birikmiş cerâhatı dışarı atar… Depremler, depremzedelerin hâtırasında tedâvîsi zor derin yaralar açar; halkın hâfızasında unutulmaz izler bırakır… Depremlerin insanlarda açtığı yaraları zamân ilâcıyla tedâvî eden de yine cerrâh-ı mutlak olan Allâh’tır…

Şerh

Ş(e)-r(a)-h(a) masdarı da ilk harfinin değişmesiyle f(e)-r(i)-h(a) masdarından türevlenmiş olup bünyesinde “açmak” öz anlamını ihtivâ etmektedir…

Şerh, umûmî mânâsıyla “yarmak, açmak”, husûsî mânâsıyla da “şifâhî veyâ kitâbî bir metnin –bedeni sayılan– lafzından başlayarak mânâ-murâd izleğinde derin âlemine doğru her bir tabakasını yarıp açmak, sonunda da mazmûnunu bulup çıkarmak” demektir… Şerh, ilmî ve edebî bir yarıp açma ameliyesidir…

E lem neşrah leke sadrek. (Biz senin göğsünü yarıp açmadık mı.)” (İnşirâh / 1) âyetinin de delâletiyle, şerh “göğsü ve göğüsteki kalbi yarıp açmak, kalbdeki gönle ulaşmaktır” şeklinde yorumlanabilir… Göğsün mazmûnu sayılan gönül, bir bakıma “Levh-i Mahfûz”dur ve onun bir aynası mâhiyetindedir…

Şerh kelimesinin ism-i fâili “şerh eden; metni yarıp mazmûnuna ulaşan kimse” anlamında şârih, ism-i mef‘ûlü ise “şerh edilen; şerh ameliyesinin nesnesi olmuş olan metin” anlamına gelen meşrûh kelimesidir…

Şerha, “açık, yarık; yara” anlamlarındadır…

Mevlânâ, Mesnevî’nin üçüncü beytini teşkîl eden

Sîne hâhem şerha şerha ez-firâk

Tâ bügûyem şerh-i derd-i iştiyâk

sözleriyle, “hasretin yakıcı derdini şerh edip anlatabilmem için ayrılık acısından yarık yarık olmuş bir gönül isterim” demek istiyordu…

Hâsılı, “şerhin gâyesi, gönülden geçenlere veyâ geçmiş olanlara ulaşmaktır” denilebilir…

İnşirâh ise “açılma, ferahlama” anlamlarında şerh kelimesiyle aynı masdardan türevlenmiş bir kelimedir… “Kalbin, gönlün ve rûhun açılması” inşirâh kelimesinin anlam dâiresinde yer bulmaktadır…

Şerh ve kökteşlerini depremlerle ilişkilendirmek gerekirse…

Depremler, yeryüzünü şerha şerha eder, yeraltındaki mazmûnları yerüstüne çıkartır… Depremler, şârihleri yeryüzündeki kazâ metinlerinden gökyüzündeki kader mazmûnlarına taşıyan birer alâmettir… Gönderilmiş her felâket, felekten indirilmiş bir metindir; bu nazarla, depremleri de çok iyi okumak ve çok iyi şerh etmek mecbûriyetindeyiz ki ibtilâyı inşirâha tahvîl edebilelim…

Ve Fettâh Fethi Yarattı…

Pekâlâ, bu iştikâk-ı ekber ameliyesine neden diğerleri ile değil de f(e)-t(e)-h(a) masdarı ve feth kelimesi ile başlandı..? Özünde “açmak” anlamını taşıyan yukarıdaki masdar ve kelimelerin iştikâkı için neden feth kelimesi zemîn masdar olarak seçildi..?

İnnâ lillâhî ve innâ ileyhi râci‘ûn. (Allâh’a âidiz ve ona dönücüleriz.)” (Bakara / 156)

âyeti mısdâkınca, herkes ve her şey Allâh’tandır ve Allâh’a dönücüdür… Harf değişmeleri yoluyla türlenme izleğinde tüm bu masdarlar, aslında Allâh’tan gelirler ve izcilerini Allâh’a götürürler… Dolayısıyla feth masdarı mübâlağa-yı fâil kipinde Fettâh ismi ile sudûr etmektedir ki o, Esmâ’ü’l-Hüsnâ’dan bir güzel isim olarak “el-Fettâh; her şeyi mutlak mânâda açan, açıcı olan, ortaya çıkartan Allâh” anlamına gelmektedir…

Fettâh, mutlak mânâda fetheden ve feth ihsân edendir… Fettâh, mutlak mânâda ferah lûtfedendir… Fettâh, mutlak mânâda ferec bahşedendir… Fettâh, cerrâh-ı mutlaktır ve mutlak mânâda cerh ameliyesine imkân sağlayandır… Fettâh, mutlak mânâda şerh yollarını açan şârih-i mutlaktır…

Yânî…

Fettâh, adem ülkesini vücûda, gayb âlemini şehâdete açandır… Fettâh ferdî ve ictimâî buhrânların, depremlerin gergin ve bunaltıcı ortamında gönülleri ferahla ve bedenleri de ferecle açandır… Fettâh, bedeni cerh ederek dış ve iç yaralardan kurtarabilmek için cerrâhlara ilim ve tecrübe yollarını açandır… Fettâh, edeb dâiresindeki şifâhî ve kitâbî metinlerin yansıtmaya çalıştığı mazmûnlar âleminin önündeki mânâ ve lâfız perdelerini şerh yoluyla kaldırıp açabilmek için şârihlere ilimle birlikte irfan ve hikmet kapılarını da açandır…

Yâ Rabbenâ..! Felâketleri feleklerin rahmet kapılarının fethine vesîle kıl…

Yâ İlâhî..! Depremlerde kendi içine kapanan gönüllere inşirâh ver…

Yâ Fettâh..! mufettiha’l-ebvâb iftah lenâ hayra’l-bâb… Ey tüm kapıları açan Rabbim, bizim için kapıların hayırlısını aç…

Âmîn… Âmîn… Âmîn… Bi-hurmeti Tâhâ ve Yâsîn…

Selâm’ın selâmeti, Latîf’in letâfeti cümlemizin üzerine olsun…

Abdülkadir Dağlar

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu