Prof. Dr. Ertuğrul Karakuş

BALKANLAR’DAN KOCACIK KALESİ ETEKLERİNDEN “BREŞTANİK”Lİ ÜÇ KAHRAMAN:

- ŞEHİT ŞAKİR - GÂZİ KERİM - GÂZİ BECET(BEHÇET)

Tepeden aşağı esen mübârek rüzgârların her karış toprağına sinen şehit kokusunu taşıyıp Kalburtaşı’nın önünden geçirdiği ve bugün K.Makedonya’nın batısında kalan Breştanik köyümüz, Balkan’dan Anadolu’ya şehit ve gazilerle atılan sağlam düğümlerin en güzel örneklerini ihtivâ eder…

Köyün girişindeki hâkim bir tepede yer alan Kalburtaşı, çok şey anlatır dinlemesini ve anlamasını bilene…

Gelene “Hoş geldin!” der… Gidene “Uğurlar ola!…”

Hele o “gidiş” ve “geliş” kutsal bir gâyeye hizmet ediyorsa… Daha bir içten söyler bunları…

Şakir, Kerim ve Becet…

Kalburtaşı’nı da, Büyük Şehitlik’i de, Küçük Şehitlik’i de çok iyi bilen, bütün bu yerlerin kutlu hikâyeleriyle büyüyen üç genç…

Balkan’dan Anadolu’ya, yani “şehitlerin gözkapaklarının arkasında kalan vatan”ın batısından doğusuna, kutlu vazîfeler için giden üç genç…

Şakir… Anasının hazırladığı üç lokmalık azığıyla düştü yola bir sabah namazı sonrası…

“Şakir” idi o…

“Şükreden” idi yani…

Üç lokmalık azığa şükredince, sorgusuz sualsiz cennet nimetlerine kavuşmayı nasip etti ona Kerîm olan Allah… Şehitlik mertebesine ulaştı Ruslarla yapılan bir savaş esnasında…

Onu duâlarıyla uğurlayan ebeveyni, “şehitlik” haberiyle kutlu bir tesellîye sığındı…

Kerim… “Kereminden sual olunmayan” Allah’a sığınıp düştü vatan hizmetinin yoluna…

“Allah’ın mübarek evi” olan Kâbe’nin korunmasında önemli bir menzil olan Yemen’de 4 yıl askerlik yaptı… Yemen’de 4 yıl…

Anadolu’dan ve Balkan’dan gelen yüzlerce yiğitle beraber…

“Gâzi” sıfatıyla döndü bu çetin görevden… Ardındakilere bırakabileceği en güzel mirasla…

“Gâzi yakını” sıfatını bırakarak herkese, avdetinden kısa bir süre sonra kavuştu Rabb’ine…

Becet(Behçet)… Doğumuyla ebeveynini “behçet”e, yani “sevinç”e boğan bu yiğit de hemşehrisi Kerim gibi Yemen’e gider…

İçtiğimiz her kahvede hem kahvenin, hem de gönlümüzün acısını hissettiğimiz Yemen’e… “Türkülerimizin ateşli gözyaşı” olan Yemen’e…

“Gece buz, gündüz ateş” olan Yemen’e…

“Yalan söylemeyen”, “haram yemeyen”, “anne sözü çiğnemeyen” Veysel Karanî ile şereflenen Yemen’e…

“Âşık Yûnus eyder ben de varayım,

Ol mübarek hûb cemâlin göreyim,

Ayağın tozuna yüzler süreyim,

Yemen illerinde Veysel Kârâni…”

Peygamber âşığı Veysel Karanî’nin, Kâbe’nin, Mekke’nin kokusunu getirdi, yıllar sonra döndüğü yurduna…

Bir de torunlarına bırakacağı en büyük miras olan “Gâzîlik” onurunu getirdi yurduna… Yurduna… Balkanlar’ın kalbine… Kocacık Kalesi eteklerine… Şehitler ve gâziler yurduna… Breştanik köyümüze…

Şimdi Kocacık Kalesi’nin etekleri, “Peygamber kabrini Yemen’de bekleyen, mübarek toprakların kokusunu Balkan’a taşıyan gâziler”in mezarlarıyla, daha bir “vatan” oluyor…

Allah cc rahmet eylesin…

Ertuğrul KARAKUŞ

Sultan II.Murat’ın, Fatih’in yâdigârı: Kocacık Kalesi ve Breştanik Köyü…

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Ertuğrul Bey ‘den Allah razı olsun. Bugün kabirleri uzak diyarlarda kalmış gazi ve şehit ruhlarını mesrur ediyor, bizlere de onları yad ve dua imkanını veriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu