İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın! “Şeyh Edebalı”
İlk yazıma Devlet-i Aliyye’nin mânevi kurucusu Şeyh Edebalı’nın Osman Gâziye nasîhati ile başlamak istedim. Nasıl ki kadîm bir medeniyetin tohumları bu altın değerindeki nasîhatle atılmış, nasıl ki üç kıt’a yedi denize adâletle hükmeden ecdâdın gönüllerine ve genlerine bu sırlar nakşedilmiş ise ben de bu nasîhatin kuvve-yi mânevisine sığınıp, yaratılan her varlığın gerçek sâhibinin adına ve rahmetine ilticâ ederek yayın hayatıma başlıyorum. Rabbim ferâsetimizi açık, kalemimizi keskin, kelâmımızı doğru, niyetlerimizi sâlih, âkıbetimizi hayr eylesin.
Ben kimim?
Bu yazım; bir kritik ya da değerlendirme yazısından ziyâde bir selâm yazısı, bir merhaba yazısı olsun isterim. Zîra Peygamber-i Ekber efendimiz bir hadîs-i nebevîlerinde önce selâm sonra kelâm buyuruyor. Bu hadîsin hikmetine râm olabilmek adına takrîzi ve takdîmi selâm yazısı ile yapmak istedim. Kısaca kendimi ve neden burada olduğumu anlatmak isterim. Kendimi tanıtmaktan kasıt, adımın ne olduğu, dayımın kim olduğu, hangi okullardan mezun olduğum, nereli olduğum gibi beşerî ve dünyevî etiket bilgilerimi aktarmak değildir. Bilakis bunların hiçbir öneminin olmadığına inanan biri olarak, âdemoğullarının içinde bir âdemoğlu olmayı, olabilmeyi bütün sıfatların üzerinde bir şeref addedenlerdenim. Rızâ-yı ilâhiye uygun yaşamaya çalışan, milletin derdi ile dertlenen, emperyalizmin bin yıllık taarruzları ile yerle yeksân edilmeye çalışılan mânevi değerlerin ve kadîm medeniyetin, boynu bükük, yüreği yangın yeri bir evlâdıyım.
Neden buradayım?
Memleketin ve milletimizin derdi ile dertlenmiş insanlar topluluğu yani töreli fikir topluluğu olarak bütün mesele aşktı ve gerisi teferruattı. Duygularımızı, düşüncelerimizi, kaygılarımızı, fikirlerimizi paylaşmak adına buradayız. Ortak kaygımız vatan, o vatanı vatan yapan millet ve o milleti millet yapan dini ve milli hasletlerdir yani ecdadın tâbiriyle din-ü devlet, mülk-ü millet ifadesinin muhtevasıdır. Bu muhtevayı tahrif ve tahrip etmek isteyen müttefiklerin sistemli, ilmî çalışma ve çabaları karşısında Müslüman Türk evlatlarının uyanık olması, uyanık olmakla da yetinmeyip, bir mücâhede ve mücâdele içinde olmalarının zarûri hatta en ulvî bir görev olduğu konusunda sürekli ittifak etmişizdir. Çok şükür ki bu yolda bir somut adım daha atmış bulunmaktayız. Kader gayrete âşıktır deyip biz cehd ettiğimiz yolda gayretimizi Rabbimize sunuyoruz. Takdir Allah’ındır.
Neden yazıyorum?
Kurân-ı Kerîm’in ilk âyeti “Oku” ile başlar. Dolayısıyla okumak Allah (c.c.)’nün Resûl’üne ve onun ümmetine ilk emridir. Bu emrin mâhiyetini ve önemini ilk muhatabı olarak kavrayan efendimizin hayâtı, bize okumanın ve ilmin önemini gösteren menkîbe ve olaylar ile doludur. Bunun en açık göstergesi Bedir savaşında esir olarak ele geçirilen müşriklerden okur-yazar olup kurtuluş fidyesi verebilecek durumu bulunmayanlar, on Müslüman çocuğuna yazı öğretmek şartıyla serbest bırakılmışlardır. Bu örnek bize okur- yazarlığın İslam’daki yerini ve önemini göstermesi bakımından çok mânidardır.
Hülasa, güzel ahlâkı, maddî ve manevî halleri ile en güzel örnek olan efendimizin vahiyle aydınlattığı ve irfan pınarlarından taşırdığı nurlu yoldan âcizâne düşe kalka yürümeye çalışan bir fâni olarak onun bizlere vecizeleri ile işaret ettiği yol üzere yazmaya karar verdim. Rabbim muvaffak eder inşallah. Karınca misali, taşıdığımız su yangını söndürmeye belki yeter belki yetmez ama âcizâne bu milletin derdi ile dertlenen, ümmetin yangınıyla yanan bir evlat olarak safımızı belli etmeye yetsin kâfi. “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir orduyu, bir ordu koca bir ülkeyi kurtarır.” düsturu ile bir nalı kurtaracak çivi olabilme ümidiyle çıktığımız yolda gayret bizden tevfik Allah’tan.
Başka bir ifade ile kutsî değerlerin cephede, ön saflarda neferliğini yapan kahramanların, mücâhitlerin, alperenlerin cephe gerisinde cephânesini hazırlayan, elbisesinin söküğünü diken, yemeğini, aş kabını hazırlayan, elinde testisi su dağıtan bir fikir sâkisi olabilsek, en azından defter-i kebire ihtiyat kuvveti olarak yazılabilsek o dâhi çok büyük devlet bize. Kuvvetin ve kudretin Sâhibinden, Sâhib-i Hakîkî’ den güç dilerim.
Burada yazıma son verirken, başta Töreli Fikir sitesinin kurulması konusunda gayret gösterenler olmak üzere bu mahfildeki tüm dertli kalem ve kelâm erbâbı arkadaşlarıma yani tüm ihtiyatlara teşekkür ederim. Siz değerli okurlarıma da en kalbî duygularımı sunar ve hepinizi selâmların en güzeli olan yüce Allah’ın (c.c.) selâmı ile selamlarım.
Harika Hocam…
Maşaallah.
Hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun Özgür Hocam.
Bana yakın olanlar soyumdan gelenler değil, yolumdan gelenlerdir. (Hz. Muhammed S.A.V.)
Rabbim peygamber efendimizin yolundan gidebilmeyi her daim nasip etsin.
Ağzına sağlık hocam