Hep söylüyoruz; başkalarının kavramları ile kendi dünyamızı inşa edemeyiz diye!
Buyurun size bir menfi örnek daha:
Sertifika sahibi liyakatsizler ya da farklı bir ifade ile lisanslı ehliyetsizler,
Ya da belgeli olanlar ama layık olmayanlar…
Diplomalı cahiller deyişine kulaklarımız âşina ya, bu da işte sertifikalı liyakatsizler deyişi olarak varsın dahil olsun literatüre…
Kapitalizmin motoru olan “hız” kavramının hızlandırarak yozlaştırdığı bir kavram daha: Liyâkat!
Kadim medeniyetin layık olma ölçüsü, o işte yeterliliğe ulaşabilmek ve hakkını verebilmek iken bugünün dünyasında sertifika sahibi olmak yeter ölçü kabul edilmekte maalesef.
12 saatlik hızlandırılmış uzaktan (online) bir eğitim ile alınmış olan sertifika, ya da 2 günlük bir atölye çalışması, sizi, belge sahibi imtiyazlı sınıf içine dahil etmeye yetiyor bugün.
Hatta bazı sertifikalı eğitim ilanları görüyorum da havsalam almıyor bir türlü.
Ordan tutuyorum, burdan bakıyorum. Yok olmuyor. Endâzeye gelmiyor bir türlü.
Bu ilanlar bana mı garip geliyor sadece:
Hızlandırılmış 8 saatlik eğitim sonunda tam 24 sertifika!
1 günde 3 seminer birden 300 TL!
Seçeceğiniz 5 eğitim 700 TL!
Hele bu ilanlara bir de “üniversite onaylı”, “e-devlet” üzerinden sorgulanabilir ifadeleri de eklendi mi off miss(!).
E üniversite onaylı ise tamam zaten. 2 saatlik eğitim yaşam koçu olmak için yeter de artar bile. Ne de olsa üniversite onaylı!
Danışmanlık veya evlilik terapisti olmak için de psikoloji falan okumaya ne gerek var caanım, ee e-devletten sorgulanıyor neticede diye mi düşünmemiz gerekiyor?
Sonra bir bakıyoruz adı aile terapisti ama boşan(dır)ma uzmanı gibi çalışan pek çok sertifikalı…
Bana mı öyle denk geliyor bilmiyorum ama sosyal medyada gördüğüm evlilik danışmanı adı altında faaliyet gösterenler kadınları boşanmak için motive ederken, erkekleri de yetersiz hissettirebilmek için ağız birliği yapmış, bunun için eğitim almış gibi davranıyorlar.
Liyâkat, ehliyet, lâyık olma, ehil olma gibi ne temiz kavramlarımız, değerlerimiz..yeterlilik ve güvenilirlik gibi ne şaşmaz ölçülerimiz vardı oysa bizim…
Biz bunları sertifika (certificate) ve lisans (license) ile değişene kadar çıraklar kalfalığa, kalfalar ustalığa, ustalar üstadlığa lâyık olmaya çalışırdı, çabalardı, azmederdi…
Oysa şimdi böylemi ya?
Kavramlar boyalı ama boyanın altı çökük ve kazalı. Süpervayzırlar, ceolar ve dahi bilumum taytıllar…
Asistanlıktan sonrası karanlık… Hele bir de office boyluk var ki içimde kapanmayan koca bir boşluk…
Bu kadar kolay mıdır, bir işin layığı olduğunu gösterir belgeyi almak ve o işi yapabileceğinin onaylanması? Ya da o alınan sertifika, belge, lisans her neyse gerçekten kişinin o işte yeter ve liyâkat sahibi olduğunu gösterir mi? Yani gerçek bir ehliyet midir o belgeler?
Bu sorular, aklıma yakın zamanda kaybettiğimiz merhum Alev Alatlı hanımefendinin “Helal” ve “Yasal” mevzusu hakkındaki sözlerini getirdi. Evet bir şey yasal olabilir ama helal olmayabilir.
Yani sertifika sahibi olmak veya belge sahibi olmak hukuken size o işi yapma imtiyazını veriyor olabilir. Ya da o işi yapmanız nedeniyle hukuken bir sorun yaşamayabilirsiniz ama o işi yapmış, yerine getirmiş yani hakkını vermiş olur musunuz?
İşin hakkını vermek! Düğüm bu cümlede…
Mevzunun içinde hak varsa! Bunun sertifikayla, diplomayla, lisansla, adetle/sayıyla, sürelerle/saatle pek alâkası olmasa gerek…
Gayretten ve zahmetten nasibdâr olmayan işler kuvvetle muhtemel rahmet ve bereketten hatta izzetten de nasibdâr olamayacaktır. O bakımdan layık olabilmek için gayretkeş olmak, o yolda sebat ile çabalamak lazımdır.
Bu dediklerimizden sertifikayı, diplomayı ve dahî lisansı küçümsediğimiz anlaşılmasın. Sümme hâşâ…
Bizim derdimiz sertifikalı liyâkatsizler…
Haftaya da Allah nasip ederse, lisanslı ehliyetsizleri yazalım inşallah…
Kalın sağlıcakla…
Hocam çok önemli hususlara işâret etmişdiniz. Neyimiz doğru ki? Hangi birini düzelteceğiz. Ahilik teşkilatımız âtıl dururken ithal fikirlerle, ithal beyinlerle olsa olsa ithal sertifikalar olur!
Tebrikler
Maalesef kıymetli hocam. Başkalarının kavramları ile düşünce dünyamızı inşa edince, işlerimiz de onlara benziyor, eğri oluyor. Sizin de ifade buyurduğunuz gibi kadim ahlak ocaklarımız atıl bir şekilde, varislerini bekliyor. Yazarak, çizerek, söyleyerek anlatmaya çalışacağız hocam.