Doç. Dr. Erhan Çapraz

66’ya cânımız kurban…

Töresözlerin doğrudan hakikat alanına dönük bir tarafı vardır. Bunlarda hakikat, kimi zaman doğrudan doğruya ifade edilirken kimi zaman da dilin sembolik ve mecazî  yapısından hareketle ortaya konulur. Fakat her hâlükârda mevzubahis olan hakikatın bir ifadesidir. Bunu ise ancak gerçek idrak sahipleri anlar. Şimdi ele alacağımız “altmış altıya bağlamak” töresözü de aslında bize her zaman O’nun (C.C.) hakikatını muştular. Bizler de bunu idrak etmeden sadece almış altıya bağlar geçeriz. Elbette bunda parlak zihinlerimizin maalesef seküler zihniyetle bulandırılmış olmasının rolü oldukça fazladır.

Ebced hesabına göre altmış altı rakamı “Allah” ism-i şerifine tekabül eder. Bu yüzden eskiler, “Hadi işi altmış altıya bağladın” ifadesini, “İşi Allah’a havale ettin” anlamında kullanırlarmış. Bununla birlikte, “hilal” ve “lale” sözcüklerinin ebced değeri de altmış altıya denk gelir. Bu yüzden hilal, bayrağımızda tevhidin remzi iken; lale de mezar taşlarına Allah remzi için kazınmıştır. Zira Allah lafzı, üzerine basılabilir endişesiyle mezar taşlarına yazılmaz. Yine cami ve tekkelerde hüsn-i hatla karşımıza çıkan çifte vavlar da ebcedde “Allah” ism-i şerifini işaret eder.

Mutasavvıfede ise altmış altı sayısı, Allah’a tevekkül etmek maksadını haizdir. Yani her işin ancak Allah katından gelecek bir yardımla (deus ex machina) çözülebileceği mânâsını taşır. Bu yüzden de töresöz biraz da mizah duygusuyla bu inancı yaşatmak gayesiyle sufi argosunda oldukça muteber bir deyişe dönüşüvermiştir. İşin özü deyiş doğrudan “İşimiz Allah’a kaldı” mânâsına gelir. Fakat zaman içerisinde seküler zihniyetin iğvasıyla anlam kaymasına uğrayan deyiş; birilerini kandırmaya, dolandırmaya denir olmuştur. Yani sözlükte, “Temelli olmayan bir çözümle durumu kurtarmış görünmek” ve “Hile yapıp kandırmak, hileyle başarmak” mânâlarına gelmektedir. Argoda ise doğrudan bu mânâya bağlı olarak “işi olmuş gibi göstermek; işi oldu bittiye getirmek” gibi daha süflî bir mahiyet arz eder.

İşin ilginç yanı adlî vak’alarda altmış altı sayısı, “takipsizlik evrak” mânâsına da geliyormuş ve vak’a o evrakla takip ediliyormuş. Ayrıca altmış altı sayısından tavşan resmi yapılabilmesi de hepimizin mâlumudur.

Hülasa sayı, nereden bakarsanız bakın bir tecelliye mazhardır. Yani siz hakikat alanından bakabilirseniz sizi her zaman O’na (C.C.) bağlar.

Yok, ben bu seküler zihniyetin iğvasıyla mesut ve bahtiyarım, diyorsanız altmış altıdan tavşan resmi çizmeye devam edebilirsiniz efendim. Fakat unutmayın! Tavşanın da kemirgen memeli hayvandan tutun da renkten marangozluğa kadar dilde kazandığı pek çok mânâsı vardır.

Bu yüzden sözlerimizi Töreli Türk Edebiyâtı’nın büyük şairlerinden Abdürrahim Karakoç’ın “Cân Kurban” adlı şiirinden aldığımız şu dörtlükle noktalamak istiyoruz:

“Hayat kilim, çile nakış

Dokuyoruz iniş, yokuş

Marifet mânâya bakış

Görene cânımız kurban.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu