Maalesef, güzel ülkemde insanından kobisine kaymaklı geliri azalan hemen -se’li, -sa’lı cümlelere sarılıyor. Ben batarsam Türkiye batar, diyor. Takdiri getirip kendine; tedbiri de hemencecik bize bağlayıveriyor. Halbuki tedbir, takdire engel değil; sadece suretini değiştiriyor. Dolayısıyla töresözde ifade edildiği üzere bize sıtmayı göstermenize hîç lüzum yok! Ölüm, zaten mukadder.
Bu bağlamda bizim kadere imanımız da tavsamış vaziyette. Tabii olarak bu da bizi hayatta dönüp dolaşıp sadece kendi menfaatimize bağlıyor. Elbette bu durumda ise olan bize oluyor. Dolayısıyla bizim ölümü yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.
Ankebût suresinin 57. âyetinde Rabbimizin bize buyruğu çok net: “Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.”; 58-59. âyetlerde ise buna “iman” edip dünya ve ahiret için faydalı işler yapanlar cennetle muştulanıyor:
“İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanları -hiç şüpheniz olmasın- içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetteki köşklere yerleştireceğiz; sıkıntılara katlanan, yalnız Allah’a dayanıp güvenerek işlerini gerektiği gibi yapanlara ne güzel karşılık!”
Bakınız 60. âyette Rabbimiz, rızkı verenin sadece kendisi olduğunu, dolayısıyla bırakınız şartlı cümlelerin sahibini, ekmek elden su gölden yaşayanların bile rızkına kefil olduğunu bize açıkça şöyle bildiriyor:
“Nice canlı var ki rızkını sırtında taşımıyor; onları da sizi de besleyip barındıran Allah’tır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.”
Kur’an Yolu Tefsiri‘nde âyetteki vaziyet ise şöyle tefsir ediliyor:
“Sonuçta her canlı gibi siz de Allah’ın takdir ettiği kadar yaşayıp sonunda öleceksiniz; fâni olan bu hayatın geçim kaygısı, öldükten sonra Allah’ın huzuruna vardığınızda ebedî kurtuluşunuzu sağlayacak olan kulluk vecîbelerinizi ikinci plana atmanıza yol açmasın.”
Şimdi hakikat böylesine vazıh bir mahiyet kazanınca menfaat-perestlerin ağlayıp sızlamalarının da sebebi iyice ortaya çıkıyor: Hâşâ takdiri kendilerine bağlayıp kulluğu ikinci plana atmaları…
Halbuki bizim irfan medeniyetimiz bize ölümle bile öç alınamayacağını, yani menfaatine dokunan veya düşmanı olan bir kimsenin ölümüne sevinmenin insanlığa yakışmayacağını bize asırlardır haykırıp duruyor…
O halde ne diyelim; menfaatiniz batsın!
Ölümle öç alınmaz…!