Fatih Peker

Filistin’in çilesini sinema veya belgesele aktarmak ama nasıl?

Filistinliler 1948’den beridir insanlığın görüp görebileceği en büyük zulümleri yaşadı ve hala Gazze ve Batı Şeria’da yaşıyor. Artık soykırım seviyesine ulaşan bu durumun sinema veya belgesele aktarılması esnasında doğal olarak ajitasyon boyutuna varan hikayeler karşımıza çıkıyor.

Yani bir Gazzeli ailenin yaşadıklarını filme aktarsak mecburen yaşanan acıklı durumla karşı karşıya kalıyoruz. Ve bu şekilde bir çok ailenin dramını anlatsak birbirinden farklı olmayacak yüzbinlerce ajitasyon filme sahip olmaktan öteye gidemeyeceğiz.

İsrail denen mahlukun nasıl zulum yaptığının çeşitlerini anlatmak yada bu zulme uğrayanların nasıl etkilendiğini anlatmak… Burada büyük bir kısır döngü var.

Tam bu aşamada, Filistin’e yapılanları; nasıl daha etkili bir sinema bakış açısı, görme-gösterme biçimi ve anlatım tarzı ile sinemaya aktarabiliriz konusunu çok ciddi ve acilen düşünmemiz gerekiyor. Zira Müslüman milleti sinema sanatını tüm yönleri ile ele almaya en az 50 yıl gecikmiş durumda…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu