ÖZ/NE
Hayat bir cümledir.
Öznesiz cümle olmayacağı gibi öz olmadan da hayat olamaz.
Atom, evrendeki tüm maddelerin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan ve bölünemeyen en küçük yapı taşıdır.
Çekirdek, hacim olarak küçük olmasına karşın, atomun tüm kütlesini oluşturur.
Özne aslında çekirdektir.
İnsanın özü ise kalbidir (maneviyatıdır). Kalp ise metafizik sırlarla gizlidir. Zahiri olanı değil de, batıni olanı görebilmek marifeti, yaratıcımız olan Allah tarafından kalbimize nakşedilmiştir. Derinde olup, fiziki görüş alanının dışında duran her şeyi bu yetimizin sağladığı olanak ile kavrayabilme becerisi elde ederiz. Gönül gözünü açabilen insan, özneden sonra gelecek olan sıfata, fiile, zamire ve yükleme ahenk katar.
Buna örnek verecek olursak: “İnsan; ahlaklı, çalışkan ve cömerttir.”
Buradaki insan kelimesine kendi adımızı yazmamız asıl olandır.
“İnsan neyi ararsa odur.” denilir. Kâinat yaratıldığından beri insanoğlu kendini aramış; kendini buna adamış ve özüne bağlı kalmak için savaşmıştır. Öz yurt, öz dil kavramları ile tarihe başlık atmıştır.
“Öz-lemek” kelimesi bile ne kadar manidar değil mi?
Özünü aramayı, hasret olmayı, tamamlanma isteğini ifade etmektedir.
Özünün farkında olmayan, bilmeyen, aramayanlar ise, başka öznelere devrik cümle olurlar.
İnsanın tek kullanma kılavuzu ise Kur’an-ı Kerim’dir. Özüyle ilgili tüm maddeler orada yazmaktadır. Orada asıl gizli öznenin “biz” olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Kur’an’ı Kerim’de Rabbimiz hiçbir ayette “ben” demez. Ayetler “Biz” ifadesi ile tebliğ edilir.
Ben’likten çıkıp biz olmanın sırrı ise, İnsanlığa faydalı bir özne olmaktır.
Tasavvufun özünde de hümanist olmak vardır.
Avamlık kabuğundan sıyrılıp çekirdeğe ulaşmak öznenin nurudur.
Hakikatın bilgisi de o çekirdeğin içine gizlenmiştir.
İlim yolcusu olmayanlar, bu yolda ter dökmeyenler bu sırra erişemez, vesselam!
Filiz Toklu ✍🏽