“Ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır!”
Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ydı. Bu gün için İsmet Özel’in bu sözünden daha değerli bir cümle olabileceğini sanmam. Çünkü, dünyadaki bütün çocuklara armağan edilmiş bu bayrama kimi çocuklar ellerinde bayraklar, üzerlerinde güzel bayramlık elbiseleriyle olması gerektiği gibi coşku ile girdi; kimisi ise bombaların altında, ailesinden koparılmış çok uzakta, aç susuz dünyanın unutulmuş bir köşesinde, çocuk olduğunun farkında bile olamayacak sorumlulukları, sırtlarında dünyayı taşıyarak girdiler.
Kimisi ise…
Giremediler. Artık bu dünyada birer nefes değiller. Göçüp, bu dünyanın o kirli soluğundan sonsuz bir uzaklığa gittiler. Belki de canhıraş bir kaçıştı bu.
Katledildiler, yok edildiler, istismar edildiler, vatanlarından koparılıp küçücük bedenleriyle bambaşka diyarlara savruldular, doğdukları andan itibaren zorla çalıştırıldılar ve bazıları ailelerini hiç göremediler. Birer yetişkin olarak doğdular.
Çok şey değil. Barış, özgürlük ve berrak bir gökte tüm dünya çocukları adına bir savaş. Semaya kalkmış eller, dualar, çabalar ve gayretler.
Her şey. Bir çocuğun mutluluğu adına yapılmış her şey.
Bir şeker, belki bir gülümseme…
Bizler bir çocuğun tebessümünde özgürleşecek ya da bir damla göz yaşında boğulacağız.
Bu yüzden, her çocuğun eşit şartlar ve haklarda yaşaması için uzatılacak bir el olmaya çabalayacağız.
İrem Arısoy