Üç gün önce hepimizin içini ısıtan birkaç görsel yayınlandı. Bunlar katliamın ortasında dünya evine giren Gazze’li genç bir çiftin düğün fotoğraflarıydı. Bu fotoğraflar bize o kadar umut dolu geldi ki üç gün sonra yaşanılacaklardan habersiz hepimiz sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık.
Bir an için olsun onlarda sanki savaştan uzak huzur dolu bir coğrafyada yaşıyorlarmış gibi hissettik. Mutluluklarına ortak olduk. Evet savaş var ama umutta var dedik. Bu kadar zulmün ortasında onlarda huzur bulabilirmiş dedik. Halbuki zalim bu. Zulmeder. Umutları paramparça eder. İnsanın mutluluğunu da nefesini de kursağında bırakır.
Bugün o güzel çiftin şehadet haberi geldi. Öğrendik ki o bembeyaz gelinlik kefen olmuş. Hem de Refah kentinde bulunan çadırlarında. Refah kenti. Bolluk ve rahatlık anlamına gelen ama Gazze’de gencecik yeni kavuşmuş olan bir çifte mezar olan “refah”.
Kim bilir belki de onlar için o üç gün üç ömre tekabül etmiştir.
Ama kaç kavuşma daha mahşere kalacak?
Nice evlatlar, anneler, babalar, sevgililer. Nice hayatlar…
Sanırım onlar ölmeye, bizde bu acıyla yaşamaya mahkûm olmak zorunda kalacağız. Bir zaman sonra bu kadar acıyı omuzlarımız kaldıramayacak. Gelecekte nasıl oldu da bu kadar insan ölürken biz evlerimizde rahat rahat oturduk diye düşüneceğiz. Sadece biz değil evlatlarımız, torunlarımız da bunu sorgulayacaklar.
“İnsanlar katledilirken siz neredeydiniz?” diyecekler.
Ve bu insanlar mahşerde yakamıza yapışacaklar.
“Ey insanlık! Biz bu sonsuz acılara göğüs gerip varımızı, yoğumuzu, toprağımızı ve nefesimizi kaybederken siz neredeydiniz?”
İrem Arısoy