Prof. Dr. Mehmet SümeTârihTöreli Yazılar

“BİZ KUVÂ-YI MİLLİYE’DEN GELİRİZ MİLLÎ OLANI YIKAR GEÇERİZ”

“BİZ KUVÂ-YI MİLLÎYEDEN GELİRİZ MİLLÎ OLANI YIKAR GEÇERİZ”

Siyasi partilerle özdeşleşmiş sözler vardır. Bu sözler kimi zaman partilerin tarihi misyonuna vurgu yaparken kimi zaman geleceğe yönelik vizyonlarının simgesidir. Bazen öyle sihirli öyle etkili olurlar ki iktidara giden yolun öncüsü olmuşlardır. Örneğin “Yeter Söz Milletindir” sözü 27 yıllık CHP’nin tek parti iktidarını sonlandırmış yeni kurulan DP’yi iktidara taşımıştı. O günlerin atmosferini anlatmak için ciltlerle kitap yazılsa “Yeter Söz Milletindir” sözünden den daha etkili olamazdı herhalde. Bu bağlamda CHP’lilerin her fırsatta dile getirdikleri “Biz Kuvâ-yı Milliye’den Geliyoruz” sözü vardır. Bununla partinin geçmişine vurgu yapılarak CHP partilerin ön safına yerleştirilir. Bu noktada konuya ilişkin şu tarihi bilgiyi vermem gerekir.

30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra yurdumuz işgal edilmeye başlanmış,  bu işgallere karşı koymak amacıyla yurdun dört bir tarafında Millî Cemiyetler kurulmuştur. Doğu Anadolu Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti, Trakya Paşeli Cemiyeti örneklerinde olduğu gibi. 4-11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi’nde Millî Cemiyetler, Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla tek bir çatı altında toplandı. 1923 yılına gelindiğinde Halk Fırkası adıyla bir siyasi partinin kurulması gündeme geldi. Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti şubelerine bir genelge gönderilerek, artık şube yönetim kurullarının Halk Fırkası yönetim kurullarına dönüştürüldüğü belirtildi. Böylece yeni parti Kuvâ-yı Milliye’ye bağlanmış oldu. Ancak her fırsatta biz “Kuvâ-yı Milliye’den Geliyoruz” sözünü dilinden düşürmeyen CHP’lilerin çok büyük bir bölümünün bu tarihi bilgiden yoksun olduğu görülüyor. Buna mevcut genel başkanda dâhildir. Şayet öyle olmasaydı ülkeyi ilgilendiren her meselede millî bir tavır sergilemeleri gerekirdi. Sayın genel başkan CHP grup başkanı sıfatı ile 2019’da Düzce’de yaptığı bir konuşmada “CHP kökünü, gücünü Kuvâ-yı Milliye’ye dayar. CHP’nin kumu, çimentosu, taşı ve çakılı Kuvâ-yı Milliye’dir” demiş. Sayın genel başkan “Polise zarar vermeden yıkın geçin” çağrısı da ne oluyor. “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”… Peki çağrınız doğrultusunda ortalık yıkılıp geçilirken görevi asayişi temin etmek olan polisin ne yapmasını buyurursunuz. Böyle bir garabet böyle bir hafiflik olabilir mi? Allah aşkına siz kimin ülkesini yıkıp geçiyorsunuz.

Şu hâlde biz “Kuvâ-yı Milliye’den Geliyoruz” sözü CHP’lilerin dilinde anlamı bilinmeyen kuru bir söylem haline gelmiştir.

Yıllarca “Vahdettin İngiliz Zırhlısı’na binerek ülkeden kaçtı” diyen CHP’lilerin genel başkanı, İngilizler Türkiye’deki bir yargı kararına neden tepki göstermiyorlar diye adeta ağlıyor. Sayın başkan, Mondros’tan sonra Amerikan mandası ya da İngiliz himayesi isteyenler başarılı oldu da bizim mi haberimiz yok. “Manda ve Himaye Asla Kabul Olunamaz”  kararı daha 1919’da önce Erzurum sonra Sivas kongrelerinde karar altına alınmıştır. Ayrıca neyin terkedilmişligini hissediyorsunuz?  CHP genel başkanı mandacı ve himayeciler karşısında “Ya İstiklâl Ya Ölüm” parolasıyla millî mücadeleyi başlatan gazi ve şehitlerin kemiklerini sızlatmıştır.

Bitmedi Halk Fırkası kurulduktan bir müddet sonra bir nevi parti programı niteliğinde “Dokuz Umde (Dokuz Madde)” yi yayınlamıştı. Hedef ülkenin karşı karşıya olduğu devasa problemleri çözmekti.

Özetle Dokuz Umde‘nin bazı maddelerini şöyle sıralayabiliriz.

Madde 1- ……. Genel eğitim ve ekonomi konularında millî egemenlik ve tam bağımsızlık esasları doğrultusunda yol alınacaktır.

Madde 3- En önemli vazife ülkede güven ve asayişin kesin bir şekilde korunmasıdır.

Madde 4- Mahkemelerin gecikmeden adalet işlerini yürütmesi önceliğimizdir ve bu sağlanacaktır. 

Madde 6-…..Ham maddeleri ülkemizden sağlanan mal ve zanaat ürünlerinin ülke içinde yapılması, koruma ve teşvikte bulunulması bu hususta ödüllerin verilmesi için her türlü çaba sarf edilecektir.

Madde 9- Harap olan ülkemizin biran evvel tamir edilip, yeniden bayındır hale getirilmesi için devletin alacağı tedbirlerden başka, inşaat ve tamirat, konusunda yerli firmalar teşvik edilip, bireysel girişimleri koruma ve güçlendirmeyi sağlayan hükümler belirlenecektir. 

Bunların yanında 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde alınan şu millî kararları söylemiyorum bile.

1- Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.

2- El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.

3- Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.

Aradan geçen yüz yıllık zaman diliminde, özellikle ilk ve son yıllarında yukarıdaki maddelerde öngörülen hedeflerin çok büyük bir bölümünü gerçekleştirdik.

Gelinen noktada CHP genel başkanının demeçlerini hatırlayalım. Miting meydanlarında boykot çağrısı yaparak içinde yerli firmaların bulunduğu çarşaf çarşaf boykot listeleri açıklıyor. Bu tür durumlarda rahmetli annemin söylediği birkaç söz aklıma geldi, fakat burada yazamayacağım. Hafif olanlarından birini söyleyeyim. CHP genel başkanı “Laf veririm diye ceviz eliyor”. Tarih bir ülkenin bir başka ülke mallarını boykot etmeyi gördü. Ancak kendi millî firmalarını boykot etmek iktidara talip olan sayın genel başkana ait bir harikuladelik olarak tarihte yerini aldı. Bir yandan ekonominin kötü olduğundan dem vuracaksınız diğer yandan ekonomiyi baltalamak için elinizden geleni ardınıza koymayacaksınız. Maazallah, siz iktidara gelirseniz yerli firmaların hali nice olacak? Ey Kuvâ-yı Milliye’den gelen CHP’liler yerli firmalara neden saldırıyorsunuz? Onların kapısında, penceresinde, çatısında ne işiniz var? Bu tam bir akıl tutulması. Birde meselenin diğer boyutu var yıllarca insanlarımız ayrıştırılıyor söylemini dilinden düşürmeyen CHP’liler son günlere bırakın başka siyasi düşünce de olanları, kendileri gibi hareket etmeyen kendi mahallelerindeki aklıselim CHP’lileri dahi linç kültürüne tabi tutuyorlar. Bütün bunları siyasi bir saikle yazmıyorum. Otuz beş yıldan beri tarih, inkılap tarihi dersleri anlatan bir öğretmen olarak CHP genel başkanı ve onun sürüklediği CHP’lilerin tavırlarını ağzım açık hayretler içinde izliyorum.

Bu tür durumlarda siyasi partilerde abiler devreye girer, Altan Abi (Altan Öymen), Hikmet Abi (Hikmet Çetin), Murat Abi (Murat Karayalçın), derhal harekete geçin teşbihte hata olmaz heyecanlı müsamere mi desem, münazara mı desem, talebesi gibi davranan CHP genel başkanına Kuvâ-yı Milliye‘yi, onun ruhunu, Erzurum ve Sivas Kongreleri’ni, Dokuz Umde’yi anlatın yoksa Türkiye Cumhuriyeti Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersinden sınıfta kalacak.

Prof. Dr. Mehmet Süme

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu