ANDIMIZ NİYE KALDIRILDI?
Çok önce aldığım notlardı. Hâlâ güncel, terör meselesi ile doğrudan alakalı. O yüzden notları bir metin haline getirip neşretmek istedim.
Kim yazdı, neden yazıldı, neden konuldu;
yıllarca neden okuttular? Hâlâ neden birileri bundan medet umuyor?..
Bizlere ne kazandırdı, “ne kadar Türk, ne kadar doğru, çalışkan olduk?”…
Hakiki hedef neydi, niye toplumun bir kesimi aidiyet hissetmiyor?..
Her gün bağıra bağıra okuduğumuz bu andın etkisinden madem bu kadar eminiz; niye dağlar terörist, hapishaneler ağzına kadar suçlu ile doldu; buna cevap verecek bir yiğit arıyorum.
Rutinlikten, kısırdöngüden bıkmayan mı var; insan bazen en sevdiği şeyden bile sıkılıyor.
Lafı uzatmayalım, devlet dairelerinden “TC”nin kaldırılması da, andımız da bir pazarlık unsuruydu.
Her şeyi çabuk mu unutuyoruz, yoksa siyasi angajmanımızdan mı bilemem…
Cımbızlıyoruz, onun üstünden bütüne yürüyoruz.
Siyaset genelde tüme varır. Tarih ise böyle durumlarda tümden gelir.
Hafıza-i beşer nisyanla malul, arşiv orada ise arşın burada!
Şu meşhur Arap Baharı 2010’larda başlamadı mı?
Suriye’ye 2011’de ulaşıp iç savaş çıkmadı mı?
Kıyama kalkan diğer devletlerde iktidarlar domino taşı gibi birer birer inerken, bir iki hafta içinde Suriye’de de nihayete ereceğini iddia etmeyen mi vardı?
Suriye’nin kuzeyinde oluşan jeopolitik boşluğa, PKK Kandil’den ve özellikle de Türkiye kırsalından adam taşıyıp kıtalar halinde yürüyüşler düzenlemedi mi?
Sonra?
Yedi Kocalı Hürmüz misali, Kandil-Coni işbirliği deşifre olunca PKK inisiyatif gösterisinde bulunup Apo’yu enterne etmeye kalkmadı mı?
Devletin elinde dış müdahaleye maruz kalmayacak PKK’ya karşı kullanabileceği en etkili güç ne idi?
Apo!
“Emrinizdeyim” diyen terörist başına devlet dayatırken, Apo da adaya gelen gidenlere talimat veriyordu.
Maalesef mevzu kamuoyunda Apo ile pazarlık ediliyormuş gibi propaganda edildi.
Devlet bir taraftan KCK’lar içine sızarken…
Bir taraftan da İHA, SİHA, kalekol, silah, mühimmat imal ediyor, son vuruş için zaman kazanmaya çalışıyordu.
Çünkü HDP’ye oy veren tüm taban hâlâ Apo’yu lider olarak görüyordu.
“Ev hapsine alınması gerekir” diyen densizler ve onunla işbirliği yapan aşçılar hariç, Apo’ya artık iş düşmüyor. Belki lazım olsa bin yıllık devlet aklı tekrar devreye girer.
Unutmamamız gereken bence en önemli husus; biz bir milletiz.
Bunun için PKK ve tüm bölücüler bu ülkede ikinci bir halk olduğunu sürekli işleyecekler.
Hedeflerini nihayete erdirmek için zayıf bir zamanı bulduğu anda da, kurtarılmış bölgeler oluşturup, bu bölgeleri birleştirerek federasyon oluşturmaya, oradan da bağımsızlığa ulaşmaya çalışacaklar.
Terörü, Kürt Meselesi haline dönüştürüp uluslararası bir mesele haline getirmek istemelerinin yegane amacı bu!
Bunun için terör araçsallaştırılmış, devlet otoritesi olmadığı algısı yaratılarak tüm Kürtler PKK’ya tabi kılınmaya çalışılmıştır.
İşte andımız olsun, TC’lerin kaldırılması olsun sadece tabela gerilemesidir.
Devletin gerilemesi değil.
Unutulmaması gereken ana hedef neydi; “PKK’yı dış müdahalerden kurtarıp, kendi iç meselemiz olduğunu ispat edip silah bıraktırmak, en azından silahlı unsurlarını Türkiye topraklarından uzaklaştırmak”. Açılım bunun için yapıldı.
Peki, devlet otoritesi yüzde yüz tekrar sağlandıktan sonra kayıplar tekrar geri alındı mı?
Dağlar neta edilip, PKK hendeklere gömülüp, PKK sınırın dışına atıldıktan sonra, TC’ler anında geri geldi.
Gelmeliydi, çünkü o “TC”, minareler nasıl bu ülkenin İslâm yurdu olduğunu simgeliyorsa, devletin de “tek” ve Türklerin egemenliğini simgeliyordu.
Andımız tekrar gelmeli mi?
Kendi adıma söyleyeyim.
İlkokulda beş sene okudum. Benim Türklük nüvelerimi sloganlar belirlemedi.
Ben Tarkan, Kara Murat, Durak Bey okuyarak…
Malkoçoğlu, Karaoğlan seyrederek…
En Türk Serdar Gökhan mı, Cüneyt Arkın mı; hangisi daha yakışıklı, cikletlerden çıkan artis resimlerini biriktirerek büyüdüm.
Bizim oyuncaklarımız sapanlar, kılıçlar, oklar yaylar, uçurtmalar, bilyeli arabalardı. Hepsini kendimiz yapıyorduk.
Dokuz yaşındaydım, araya Kıbrıs Harekatı girdi, bir an önce asker olmak arzusu içime işledi.
Bunca şeye rağmen; lisedeyken, üçüncü sınıf memur çocuğu olmam hasebiyle solcu oldum.
Astsb iken Tercüman’ın pehlivan tefrikaları Türklüğümü ayakta tuttu…
Safkan yörük olmama rağmen Türklüğün kanla, soyla sopla bir alakası olmadığını çok sonraları idrak ettim.
Hasılı; ben Türklüğümü de imanımı da sokakta bulmadım.
Asıl neden Türküm biliyor musunuz?
Bu toprakların altı da üstü de Türk dolu…
Çünkü burası Anadolu!..
Kıymetli Kardeşim, can alıcı noktalardan beni yakalayan yazı için, teşekkürler…