Murat İlkterTöreli Yazılar

Türk’ün Türk’ten Başka Dostu Yok Mottosu

Türkiye Ortadoğu’ya ne zaman yaklaşsa, güneydeki kardeşlerine yardım etse veya ne zaman güneyden yardım ve yatırım gelse eminim sizin de çevrenizde “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” diyen birileri vardır.

Tarih, bazıları için ders alınması gereken bir ilim… Maalesef tarihe bütünsel bakmayı bilmeyenler için ise bir pranga; kurtul kurtulabilirsen…

Devlet olsun, kurumlar olsun.. Hatta en küçük işletme bile üç ana unsur üstünden şekillenir. Strateji, taktik ve operasyonel…

Stratejiye kim sahip ise güç odur! Tüm kavga gücü ele geçirmek üstüne şekillenir.

Hünkar, lider, başkan, komutan, patron, CEO v.s neyi hedef göstermişse, diğerleri o yöne gitmekle mükelleftir.

Nasıl gidileceği, ne ile gidileceği, yolları kimin açacağı hususu bu yazının konusu değildir.

Lakin kimlerle, hangi hedefe gidileceği hususu mühimdir.

Malumunuz Cumhurbaşkanlığı forsunda onaltı yıldız mevcut. Her yıldız tarihteki Türk devletlerini simgeliyor. 17.Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti de kendisini bu devletlerin mirasçısı sayıyor.

Bazı kimseler için bu kadar çok devlete sahip olmak övünülecek bir olgu, bazıları için ise kadim eksiklik olarak görülmekte…

Tarihte Yeni Dünya hariç hakikaten devletimizin olmadığı hiç bir kıta yok. Dünya tarihinde Türkler kadar devlet sahibi olan bir millet var mı; bilmiyorum.

O kadar çok devlet yıkıp devlet kurmuşuz ki, hiç devletsiz kalmamışız. Bugün dünyada yedi Türk ülkesi, onbeş de yarı bağımsız Türk devleti var.

İşin tuhaf tarafı yıkılan devletlerin bir çoğunu başka bir Türk kavmi yıkmış…

Göktürk Devletini Uygurlar yoketmiş. Uygurları Kırgızlar ortadan kaldırmış.

Karahanlıları Harzemşahlar…

Selçuklular Dandanakan’da, Gaznelileri…

Harzemşahları da Yassıçemen’de Selçuklular devirmiş.

Timur, Altınorda devletini parçalayıp Rusları başımıza bela etmiş.

Yetmemiş, Ankara Savaşı’ndan sonra Osmanlıya neredeyse Fatih’e kadar Fetret Devri yaşatmış…

Kara Tatarların savaş anında Timur’un safına geçişi istihbarat ibretliğidir.

Fatih, Akkoyunluları devirmiş, Karamanoğullarını tarihten silmiş…

Yavuz, Safevileri ve Memlüklülerin işini bitirmiş.

Serasker Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Viyana’yı alsa şimdi kimbilir neler konuşuyor olurduk…

O gün “Şu Osmanlı da çok oldu” deyip Tuna’yı tutan Murad Giray Han yağmaya koşmasa bugün Viyana Meyda’nında Prens Öjen’in(Eugen) değil, Avcı Mehmet’in heykeli dikiliydi…

Tarih daha neler yazacak kimbilir?

“Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın”…

“Türkiye Doğu Akdeniz’de yayılmacı politika izliyor”..

“Karabağ’a cihatçı taşıyor”…

Suriye’de İşid olacağına laik PYD olsun” diyenlere mi rastlamadık?..

Hasılı “ihanet zulümle kardeştir”.. Allah zalimlere güç tevdi etmesin.

Neyse, tarih konuşuyorduk…

Bu vesile ile adını analım: Bizim lisenin adı Yıldırım Beyazıt Lisesi.

Bize tarihe bedenci geliyordu(!), ama iyi hocaydı. Bir çok tarihçiyi ona katlar, galiba ben de ondan merak saldım.

Bir taşra okulu olmasına rağmen, bizim dönem tarihteki en büyük başarısını elde etti. Bursa birincisi, Türkiye yedincisi olmuştuk. Ben en başarısız talebelerden biriyim, astsb oldum.

Türkçe hocamız okul için “İlim İrfan verir, yurduna hizmet verir, Yeni nesile yön verir, Yıldırım Beyazıt Lisesi..

Adını Yıldırım Han’dan alır, İlkelerini Mustafa Kemal’den alır, Kalkınma yolunda bir ışık olur, Yıldırım Beyazıt Lisesi” diye bir güfte yazdı..

Müzik hocası da besteledi.

Bu marşı ilk okuyan 1982’de bizleriz. Tüm marşların başına gelen gibi bir dönem baya okundu, sonra unutuldu gitti.

Tarihçi bir gün Yıldırım Han’ın kemiklerinin yakıldığını anlattı: Karamanoğlu Mehmet Bey miydi artık, İbrahim Bey mi hatırlamıyorum.

Karamanoğulları Cümle Kapı’ya varıyorlar.

Cümle Kapı, Yıldırım Külliyesi bayırında, bizim okulun tam önünde… Etrafı aslında külliyen mezarlıktır. Şu anda ibretlik bir tane kabir bulamazsınız. Bizim okul da 1960’larda mezarlığın üstüne kurulmuş. Okulun etrafında dolaşırken devamlı kemiklere rastlar, labaratuvara bırakırdık. Bizim labaratuvar insan kemiği kaynardı.

Karamanoğulları tekrar Anadoluyu ele geçirmek için daha ileri gidemeyince, Yıldırım’ın Bursa muhafızlığını yaptığını.. Bursa’yı bundan dolayı alamadığına inandıklarından kemiklerini çıkartıp yaktırdıklarını anlatmıştı.

Daha o yaşta ” Lan bunların ikisi de Türk, ikisi de müslüman değil mi?..

Nasıl oluyor da ölüden intikam alıyorlar?” diye sormuş, kalbim bir hoş olmuştu.

Yıldırım’a da “sen nasıl müslümansın; parmağındaki yüzükteki ağuyu içerek canına kıymak da nedir? Müslüman müntehir olur mu?” diye de kızmıştım.

Meğer işin aslı öyle değil miş…

Karamanoğulları Çelebi Sultan Mehmet’in Rumeli’de küffarla çatışmasını fırsat bilip, İzmirli Cüneyd Bey’i de yanlarına katıp, Bursa’yı kuşatmış…

Şehri bir türlü alamayınca Yıldırım Külliyesini basmış. Sultan Beyazıt’ın kemiklerini etrafa saçıp, naaşını yaktırmış. Kuru kemiğe hangi it yanaşacaksa artık nefreti köpürtmek için köpeklere atıldığı da rivayet edilir.

Aslında “bakın sizin en kıymetlinizin bile türbesini ele geçirdik. Gelin de alın elimizden” deyip, aslında bir nevi psikolojik baskı uygulamış…

Bir başka rivayet de Timur’un Yıldırım’ı esir aldığında, kafese koyup şehir şehir gezdirdiği efsanesidir.

Şehir şehir gezdirdiği doğru, lakin kafeste gezdirdiği palavra!

Dört askerin taşıdığı bir taht o!

Bu da “Ben sizin hünkarınızı bile esir etmiş adamım. Uslu durmazsanız sizi de bundan beter ederim” demenin Moğolcası; psikolojik harbin başka bir metodu!

Haksızlık etmeyelim; Timur tam bir molladır, Ulucami’yi ahıra çevirdiği de külliyen yalandır.

Ulucami’de duvarlarda görünen o halkalar, duvar örerken kesme taşları daha yükseğe çıkarmak için kullanılan bir palanga sistemidir.

Ne anlatıyorduk, nerelere geldik. Oruç kafa, metine her şey sızmaya çalışıyor işte!

Ha; Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığını…

Bu sözün soğuk savaş döneminde Türkiye’yi yalnızlaştırma stratejisinde kullanılmasından öte bir kıymeti yoktur.

Bu sözü salt Türk kavmi olarak alırsanız, söz heba olur.
Oysa Türklük bir kavim ile sınırlı değil, insan olma şuuruna ermiş insanların topluluğudur.

Merhum Arvasi ne diyordu: “Ben bir Seyidim. Yani bu demektir ki, Türk değilim. Ama yeryüzünde bütün Türkler silinse üç Türk kalsa biri ben olurdum. İki Türk kalsa gene biri ben olurdum. Son Türk kalsa da o gene ben olurdum…”

Ramazanınız mübarek olsun.

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu