Köyde Tutulmayan Oruç
Hiç unutmam senee?
İlkokul üçüncü sınıftaydım galiba.
O sene de oruç yaza denk gelmişti. Biz çocukken hep yaza, girez mevsimine denk gelirdi.
Bu, Hac mevsiminin kurbana denk gelmesi gibi değil tabi… Sahi ya bir arada böyle bir laf dolaşıyordu ortalıkta.
Hac mevsimi kurban bayramına denk gelmiş falan, olacak iş mi?
Kadir gecesi de geçen yıl Ramazan’a denk gelmişti, bu yıl da öyle olacağı öngörülüyor.
Tâbi Azerbaycanlı hava durumu sunucusunun dediği gibi, biz bilmeyiz Allah bilir.
Evde bunaldım, arkadaşı çağırdım dışarı çıkalım, gezelim, oynayalım falan… O da geldi sağolsun kırmaz beni.
Arkadaşa sordum oruç tutuyor musun diye, tabi ki dedi…
Aynı yaştayız ya…
Ben de mahcup olmamak için hiç çaktırmadan tutuyor gibi yaptım. Tutmuyorum diyemedim. Serde erkeklik var, denir mi oruç tutmuyorum diye! Eksiklik göze sokulur mu?
Övünecek bir mesele olsaydı daha arkadaş evden çıkmadan duyardı, o kadar duyarlıyız övülmeye ve övünmeye!
Bizim köyün üstünde cennet gibi bir yer var, pınarlar çağlar, her taraf su…
Dede deriz oraya.
Şehirlere giden çoğalınca Dede pınarı demeye başladılar ama asıl adı Dede bunarı, sağır ğ ile…
Ramazan neredeyse orada geçer. İkindiye doğru orası dolmaya başlar.
Hiç unutmam babam anlatır, ekin biçmeye giden emmimin biri pınarın başına oturmuş, elinde orak, oruçlu haliyle ağustos sıcağında, yanındakine demiş, len ekin burada olsa da oturduğum yerden biçsem hiç yorulmam ha…
Dede bunarına suya gidilirdi iftar için.
Kızlar da oğlanlar da düğüne gider gibi giyinir giderlerdi, tam anlamıyla panayır yeri gibiydi.
Kimi havas olduğu kızı ya da oğlanı görmek için can atardı. Havas olmak ne demek? Sevmek, sevmeye heveslenmek!
Biz tabi o yaşlarda sadece oyun bilirdik, ilkokul üç… Dört olsa neyse…
Sıcaktan bunalmış, acayip bir şekilde susamıştık, oyun yormuştu.
Buz gibi suyu olan pınarın başına gittik,
Su bize bakıyor, biz suya.
Hem oruç değilim hem su içemiyorum.
İçsem foyam ortaya çıkacak.
Ne yapıp edip su içmeliyim ama olmuyor. Bir türlü içemiyorum. Eve gitsem su orada kalacak, arkadaşa git desem niye çağırdın diyecek…
Aklıma öyle bir fikir geldi ki…
Arkadaşa,
Hadi kafaları suya gömmek oynayalım kim kaç dakika suda kafasını nefes almadan tutacak dedim… O oyunu sıkça oynardık.
Arkadaş kendinden emin, hemen kabul etti. Yarışmayı, galip gelmeyi severdi.
Önce sen sok kafanı suya dedim, kafasını suya sokar sokmaz başladım dakika tutuyor gibi yapmaya,
O kafayı suya soktu ya, beni görmesi mümkün değil, üst tarafa geçtim hemen başladım su içmeye…
Tam doydum suya arkadaş kaldırdı kafasını…
Oooo ortağım epey durdun falan diye onu övdüm. Nasıl sevindi.
Sıra sende dedi,
Kafamı soktum biraz bekledim çıkardım, sen yendin ben senle nasıl baş edeyim, sen benden daha iyisin dedim, parası batsın…
Şimdi düşünüyorum da, o benden gerçekten daha iyiydi…
Mustafa Süs
Yorum Bırakın