Mustafa ArslanoğluTöreli Yazılar

Zırva Tevil Götürmez

Zırvaya tevil getirmek, bataklığa düşen insanın çırpındıkça daha derine sürüklenmesine benzer...

Zırva Tevil Götürmez

Atasözlerimiz; ârif olana, ibret alana yol gösteren kılavuz, rehberlik eden ışıktır. Işık, gece yol gösteriyor; atasözlerimiz ise gece gündüz fikir ve gönül dünyamıza ışık olur, nur olur.

Zırva tevil götürmez atasözü de böylesine güzel bir değerdir. Zırvalayan bir kimse yoğun tepki alınca özür dileyeceği yerde, “Yanlış anlaşıldım,” diye açıklama yapar. Bu açıklamanın üstüne pek giden olmaz. Oysa bu ifade özrü kabahatinden büyük bir açıklamadır.

Özrü kabahatinden büyük olma, deyimi Türkçe’mizin zengin ifadelerindendır. İnsanın saçmaladığı, baltayı taşa vurduğu zamanlar, yâni bilerek bilmeyerek söz ve eyleminde ciddi hataya düştüğünde yapacağı tek şey vardır: Özür dilemek, yaptığı kusurun pişmanlığını beyan etmektir.

Bizi özür dilemekten alıkoyan nedir?

Neden insan gibi hatamızın pişmanlığını ifade edemiyoruz?

“Affedersiniz” diyebilmek çok mu zor?

Doğru yol varken neden yanlışı seçiyoruz?

Cevap gayet açık. Kibir!

Kibir, kendini büyük görmek, “ben” duygusu ile hareket ekmektir.

Kendini büyük görmenin açılımı; karşındakini küçük görmek demektir. İşte felaket burada başlıyor. İlk düğmeyi ters iliklemeye başlayan hata üstüne hataya devam eder. Tâ ki, geriye dönüp doğru işlemi yapana kadar.

Unutulmamalıdır ki;

Zırva tevil götürmez,
İnkâr kusuru silmez.
Yalan yatsıya sürmez,
Kem söz dur durak bilmez.

Hata insanlara mahsus,
Kötü işi paklar özür.
İnsan hevâsına mahpus
Nefsi yenen yaşar özgür.

Her hatanın temelinde cehâlet vardır. Cehâlet bilgi ve ahlâk eksikliğinden kaynaklanır.
Güzele teslim olamamak insanı haktan ve hakikatten uzaklaştırır.

Hz. Muhammed: “Allah güzeldir, güzelliği sever.” diye buyuruyor.

İnsan Hakk’a teslim olunca hakikatin güzelliğini görür. Hakikatin güzelliğini gören için teslimiyet; tevâzu, tövbe, özür, dua, ibadet ve sadaka mertebesinde görülür.

Zırvaya geri dönecek olursak! Delilsiz, mesnetsiz, saçma sapan söylenen bir söze ne kadar aklayıcı yorum ve tâbir getirsek de düzeltemeyiz. Yapılacak tek şey vardır: Pişmanlığımızı belirtip özür beyan etmek.

Hatayı kabul etmek de bir erdemdir. Alemi kör ve sağır kabul etmek ne kadar cahilâne bir tutumdur.

Zırvaya tevil getirmek, bataklığa düşen insanın çırpındıkça daha derine sürüklenmesine benzer.

Özür dilemek ak eyler insanı,
Pişmanlık ve tövbe Hakk’ın ihsânı.
Yazılır deftere cümle hayatın,
Yakar sahibini nefsin isyânı.

Günahın benim olsun, diyen insanların durumu zırvaya örnek olması bakımından ne hazindir!
Başkasını günaha teşvik eden, kendi günaha girdiği gibi, sebep olduğu insanın günahına da ortak olmuş olur.

İnsan bilerek bilmeyerek bazan sürç-i lisan eyler, saçmalar.

Patavatsız kelam eyleyince kişi,
Bozar bin bir emekle yapılan işi.

Öyle insanlar var ki hayatı yalan yanlış işlerle, gönül kırıcı sözlerle geçer. Bu tür karakterler genelde tevil yapma ihtiyacını da hissetmez. Çünkü böyleleri zırvalarından pişmanlık duymaz.

Demem o ki;
Sözü hep güzel söyle, her dem güzellik dile
Açılsın gönül gözün, gelsin güzellik dile.

Mustafa Arslanoğlu

27

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu