Bolu Mudurnu ilçesinin en eski berberi Ahmet amcayla söyleşi gerçekleştirdim. Hayatımda belki geçirdiğim en verimli söyleşilerden biriydi. Adeta kendimi 50 yıl öncesini yaşamış gibi hissettim. Berberlik başta olmak üzere ve o zamanın popüler meslekleri bir yana, gerçekleştirilen gelenek, görenek ve yaşanmışlıkları, Ahmet amcanın hayatı oldukça etkileyiciydi. Bir yandan Ahmet amcanın hayat dolu anılarını dinlerken bir yandan da yaşadığımız şu anki durumu, koşulları ve hayatı kendi içimizde tartışır olduk. Hayır, bu bir kuşak çatışması değildi. Bu 50 yıl öncesini ve o güzelim kültürünün, gelenek ve göreneğin artık olmayışını konuşuyorduk. Beni rahatsız eden noktalar oldu, bu da Ahmet amcanın serzenişi ile pekişti. Ahmet amca çırak istemediğini, yeni neslin el öperken ayağa bastığını dile getirerek çırak yetiştiremediğini üstüne basa basa tekrarladı. Ahmet amca mesleğinin hor görülmesini istemediğini, kendi mesleğine değer verilmesi gerektiğini düşünüyor. Ahmet amca bunları düşünürken, benim ise kafamda deli sorular… Çırak olmak kötü bir şey değildi ama biz yeni nesil olarak çırak olmadan rahat bir şekilde meslek sahibi olmayı hedefliyoruz. Üstelik berberlik mesleğini hor görmemiz de aşikâr…
65 yıllık berber Ahmet amcayla yaptığım söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle kendinizden ve berberliğe başlama hikâyenizden bahseder misiniz?
Ben, 1947 Mudurnu doğumlu Ahmet Gündüz. Ailem tarafından 8-9 yaşlarında bir meslek sahibi olabilmem için ilkokul yıllarımdaki ara tatillerinde berbere verildim. Ustamın da yardımıyla berberlik işini kaptım. Asıl berberliğe ise 12 yaşımdan itibaren başladım. 20’li yaşlara kadar ustamın yanında çalıştım. Ardından kardeşimle birlikte ilk dükkânımızı açarak 20 yıl aralıksız berberlik yaptık.
İlk berber dükkânınızı açma hikayenizi paylaşabilir misiniz?
Az önce de belirttiğim gibi, kardeşimle 20 yıl çalıştıktan sonra ben ayrı, o da ayrı dükkân açarak mesleğimize devam ettik. Mudurnu Çarşısı’ndaki ufacık dükkanımda aralıksız 65 yıldır bu işi yapıyorum. Ben bu işe çocukken başladım. Durumumuz olmadığı için ilkokuldan sonrasını okuyamadım. Defter, kalem bile alamayacak durumumuz vardı. Ustam Merhum Ahmet Küçükkeskin bize hem mesleği öğretti hem de babalık etti. Bu işi öğrenmek için ondan az sopa yemedim. Benim zamanımda meslekler çok değerliydi. Berberlik, terlikçilik, kalaycılık, demircilik, yemenicilik gibi altın bilezik sayılan meslekler vardı. İşte bu şartlar altında işimi öğrenip ilk dükkânımı açtım.
Mudurnu’nun en eski berberi siz misiniz?
Evet, ilçede en eski berber benim. Bu kadar uzun yıllardır berberlik yapan yok. Belki de Bolu’da en eski berber bile olabilirim. Yıllardır tek başıma çalıştım. Çok çırak yetiştirdim ama bu zamanda mesleği öğrenmek isteyenler bir yandan elini öperken diğer yandan ayağına basıyor. Ustaya karşı geliyorlar. Ufak bir söze gelemiyorlar. Bu iş ciddi sabır isteyen bir iş. Yeni nesil bu konuda çok sabırsız. O yüzden uzun yıllardır yoluma tek başıma devam ediyorum.
Daimî müşterileriniz var mı?
Eskiden Osmanlı tıraşı yaygındı. Yıllar içerisinde yeni tıraş modelleri gelişti. Çağın tıraş şekillerine ayak uydurmak isteyen gençler pek gelmiyor ama 30-40 yıldır daimî müşterilerim var. Hiç sormadan koltuğa otururlar. Ben de onların tıraşını yaparım. Bugün birçok berber müşterisine ’tıraşınız nasıl olsun?’ diye sorar. Benim müşterilerim ailem gibi olduğu için, onların ne istediğini bildiğim için direkt işe koyulurum.
Peki, bu meslekle ilgili en unutulmaz anınız nedir?
Ustam bir gün beni işten dolayı dövmüş, sonra da dükkandan kovmuştu. Ben de ağlaya ağlaya çıkıp gittim. Evdekiler ağladığımı anlamasın diye camide yüzümü yıkayıp evin kapısından girdim. Annem, babam eve neden erken geldiğimi sordu. Ben de iş erken bitti dedim. ‘Ustam beni kovdu’ diyemedim. Tabii gece beni uyku tutmadı. Ustam beni tekrardan işe alacak mı, almayacak mı bilmiyorum. Sabahın ilk ışığıyla dükkâna gittim. Suları ısıttım, yerleri temizledim. Omzunda ceketiyle ustam dükkândan içeri girdi ve tebessüm ederek kendisine kahvehaneden bir kahve söylememi istedi. Beni kovmadığına çok sevinmiştim. O an ‘Yarabbi şükürler olsun’ diye dua ettiğimi hatırlıyorum. Bu anımı hiçbir zaman unutamam. Ve o günden sonra hiç hata etmedim. İş olsun ya da olmasın sabah 9’da dükkanımı açarım. Disiplini elden bırakmam. ‘Bismillah’ dedin mi Allah nasibini verir. Ben bu meslek sayesinde bir defa Hacca, iki defa ise Umre’ye gittim. Bir ustura sayesinde oldu bunlar.
Gençlik zamanınızda en popüler saç kesimi hangisiydi?
Bu sorudan önce şunu da belirteyim. Ben, gözüm kapalı her tıraşı yapabilirim. Artık yeni nesil şarjlı tıraş makineleri çıktı. Açıkçası eski usul makinelere özlem duyuyorum. Ancak elektrikler gittiğinde eski makinelerle tıraş yapabiliyor ve bir nebze olsun özlemimi dindiriyorum. Eskiden, Osmanlı tıraşı dediğimiz saç kesimini sıklıkla yapardık. Bir de Alaburus Asya tıraşı vardı o zamanlar. Yeni nesil bu tıraş modellerini bilmez.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle berberliğin çok önemli bir meslek olduğunu bilmeli insanımız. Bu mesleğe kimse hor bakmamalı. Berberlik, ancak severek yapılabilecek bir iştir. İlgisi olan, el becerisi olan ve en önemlisi sabrı olan herkes bu işi yapabilir. Ömrüm vefa ettikçe, sağlığım yerinde oldukça mesleğimi sürdüreceğim. Benim gibi berberlik mesleğini sürdüren kardeşlerime tek tavsiyem şudur. Ne olursa olsun müşterilerini her zaman güler yüzle karşılasınlar. Her müşterilerine aileleriymiş gibi davransınlar. Bana bu fırsatı verdiğiniz için çok değerli teşekkür ediyorum.
Nurmelek Çelik