
Hz. Yusuf’un Üç Gömleği, Atıldığı Kuyu ve Günümüze Yansımaları
Bu yazımızda Hz. Yusuf’un iffetini korumak için gösterdiği çaba ile 1916 Rus işgalinden sonra Bayburt’un Yukarı Kırzı Köyünde Ermenilerin cinsel saldırılarından korunmak için kendilerini su kuyularına atan iffet abidesi 18 genç kadının kısa bir değerlendirilmesi yapılacaktır.
Kur’an’ın önemli bir yekûnunu oluşturan kıssalarda tarihi malumat değil de ibret dersleri verilmesi amaçlanır ve birtakım metaforlara da baş vurulur. Kur’an’ın, kıssaların en güzeli dediği Yusuf kıssasında gömlek metaforu üzerinden çağlar üstü öğütler verilir ve Hz. Yusuf’un üç gömleğine dikkat çekilir. (Bk. Abdullah Yıldız, Yusuf’un üç gömleği)
1. Mağduriyet gömleği: Hz. Yusuf’un çocukluk dönemini hatırlatan masumiyet, mağduriyet ve mazlumiyet gömleğidir. Çocuk yaşta kendisini kıskanan kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf’un üzerindeki gömleğini kardeşleri sahte kana bulayarak babalarına götürürler ve Yusuf’un kurt tarafından parçalandığı yalanını uydururlar. Babaları Hz. Yakup, kardeşlerin söylediklerine inanmasa da bu derin acıya sabreder, her şeyi hikmetle yaratan ve yöneten Allah’a dayanarak beklemeye koyulur. Onun bu sabrı ve Yusuf’unu arayışı kemâlâtini, takvasını artırır, sevgiye, hasrete iki göz verir ama gözün görmediğini gören, yüzlerce kilo metre uzaklıktaki oğlunun kokusunu alan bir burun kazanır.
2. İffet gömleği: Hz. Yusuf’un delikanlılık dönemini özetleyen iffet, ismet ve ihlas gömleğidir. Züleyha’dan kaçarken arkadan yırtılan bu gömlek Yusuf Peygamber’in ikinci gömleğidir ve onun iffetini temsil eder. Züleyha emelinden vazgeçmeyerek Mısır’ın sosyete kadınlarını da bu işin içine dahil eder ve Hz. Yusuf’u elde etmek için her türlü yönteme başvurur. Hz. Yusuf Allah’a durumunu arz ederek zindan hayatını zinaya tercih ettiğini söyler. Züleyha da isteklerini yerine getirmediği için Yusuf’u hapse attırır. Zindan Yusuf’un ve zindan arkadaşlarının eğitimi için bir medrese olur. Yusuf’un zindanda ruhu özgürdür, Züleyha ise sarayda onun tutsağıdır, esiridir.
3. İktidar gömleği: Hz. Yusuf’un olgunluk ve iktidar dönemine işaret eden iktidar, istikrar ve istikamet gömleğidir. Bu, Yusuf’un kokusunu taşıyan gömlektir. Hz. Yusuf’un Mısır kralının rüyasını yorumlaması ile kral onu haksız yere bulunduğu hapisten çıkarır. Kendisini mali konularda da yetiştiren Hz. Yusuf ülkenin ekonomisinden sorumlu bakan vazifesine tayin edilir ve yöneticilik gömleğini giyer. Büyük bir yetki alanına sahip olan Hz. Yusuf kardeşlerini affeder, ailesini Mısır’a getirtir ve hasretini çektiği babasına kavuşur. Daha öncesinde Yusuf’un babasına gönderdiği bu gömleği babasının yüzüne sürmesi ile ağlamaktan ak düşmüş olan gözleri görmeye başlar. Gömleğin gözleri açan, basireti artıran manevi bir kokusu vardır, kokusu bile Yakub’un kaybettiği gözlerinin açılmasına yetmiştir.
Hz. Yusuf iffet gömleğini kuşanmasa idi ne iktidara gelebilirdi ne Mısır’ın kıtlıktan korunmasına vesile olabilirdi ne de babasının gözlerine şifa olacak bir gömleğe kavuşabilirdi. Manevi ve ahlaki alandaki atılımlar başkasının gözünü ve gönül gözünü açabilmektedir.
Hz. Yusuf’un iffetini korumak için kaçacağı bir kapı vardı ve Yusuf kaçıp iffetini korudu; ancak Yukarı Kırzı Köyü’ndeki iffet abidelerinin su kuyularından başka çıkış yolları, kaçacak kapıları yoktu. Hz. Yusuf’un yolunu izlemeleri hasebiyle Yusuf’un kendilerinde mücessem olan iffeti onların Hz. Yusuf’un atıldığı kuyuya kendilerini atmaları suretiyle tezahür etti. Tertemiz suya kendilerini atarak Ermenilerin kirli emellerinden kurtulmuş oldular. Yaşadıkları köy onlara dar edilmesiyle kendilerini attıkları kuyular mağduriyet gömleği mesabesinde olduğu gibi iffetlerinin korunmasını sağlayarak onlar için iffet gömleği de olmuştur. Bu olaydan haberdar olan gençlerin gözlerini açmaları hasebiyle de kendilerini attıkları kuyular aynı zamanda günümüzde onların iktidar gömleği konumundadır. Hz. Yusuf’un zinaya tercih ettiği zindanı Medrese-i Yusuf’a çevirdiği gibi onların kendilerini attıkları su kuyuları da ziyaret edenler için ibret ve eğitim yeri olmaktadır. Hz. Yusuf’un iffetini koruması sonucunda elde ettiği gömleği babasının gözlerini açtığı gibi onların iffet gömleği mesabesindeki su kuyuları ve adlarına yapılan anıt da ziyaret edenlerin manevi gözlerini açmakta ve modern hayatın dayattığı karanlıklardan kurtulmalarını sağlamaktadır.
Yusuf kıssası iffetin galibiyet kıssasıdır. İffetli, erdemli ve basiretli duruşuyla bir kişinin tek başına gönülleri fethederek Mısır’ı fiziki ve manevi kıtlıktan kurtarmasının başarı hikayesidir. Yukarı Kırzı Köyü’nde yaşananlar da Hz. Yusuf’un duruşunun çağlar ötesine yansıyan bir aynasıdır, insanların basiretlerini açan bir işaret ve tarihe düşülen bir nottur.
Yukarı Kırzı Köyü’nde yaşananlar, Türk kadınının özgürlüğüne, namusuna, iffetine olan düşkünlüğünün ve kutsal değerleri uğruna gerektiğinde canlarını feda edeceklerinin bir nişanesidir. Bu durum aynı zamanda yeryüzünde yaşanan ahlaksızlıklara, tecavüzlere, zulümlere ve haksız işgallere canı pahasına sessiz bir başkaldırıdır. Günümüzde canlı şahidi olduğumuz Çin’in Uygur Türklerine ve Yusuf’un hain kardeşleri mesabesinde olan İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırıma dünyanın kayıtsız kalmasına tarihin derinliklerinden kopup gelen sessiz bir çığlıktır.
İffeti, izzeti, namusu ve şerefi uğruna kendilerini su kuyularına atan ninelerimizi ve bu cennet vatanın kurtuluşu için canlarını seve seve feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Dr. Resul Ertuğrul