Serap YavaşTöreli Yazılar

GEÇ KALDIM ZATEN ACELEM DE YOKTU

GEÇ KALDIM ZATEN ACELEM DE YOKTU

Asırlardır tırnaklarımı geçirdiğim şu yamalı bohçada
Bu oyun ve eğlence diyarı, bu göç uğrağında
Emelim, en nihayet, kendine özgü-r bir uçuş denemesi
Değil mi ki “men arefe nefsehû”
O hâlde
Okunması gereken benim evvela
Bismillah
Ana rahminden beri bir ayağım çukurda
*
Kemal Sayar bir programda “Bir şeyi beklerken duyduğumuz haz, ona kavuşunca
duyduğumuz hazdan çok daha fazladır.” diyordu. Bu söz, zihnimde hemen Cemil Meriç’in şu sözleriyle tokalaştı:
“Her şeyin yokluğunu çekmeli insan. Yokluk varlıktan daha görkemli ve daha anlamlıdır.”
*
Biz, hepimiz; büyük-küçük arzular, emeller, idealler, hedefler peşindeyiz. Bu pek de garipsenecek bir durum değil. Aksine hedefsiz bir hayat, ziyan edilmiş iki hayattır. “Hulyası kalmayınca hayatın ne anlamı var?” değil mi? Ve fakat şu yamalı bohçada neye, ne kadar anlam yükleyeceğimizi; gözümüzde / göğsümüzde neyi, ne kadar büyüteceğimizi
kestirememek de ziyan edilmiş iki hayata tekabül ediyor. Çünkü insan (dâr-ı dünyayı) büyüttükçe (kendisi) küçülmeye meyyaldir. Çünkü dizginlenmeyen her arzu; bir süre sonra şehvete dönüşür, hırs ve tamaha… Kimi ilmi putlaştırır, ondan itibar devşirmeye çalışır.
Kimi eşini, kimi evladını, malını kimi. Kimi makamını, kimi akranını, akrabasını kimi… Bazısı hepsini ve daha neler neleri…
İnsan; tabiatı gereği mutluluğu, hazzı, keyfi tercih eder. Güç, itibar, şöhret devşirdiği veya öyle sandığı her şeyi esasen haz almak, göğsünde inkılap edip duranı mutmain kılmak uğruna
yapar. Yoğunu var etmeye, azını çoğaltmaya, çoğunu büyütmeye gayretle geçer ömrü. Öyle ya: “İnsanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur.” Çünkü bir gerçekten ya haberdar değildir yahut unutmayı-hatırlamamayı tercih ediyordur:
“Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d Suresi, 28.)
Huzur O’nu an(la)makla, itminan O’na kavuşmak düşüncesini diri tutmakla mümkündür.
Hülasa… Havf ve reca.
*
İnsan tecrübe etmediği her şeyin cahilidir. Belki öğreninceye yahut anlayıncaya kadar her
cehalet hoş görülebilir. Ve fakat tecrübe etmeden şuurunda olmamız gereken tek bir hakikat
var: Ölüm. Ölüm, sondur. Oyun ve eğlencenin sonu. Yahut koşar adım peşine düştüğümüz her ölçüsüz zevkin dizgini.
Çünkü ölüm ve ahiret bilincinin varlığı ölçüsünde insan, insanca yaşar. İnsanın insana, insanın nefsine, insanın sair mahlukata yaptığı her ne zulüm varsa ölmeyecek gibi yaşamak illetinden
doğmuyor mu?
*
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor: “Zevkleri bıçak gibi keseni (ölümü) çok hatırlayınız.”

Zevkleri… Bıçak gibi…

O hâlde
Yitiğim bu denli aşikarken
Gözlerimi kapamam gerekmez mi?

Serap YAVAŞ

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu