Zaman mıydı bakışlarımızı söndüren?
Gökyüzü koyu maviyle kaplıydı.
Günün son ışıkları giderken, odayı karanlığa boğmaktan kurtaran ayın parlak beyazı gözlerinde belirdi Lamia’nın.
Lamia artık çok yorulmuş, öyle bakıyor, öyle duruyordu balkonunda.
Zamanı geri getirmek olanaksızdı onun için, sevinemiyordu yaşadığı güzel anılara.
Acı gülümseme vardı Lamia’nın yüzünde, kalbinin yorgunluğu vurmuştu yüzüne.
Zamanın acımasızlığı, rüzgarın soğukluğuyla çarptı suratına. Sahi, öyle de değil miydi?
Acımasız olan zaman almadı mı elimizden çoğu şeyi, çocukluğumuzdaki masumluğu, saflığı, insanlara olan güzel bakışımızı aldı, götürdü.
Zaman mıydı insanlara olan güzel bakışlarımızı söndüren? İnsanların hiç suçu yok muydu?
Lamia, sordu kendine ardı arkası gelmeyen soruları. Cevaplamak zor geldi Lamia’ya.
Laptopunu aldı, Lamia yazmak istiyordu. Birkaç satır yazınca kurtulacak, ferahlayacak gibiydi.
Yazdı, yazdı, yazdıkça süzüldü yanağından yaşlar, birer birer.
Gözündeki ışık gidiyordu Lamia’nın, hava da bir hayli soğumuştu, dört duvar boğsa da içeri girmek zorundaydı artık.
Lamia, yazdığı satırları okurken manevi anlamda daha güçlü hissediyordu kendini.
Her kelime, zamanın acımasızlığını biraz olsun hafifletiyordu. Hüzünlü gözleri ile kapıya baktı, ayağa kalktı, yorgun bedeniyle balkonundan içeri adım attı. Kapıyı kapattı, kapatırken daha kararlı hissediyordu Lamia kendini, yazmış olmanın verdiği huzur, Lamia’yı düşündüğü gibi güçlendirmişti.
Eski anılarına olan bakışını değiştirme kararı almıştı. Kalorifer yanında olan sıcacık yatağına uzandı, laptopunu tekrar açtı ve yazmaya devam etti.
Bu sefer geçmişin acılarından ziyade, geleceğe dair umut dolu satırlar yazmak istiyordu Lamia.
O kadar kolay mıydı peki geçmişi unutabilmek?
Bir an durdu ve düşündü bu soruyu Lamia ama acı veriyordu düşünceleri.
Zamanı gelen her şey sonlanmalıydı, öyle de düşünüyordu.
Bu seferki yazısında Lamia, kalbini acıtanları sildi, önüne bakma zamanı gelmişti artık.
Ne demiş Sabahattin Ali, “Her şey geçer, her şey unutulur.” Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur.
Suzan Taçyıldız
BAİBÜ İletişim Fak. Gazetecilik 3. Sınıf Öğrencisi