Prof. Dr. Mehmet SümeTöreli Haberler

TYB Bolu Şubesi Töreli Türk Edebiyat Okumaları -98-

Doç. Dr. Mehmet Süme

Türkiye Yazarlar Birliği Bolu Şubesi Töreli Türk Edebiyâtı okumalarının 98’incisi  Bolu Abant İzzet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Süme’nin “Tarih-Edebiyat Münasebetleri” konulu sohbetiyle devam etti.

Süme, öncelikle tarih ve edebiyat kavramları üzerinde durdu. Bu kavramlara dair yerli ve yabancı tarihçi ve edebiyatçıların görüşlerine yer verdi. Daha sonra tarihçi edebiyat eserlerinden yararlanmalı mıdır? Yaralanmakta mıdır? Sorusunu yönelten Süme konuya ilişkin şu görüşleri sıraladı:

Osmanlıdan günümüze uzunca bir zaman diliminde ağırlıklı olarak siyasi tarih anlatıldı. Siyasi tarih büyük hikâyelere yer verir, küçük hikâyeleri anlatma görevi edebiyata düştü, bu yüzden tarihçiler edebiyat eserlerinden yararlanmalıdır.

Tarihin ele aldığı bir döneme dair belgeler az ise bu dönemleri aydınlatmak adına mitoloji, destan, efsane ve menkıbe gibi edebi ürünlerden yararlanmalıdır.

Edebi eserlerin içeriğinden yararlanılarak öncelikle sosyal ve beşeri sonrada siyasi tarihin arkasındaki gelişmeler yakalanabilir.

Geçmişteki olayları ve şahısları yerine oturtmak siyasi ve sosyal tarihe derinlik kazandırmak adına, tarihçinin her biri birer edebi eser olan, Menkıbe, Gazavatname, Zafername, Fetihname, Kaside ve Şehrengizleri de incelemesi gerekir.

Sohbetin ilerleyen safhasında Süme, edebiyatçı tarihten neler alabilir/almalıdır hususunda ise şunları sıraladı.

Bir edebiyatçı içeriği zengin anlamlı bir eser üretmek istediğinde tarihin derinliklerine bakmalıdır.

Edebiyatçı açısından tarihe bakmak geleceğe dair daha anlamlı söz söyleme imkânı verir. Tarihe bakmak aynı zamanda olaylara kuş bakışı bakma fırsatı verir ki bu da kurgu ve gözlem gücünü arttırır.

Tarihçi ve edebiyatçı birbirlerinin bulgularından yaralanmalıdır. Hem edebiyatçı hem de tarihçi karşılıklı olarak birbirlerinin alanı ile ilgili bir belgeden yararlanacaksa mutlaka belge hangi alana dâhil ise karşı taraf ondan bilgi almalıdır.

Hem tarihçi hem de edebiyatçı kendi çalışmaları sırasında rastladığı ve karşı tarafı ilgilendiren bilgi ve belgeleri birbirleriyle paylaşmalıdırlar.

Tarih, insanın geçmişteki eylemlerini edebiyat ise insanın düşünce ve duygularının ele alır diyen Süme, kısacası her iki disiplinin öznesi insandır bu yüzden ilişkilidirler ve birbirlerini pekiştirirler. Sözleriyle konuşmasına son verdi.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu