Edaniye Baş Eğmez Sacit Adalı Hoca’mız
Orhan ALİMOĞLU
Hatırladığım kadarıyla hocayla Geyve Kaymakamlığımız yıllarında (1988-90) Muharrem Tozçöken Ağabey vasıtasıyla tanıştık. Kalbi-ruhi ezeli aşinalık varmış ki, irtibatımız hiç kesilmedi. Rahmetli Özal, Anayasa Mahkemesinin münhal olan bir üyeliğine merhum Prof. Dr. Süleyman Aslan’ı tayin etmişti. O zamanın Anayasa Mah. Bşk. Y.G.Ö. bir kısım bahane-suni gerekçeler ileri sürerek onu göreve başlatmamıştı.
Cumhurbaşkanı da onu affederek yerine Kamu Hukuku Hocası Ispartalı Prof. Dr. Sacit Adalı’yı tayin etti. Mahkeme Bşk. Onu başlatmak mecburiyetinde kaldı. Takdir-i Hüda Süleyman Hoca az zaman sonra vefat etti. Yerine tayin edilen Sacit Hoca, yaş haddine kadar 20 yıla yakın vazifeye devam etti.
Bizde kamu kurumları arasında salâhiyyet tedahülü ve münakaşası daima olagelmektedir. Bu bazen hak ve yetkilerin sarahatle ifade edilemeyişinden, bazen de insandaki “Benim dediğim”cilikten zuhura gelmektedir. Son yıllarda da bunun örneklerini görmeye devam ediyoruz. Anayasa Mahkemesi’yle Yargıtay arasındaki tartışmalar bunun örnekleridir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diğer müesseselerin ihtilaflarını kolay halledebilmekte ise de; yargı son sözü söyleyen olduğundan orada farklı durumlar olagelmektedir. Galiba biraz da “Hallâl-i müşkülat” zevatın azalması müşkülatı çoğaltmaktadır.
Hasılı Sacit Hoca da Anayasa Mahkemesi kararlarının çok tartışıldığı, hukuki değil siyasi bulunduğu, Başkanının da biteviye konuştuğu bir zamanda vazife almış oldu. İlk defa adı siyasi parti kapatma davalarında duyulmaya başlandı. Azınlık tarafında kalsa da hakkı-hukuku müdafaaya devam ediyordu. Çünki o, doçentlik tezinin kapağına şair Baki’nin: “Baş eğmeziz edâniye dünya-yı dûn için/ Allah’adır tevekkülümüz itimadımız” beytini yazdırmış ve o düstura tam riayete çalışıyordu.
Bu hassas davalarda, umumiyetle arkadaşı yine merhum Özal’ın tayin ettiği üye Haşim Kılıç oluyordu. İlahi takdir icabı Haşim Bey’e de daha sonraları uzun müddet Anayasa Mah. Bşk. lığı yapmak nasip oldu. Sacit Hoca ile beraber hak-hukuk, hürriyet-adalet taraftarı olarak şöhret buldular. Sacit Hoca, iyi okuyan, terazisi doğru tartan tevekkül ve teslimiyeti tam bir insan olarak bilindi. Azınlıkta kaldıkları zaman yazdıkları muhalefet şerhleri adalet dersi veren pek çok hukukçuya örnek olan metinlerdir.
Kendisi Sakarya’ya tayin olunca (1978-81) ilk geldiğinde şehir merkezinde Orhan Camii-Ağa Camii yakınında bir simitçiye eşini bırakıp, kendisi bir şey bakmaya gider. Uzunçarşı’da esnaf olan Trabzonlu Bayram Bilen Ağabey -biz tanıştığımızda yaşı 80’i mütecavizdi- bir misafir hanımı karşı dükkânda görünce daha müsait olan kendi dükkanına davet eder. Hocanın da işi bitince gelip hanımını Hacı Bayram Bilen Ağabeyin dükkanında bulur. Ve tanışıp dost olurlar. Daha sonra bizi de Uzunçarşı’da şemsiyeci-şapkacı Bayram Ağabey ile tanıştırdı. O yaşlı olduğundan evinden çıkmıyormuş. Dükkânı oğlu ve torunları işletiyordu. Birçok defa evinde ailecek ziyaret ettik. Anadolu irfanına sahip görgülü, misafirperver çok hoş bir insandı. İrfanı ve edebinden zevkle çok istifade ettik. Oğlu Ali ve torunları Hüseyin ve Bayram beylerle halen dostluğumuz devam ediyor. Sacit Hoca da onlarla dostluğunu muntazaman devam ettiriyor. Hacı Bayram Bilen Ağabey de 23 Nisan 2005’de dar-ı bekâya teşrif etmişti. Yolcu etmek fakire de nasip oldu. Rahmet ola.
Sacit Hoca özellikle gençlerle teması sürdürüyor. Seneler önce Bitlis Polis Okulunda gençlere yaptığı konuşma bir mahalli dergide yayınlanmış. Biz de onu çoğaltılarak okunmasına gayret etmiştik.
Sacit Bey emekli olduktan sonra da kalben- ruhen-zihnen zinde olduğundan bir vakıf üniversitesinin Hukuk Fakültesi dekanı oldu. Ankara’daki o fakültede biz de birkaç kez hocayı ziyaret etmiştik. Fakülteye ‘hukuk ve edebiyat’ adıyla bir ders koymuş ve Av. Hayati İnanç gibi zevatı davet edip gençlerle buluşturuyordu. Hatta bize de o derslerde konuşmalar teklif etmişti.
Ektiği tohumlar ve fidanlar meyve veriyordur şüphesiz. Şimdi de muhaberata devam ediyoruz. Çok manidar paylaşımlar yapıyor. Zevkle müstefid oluyoruz. 2023 yılında gönderdiği “Yörük Nasihatleri”ni buraya aynen dercediyoruz. Çünkü herkese lâzım kelâmları ihtiva ediyor.
Yörüklerin Nasihatleri
Emanete*………. ihanet etmeyin…
Hâlinizden……… şikâyet etmeyin
Büyüğünüze…… emretmeyin…
Boş şeylerde….. ısrar etmeyin…
Nefesinizi………. boşa tüketmeyin…
İnsanları………… bekletmeyin…
Etrafınızı………… kirletmeyin…
Hayatınızı………. mahvetmeyin…
Kimseye………… minnet etmeyin…
İnsanları………… yüzüne karşı methetmeyin…
Kimseye………… küfretmeyin…
Kötülüğe……….. meyil etmeyin…
Malınızı…………. boşa sarf etmeyin…
Sırrınızı…………. açık etmeyin…
Her Şeyi………… merak etmeyin…
Suçunuzu………. inkar etmeyin…
Şerefinizi……….. kaybetmeyin…
Vatanınızı………. terk etmeyin…
İyiliğe ……………. niyet edin…
Büyüklere ………. hürmet edin…
Sıkıntıya ………… sabredin…
Aza ……………….. kanaat edin…
Sözünüzde …….. sebat edin…
Bildiğinizle …….. amel edin…
Hatanızı ………….. kabul edin…
Yaramaz ………….. ise def edin…
*Varken*………….. tasarruf edin…
Âlimlerle ………….. sohbet edin…
Nefsinizle …………. inat edin…
Sofranıza …………. davet edin…
Zararlıysa …………. men edin…
Seviyorsanız ……… ifade edin…
Kalpleri …………….. fethedin…
Misafire ……………. ikram edin…
Muhtaca …………… yardım edin…
Bilseniz de…………. istişare edin…
Tehlikeye ………….. dikkat edin
Hakkı ……………….. teslim edin…
Unutacaksanız ….. kaydedin….
*Gariplere*………… merhamet edin…
Kazanmaya ………. gayret edin…
Çalışanı ……………. takdir edin..
Başarıyı ……………. tebrik edin…
Mazereti …………… kabul edin…
Her an ……………… tevekkül edin…
Hastaları ………….. ziyaret edin…
Çocuğunuzu …….. terbiye edin…
*Herkese*…………. tebessüm edin…
Güvenseniz de ….. kontrol edin…
İnanmayana ………. ispat edin…
*Fakirleri*………….. gözetin…
Hayır için ………….. sarf edin….
*Birbirinizi….……….. hatırlayın…
Çok âlim ve ârif, zarif ve nüktedan olan hocanın paylaşımlarından iktibaslar yapalım:
Kızılderili atasözü, “Ulu büyük dedem: tilki vaaz vermeye başladı ise, gözün kümeste olsun” derdi.
***
Yazar, evindeki çalışma odasına girdi. Günlüğüne bir yıl içinde başından geçenleri yazdı:
“🔸Geçen yıl cerrahi bir ameliyat geçirdim.
🔸Aylarca yatağa bağlı kaldım.
🔸Atmış yaşına girdim.
🔸Otuz yıl çalıştığım vazifemi terkettim.
🔸Geçirdiği araba kazası nedeniyle “oğlum fakültede sene kaybına uğradı.”
Sonunda şunu yazdı:
🖤 Ne kötü bir yıldı!..
…
İçeri giren karısı, kocasının günlüğe yazdıklarını gördü ve yazılanları okudu.
Dışarı çıktı, bir müddet sonra girdi.
Elindeki kağıdı kocasının yazdığı günlüğün yanına bıraktı.
Adam, kağıda yazılanları okudu.
Şöyle yazıyordu:
🔹Geçen yıl, uzun süre rahatsızlık veren hastalıktan kurtuldun.
🔹Atmış yaşına sıhhat ve afiyetle girdin.
🔹Yazmayı tasarladığın kitaplar için zaman bulmak maksadıyla emekli oldun.
🔹Oğlumuz trafik kazasında ölümden döndü.
Yazı şöyle bitiyordu:
🩷 Allah bize çok ikramda bulundu, ne güzel bir yıldı.
Aslında adamın, yazdığı olaylarla… Karısının yazdığı şeyler aynı olaylardı…
Sadece; bakış açısı farkı vardı. Her şeyin, daima görünen iki yüzü vardır…
İnsanın gölgesi; Bazen önüne düşer. Bazen arkasına.
“Güneşi, önümüze alıp gölgemizi arkamıza düşürebilirsek ne mutlu bize!…”
Aksi halde, güneşi arkamıza alıp, gölgemizi önümüze aldığımızda… Gölgemizi yakalamak için ömür boyu onu kovalar dururuz. Yakalayamadığımız için de HUZURSUZ OLUR MUTLU OLAMAYIZ…
🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Gönülden yaptığınız, her iyilik… Sevgiyle dokunduğunuz, her canlı…
Aşkla yaptığınız, her iş. Samimiyetle söylenmiş, her güzel söz…
Dönüp dolaşıp, sizi bulur ve sizin de hayatınızın aydınlanmasına vesile olur.”
Bu kısa video bir kuşcağızın, Kargadan irice bir kuş tarafından tarla süren traktörün önüne geçip durduruyor. Meğer orada yumurtaları var. Onlardan civciv çıkaracakmış. Bu videoya Sacit Hoca’nın yorumu:
“Bu kısa video bir kuşcağızın koca makinaya analık içgüdüsüyle karşı koyuşunun resmidir!
Rant kaygusundan başka düşünce ve endîşesi olmayan, tabiatı ve diğer yaratıkları hiçe sayan insan görünüşlü mahlûklara saygıyla(!) ithâf olunur!!!”
Hoca’nın Sakarya’daki 1985’den beri bir kıymetli dostu da deli Muharrem’in akrabası da Ordulu hesap kitap muallimi Namık Aydın Beydir. Kendisi ile Sacid Hoca vasıtası ile tanıştık. Özel İdare’de birlik çalışmak da nasip oldu. Mert, cesur, açık sözlü, inandığı ve sevdiği uğruna kavgaya-döğüşe hazır heyecanlı bir arkadaşımızdır.
Ordulu Deli Muharrem’in mezar taşındaki kitaplara sığmaz şu veciz kelâmını, ilm-i hikmet hocamız Hakan Poyraz’ın Hacivat’ın Hüznü kitabının arka kapağında okumuştuk:
“Dünya bir gündür, o da bu gündür”
Bu mısra Melâmiyyun’dan Virânî hz.’nin:
Gel beru Bab-ı Âliye sâil ol
Hanedân-ı Mustafa’ya kâil ol
Bugünü yarına koyma âkîl ol
Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem
Kıtasını muhtevi Nutk-u şerifinin özeti gibidir.
Sacid Hoca dostluğundan şeref duyulan bir aziz insan. Öğrenmeye, öğretmeye, numune-i imtisal olmaya devam ediyor. Epey zamandır kadri bilinmeyen çok şeye vakıf ve hakiki vakıf bu hocamızdan üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, belediyeler ilmi-irfani yönden istifade etse hem kadirşinaslık olur hem de çok fayda hâsıl olur.
Cenâb-ı Hak’tan hocamızın sıhhatli-huzurlu pek çok muammer olmasını, istifade edenlerin çoğalması niyazıyla kendilerine hürmet muhabbet ve selamlar arz ederiz.
Orhan Alimoğlu (17.05.2024)