Elveda Ya Şehri Ramazan. Elveda Ey Evladı Fatihan
Mustafa Yakışır
“Hüner bir şehir bünyad eylemektir;
Reâya kalbin abad eylemektir”
Fatih Sultan Mehmet Han
Allah’a hamd, iki cihan serveri Rasülüne salat ve selam olsun. Bir teşehhüt miktârı misafir olduğumuz Rumeli’ne, Balkanların bu güzel beldesine ve evlâdı fâtihan olan köyünüze elvada ya şehri Ramazan hüznü ile veda ediyorum. Köyünüz demekle hata ettim. Köyümüz demeliydim zîra doğuda Kars, Malatya, Diyârıbekir ne ise Selimi’yi minaresinden hüzünle seyrettiğimiz, bir zamanlar atalarımızın at koşturduğu Müslüman Türk ailelerini bu beldelere konuşlandırarak Türk ve Müslüman yurdu eylediği tüm Balkan coğrafyası gibi Kuzey Makedonya’nın bu şirin beldesi de bizim için öyledir. Vatandır. Vatan toprağıdır. Sizler de şehirleri ilmek ilmek işleyen atalarımızın şanlı şerefli torunlarısınız. Bir Ramazan ayı görevi için geldiğimiz köyümüzü sevinç günleri olan bir bayram gününde geride bırakıyorum. Sevinçli değilim. Buradan ayrılacak olmanın hüznü bayram sevincime galebe çalmış durumda. Orucu, teravihleri, iftar ve sahurları ile kenetlendiğimiz günleri geride bıraktık. Ama kardeşliğimizin ömrümüzün sonuna kadar, hatta ondan öte ahirette de bâki kalacağını bilesiniz. Yeryüzünde aslolan “Kubbede hoş bir sedâ bırakmakmış“, umarım biz de bu mübarek Ramazan ayı gibi gönüllerinizde hoş bir sedâ bırakabilmişizdir. Kültür dünyama sayenizde çok şey kattım. Ertuğrul Karakuş hocamın aşkla anlattığı coğrafyaları rahmet ve mağfiret ayı Ramazan’da ziyaret etmek nasip oldu. Ondan öğrendiğim bir iki notu sizinle paylaşmak istiyorum: Kuzey Makedonya’yı anlamak demek “Yücelcilerin” mücadelesini bilmek demek. Fettah Efendi’nin eğitiminden geçmek demek. Yahya Kemal’i yetiştiren ezanların kıymetini bilmek demek. Yine çocuklarımızı “Müslümanlığın çocukluk rüyasını” görmeleri için onlara Yavuz Sultan Selim’i, Fatih’i, Akşemsettin’i, İsa Bey’i, Ertuğrul Gazi’yi, Ahmet Yesevi’yi, Sarı Saltuk’u, hâsılı medeniyetimizin önder ve öncü şahsiyetlerini iyi anlatmak gerek. Her şeyden ziyâde onlara Müslümanca örnek olmak gerek. Müslümanca düşünmek ve yaşamak. “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin” ayetinin sırrınca kardeşçe yaşamak gerek. Size ecdat yadigârı hanları, hamamları, şehadetin sembolü minareleri, sıra sıra kubbeleri ile camileri tarih vesikası mezar taşlarını emanet bırakan ecdadın emanetine elinizden geldiğince sahip çıkacağınıza olan inancım tamdır. “Bir yerde evliya kabri varsa orası Türk yurdudur.” Evliyalarınıza sahip çıkın zira onlar da size sahip çıkacaktır. Ezanlarınızı göklere yükseltmeye devam edin zira Allah da sizin şanınızı yükselecektir. Kâbe’nin şubesi olan camilerimizi cemaat olarak imar edelim zira Allah da nazargâh-ı ilâhi olan kalplerimizi bu vesile ile imâr edecektir. Safları sık ve düzgün tuttuğumuz gibi tüm din kardeşlerimizle tüm bağlarımızı sık ve düzgün tuttuğumuzda Allah da kalbimizi dini üzere sabit kılacaktır. Evlatlarımızı tarih ve İslam şuuru ile yetiştirdiğimizde Allah da kıyamete dek amel defterimizi kapamayacak, evlatlarımız bizi dualar ve hayırlarla yâd edecektir. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı” dediği gibi toprak altında yatan şehitlerimizi unutmadığımızda onlar da bizleri şefaatleri ile mahşer günü unutmayacaktır.
Sizleri Akşemsettin diyarı şehrime, Boluya beklerim inşâallah. Onun öncesinde de müftü beyin düşüncesi olan çocukları Çanakkale’ye götürme fikrine sahip çıkmanızı bu uğurda elinizden ne geliyorsa yapmanızı temenni ediyorum. Zira Çanakkale’yi anlamak şuan da parça pinçik edilmiş İslam yurtlarını tek bir yürekte hissetmek demek. Kardeşliği, İslam kardeşliğini ayan beyan görmek demek. Tarihi ve dini bilinçle hayat sürmeyen kimseler nefes alsalar da aslında ölüdürler. Bizim idrak edemeyeceğimiz yerden Allah tarafından rızıklanan şehitlerin torunları olarak Çanakkale’yi sık sık ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Göstermiş olduğunuz misafirperverlik için müftümüz başta olmak üzere onun nezdinde tüm hocalarımıza, cemaatimize ve teravihlerdeki tatlı gülümsemeleri ile bize çocukluk Ramazanlarımızı yaşatan evlatlarımıza teşekkür ediyorum.
Allaha emanet olasınız.
Mustafa Yakışır
Din Hizmetleri Uzmanı/Bolu
