Mustafa YakışırTöreli Yazılar

İYİLER ÖLMEZ

Mustafa Yakışır

İYİLER ÖLMEZ

Zeki amca pir-i fâni bir derviş. Babamın dergâhtan arkadaşı. Tanışmamız yıllar önce dergâhta olmuştu. Onu yıllar sonra tekrar elinde bir çanta ile gördüm. Biraz hoş sohbetten sonra ne yaptığını sorduğumda az önce birini tıraş ettiğini söyledi. Çantasının içinde bir berberde bulunması gereken tüm aletler mevcut. Emekli olduktan sonra kendisini evden çıkmakta zorlanan engellilerin tıraşını yapmaya, onların duasını almaya adamış bir derviş Zeki amca. Aylık çetelesi var tıraş edeceği kişileri oradan takip ediyor. Kimin tıraşı geldi ise bisikletine binip gidiyor.

Tebessüm etmek sadakadır öğüdüne güzel bir örneklik teşkil ediyor Derviş Zeki amcanın yaptığı. Biz iyiliğin, mâli değeri olan şeylerin alınıp verildiğinde gerçekleşeceği vehmine kapılıyoruz çoğu zaman. Kılı kırk yararak hesapladığımız zekatlar, fitreler, burslar, giysiler, ikramlar vs. oysa, bizim çok basit bir şekilde karşıladığımız ihtiyaçlarımıza ulaşmakta zorluk yaşayan insanlara yapılan bu iyilikler, çoğu zaman aklımıza bile gelmiyor. Düşmediğimizde düşenin, hastalanmadığımızda hastanın halinden anlayamıyoruz maalesef. Anlasak da o hal gelip geçici oluyor çoğu zaman. Bir iyiliği, hayatının vazgeçilmezi kılabilenimiz az olsa gerek. Az da olsa devamlı yapılan hayrın hayatımızı bereketlendireceğini bilmemize rağmen bu böyle. İyiliği, hasenâtı sadece Ramazan ayına hasrediyoruz. Ramazanın son günleri mübarek 11 aylar başlıyor diyerek iyiliği tüm zamanlara yaymamız gerektiğini unutuyoruz. İyilikte elimizde olanlar ile değil de hep olmasını hayal ettiklerimizden hesap kitap yapıyoruz. Şöyle zengin olsam şöyle iyilikler yapardım deyiveriyoruz mesela. Oysa iyilik elinde olanla olduğu kadar olandır. Olduğu kadar, bir tarak bir makasla da olsa. Yeter ki Allah rızâsı için olsun.

Derviş Zeki amcaya benzer bir hikaye daha anlatayım. Bolu ile ahîlik beldesi Mudurnu arasında, nerede bir çeşme görürseniz onun hemen yanı başında, bir ağaca asılmış tahtadan yapılma bir seccade görürsünüz. Yeşile boyanmış bir seccade. Hem Müslümanlara namazı hatırlatması açısından. Hem de namazlarını kılmalarına vesile olmaları açısından güzel bir iyilik örneği. Yapanı, yaptıranı bilmem ama, nahif bir düşünce olduğuna eminim. Belki zekat verecek, iftar açtıracak parası olmayan bir kişi ama elinden, tahtadan yapılan bir seccade yapacak bir iyilik neşet etmiş, derviş gönüllü bir muhterem olduğu kesin.

Eminim siz de hayatınızda Hızır gibi, Derviş Zeki amcalara rastlamışsınızdır. Eminim bir ağaç dalında asılı seccadeden daha fazla iyilik hikâyelerine şahit olmuşsunuzdur. Ben, bende olan bir iki hikâyeyi paylaşmak ve en azından iyilikleri çoğaltmak gayreti ile bu yazıyı kaleme aldım. Umarım hep iyilikte bulunacağımız, iyileri yâd edeceğimiz güzel günlerimiz olur.

Yazımızın başlığına emanet aldığımız, Mustafa Kutlu’nun kitabının ismi ile bitirelim; “İyiler ölmez”.

 

 

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu