Galsan Tschinag’ın “Mavi Gökyüzü” Hikâyesinden Kalanlar
Dağda geçen bir yaşam ve ıstırap öyküsü.
Özetle Kuzey Moğolistan’ın yüksek Altay Dağları’nda, göçebe Tuvan halkının kadim yaşam tarzı, genç bir çoban çocuğun gözünden moderniteyle çarpışıyor.
Okurken üzüldüğüm ve sevindiğim şeyler oldu.
Bunlardan biri şamanistlikten medet umulması. Aslında üzüldüğüm şey şu; gerçeklikle temasları o kadar kuvvetli ki yani zihinleri gerçeği yakalamaya modern insandan daha yakın çok daha. Ama insanın yüzyıllardır atalarından miras aldığı bir özelliği var; kendini kandırmak. O halde demek ki bozulmaya uzak olan öz sahibi olmak yetmiyor bunun için. Ayet sarih:
“Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.”
Mutlu hissettiğim yanı moderniteye karşı soğuk savaşları oldu. Buz gibiler. Dağlarının sıcaklığı gibi. Yani eskiden öyleymiş. Şimdiyi bilmiyorum.
Okurken yaşamın, yaşanması gereken yanının elimizden alındığına bir kez daha şahit oldum. Hayır demagoji değil yaptığım. Oku gör (?)
İlkel; (modern insan bu kelimeyi kullanır) koşulların yaşam için (yaşamak için) ne kadar elverişli olduğuna şahitlik ederken Altay dağlarının büyüleyici dokusu hayal meyal seçilir hale geliyor. Biliyorsunuz dağda iki mevsim olur kış ve yaz ve birkaç gün süren bahar. Neyse mevsimler başka bir konu.
Roman çocukluk üzerine. Çocuk için bir babaannesi bir de köpeği olmalı çocukluğunu hissedebilmesi için sanırım. Galsan’ın ki öyle olmuş. Benim de babaannem vardı çocukken bir de dedem. Tschinag’ın dağları, obası, soğuğu da varmış. Aslında her çocuk aşağı yukarı aynı şeyi yaşar. Eskiden ama. Eskiden…
Kitap bittiğinde zihnimde iki şiir dörtlüğü belirdi;
“ekinler çocukların en rahat uykuları
… eşiklere oturmuş aya doğru çocuklar
o serin bereket gölgeleri çocuklar
yani çocuk o güzel tüccar
yorgunluklar alıp kargılar dağıtan
geceye karanlıktan önce gelen çocuklar”
“Çoluğu çocuğu hısımı akrabasıyla
Avrupa’ya taşınmadıysa
Niye niyetine Allah’a yalvarmaya
Yarabbi ne olur hiçbir
Ama hiçbir bakımdan
Beni onlara benzetme diye”
Yazar son söz niyetine şunları söylüyor:
Hayatın yeni her evresi sizi rahatsız edecek kaynama sıcaklığını da beraberinde getiriyor. Kendi felç edici soğuğunu ve kendi ölümcül zehrini. Hiç kimse gerekli fedakarlıkları yapmadan bu sınavları geçemez.
Ömer Cömert