İzzet IrmakTöreli Yazılar

Kutlu Bir Direniştir Oruç

Oruç, kapitalizmin önce insanı; sonra da dünyayı bitirecek olan kalıplarına karşı bir başkaldırıdır. Haz ve hız eksenli savrulmaya karşı bir direniştir. Kısacık dünya hayatının küçük zevklerine mahkûm olmaya karşı bir isyandır. Sömürene karşı sömürülene taraf olmaktır.

 

Nesillerin tükettiği zamanlar,

Zamanların tükettiği nesillerden daha mı fazla?

Düşünmeye değer bir konu. Yaşam durmadan standardize ediliyor. Her şey aynı; mekânlar, evler, sokaklar, apartmanlar, bahçeler…

Zevkler, renkler, aşklar, meşkler, eğriler, doğrular, düşünceler, itirazlar…

Ve en nihayet insanlar. Evet, insanlar…

Aynı giyinen, aynı şeylerden zevk alan, aynı tip evlerde aynı tip eşyalarla oturan, aynı düşünen…

Belki de hiç düşünmeyen, sadece zevk alan ve sadece zevkine dokunulduğunda düşünen…

Köle nesil; çok çalışan, az dinlenen, haz-hız eksenli, özgürlük düşkünü mahkûm bir fraksiyon!

Kapitalizmin nihai hedefi bu olsa gerek, gidişata bakılırsa…

Mesela kola ve cips sevenler el kaldırsın, desem sizce dünyanın kaçta kaçı el kaldırır?

Pizza ve hamburger sevenler?

…?!

Bu testi, diğer bütün yaşamsal alanlarda da uygulayabilirsiniz.

Sonuç hep aynı olacaktır.

Özetle; bir kalıp kuruyor kapitalizm, önce herkes o kalıptan geçecek, sonra da mutlu son.

Bir kola üreteceksin, bütün dünya içecek; bir tişört dikeceksin bütün dünya giyecek; bir ev modeli sunacaksın, bütün insanlar orada yaşayacak; bir oyun tasarlayacaksın, bütün âlem onu oynayacak.

Daha az masraf, daha çok üretim, daha çok tüketim ve daha çok kazanç. Robotlar üretecek, insanlar tüketecek ve robotların emrinde çalışacaklar.

Yüz binde bir efendi, diğerleri köle olacak.

Efendiler düşünecek, karar verecek, çok yaşayıp çok eğlenecek; köleler ise düşünmeyecek, verilen karara uyacak, az yaşayıp çok çalışacak…

İşte hayal edilen yeni dünya düzeni: Burada örf yok, gelenek yok, milliyet yok, din yok, renkler ve zevkler yok, kısacası insan yok!

O düzene doğru hızla ilerlerken; kalıba sığmayanlar dilim dilim doğranıyor. Dünya kan gölüne döndü. Kalıpların çarkları çalışmaya, kan dökülmeye ve sistem kurulmaya devam ediyor.

Dikkat!

Dikkat ettiniz mi? En çok İslam coğrafyası hırpalanıyor…

Çünkü İslam köleliğe, efendiliğe, tekdüzeliğe, haksızlığa, kalıplara karşıdır. “Düşünmez misiniz?” diye uyarır; “Akletmez misiniz?” diye uyandırır insanlığı.

Özgürlük vaat eder, farklılıkları besler, emeğe ve şahsiyete önem verir.

Dikkat!

Bir daha dikkat ettiniz mi? En çok Ramazan Ayı’nda hırpalanıyordu İslam coğrafyası. (Çok şükür, İsrail ve candaşları hep canlarının derdine düştüler de şimdilik)

Çünkü oruç, aslında düşünmeye, akletmeye, efendilik ile köleliği kaldırıp kardeşliği tesis etmeye, halden anlamaya sevk eder.

Çünkü oruç, “Durmadan yemeyi ve eğlenmeyi bırak, biraz da düşün… Kendini düşün, başkalarını düşün, dünyayı düşün, kâinatı düşün… Doğrularını ve yanlışlarını ölç biç! Eksiklerini gider ve yeniden fıtrata dön!” der.

Oruç, kapitalizmin önce insanı; sonra da dünyayı bitirecek olan kalıplarına karşı bir başkaldırıdır. Haz ve hız eksenli savrulmaya karşı bir direniştir. Kısacık dünya hayatının küçük zevklerine mahkûm olmaya karşı bir isyandır. Sömürene karşı sömürülene taraf olmaktır.

Ve oruç; ebede namzet olmaktır. Kutlu bir direniştir. Kutlu bir eylem…

En büyük insani eylem, kapitalizme isyanın şifresi…

İzzet Irmak

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu