Batı Anadolu sahillerini avucumun içi gibi bilirim. Milas biraz içerde kaldığından Akbelen adını sayelerinde duydum.
“Hem seçim mağlubiyetini kamufle eder, hem de gider şöyle ateş böceklerini dinleriz” dediler mi; bilmem.
Tutuklanıp salıverilen ondört kişiden sadece birisi köylü.
Şu çevrecilerden en uyuz olduklarım da “zeytinime dokunmacılar”.
Alayı zeytin bahçelerine sıra sıra villa, site yaptılar. Sonra “Başkaları da gelirse rahatımız bozulur” hesabı, hepsi sıkı birer çevreci oldular.
Gidin görün, İznik, Gemlik, Mudanya, Erdek, Edremit, Akçay, Ayvalık, alayı ne hale geldi?
Bodrum, Turgutreis arası şurada yirmi, otuz sene önce komple zeytinlikti, hakeza Bafa Gölü’nde bir tane ev bulamazdınız.
Köyceğiz’in her yeri mandalina, portakal, limon ve zeytin doluydu.
İstanbul sosyetesi, sanatçılar ve Angara’nın emekli takımı çöktüler. Kapanın elinde kaldı.
“Yazları kısa olsa da, yeşili yeter” hesabı, sıra Karadeniz’e geldi. Saros, İğneada’ya bağlansa orası da çoktan hallolmuştu. İnebolu, Sinop falan zaten çoktan gitti.
Hasılı, nereden nereye geldik?
1982 yılında liseyi bitirirken okul gezisi ile Antalya, Marmaris gezisi düzenlendi.
Darbe zamanı olduğundan generalin biri liseye adını vermişti. “Netekim” Lisesi’ni az geçince Marmaris bitiyordu.
Hemen köşedeki motelde kalmıştık. İki katlı avlulu bir şeydi. Odalarda yataktan başka bir şey yoktu.
Ertesi gün İçmeler’e gittik, girişinde okaliptus ağaçlarının altında mandalar salyalarını akıta akıta geviş getiriyordu.
Kadınlar taş evlerin içinde halı dokuyor, sokaklarında tavuklar kazlar salınıyordu.
Sonra, 1995’de tayin oldum, İçmeler ile Marmaris’in birleştiğine şahit oldum.
Tropikal Oteli’nin kurulduğu yer bataklık imiş. Yer sahibi köylüye ağız dolusu küfredip “bir şişe sinekli şaraba sattı” diyorlardı.
Hatta o tarihlerde İçmeler’deki en büyük otel Aqua ile, Munamar arasında üçyüz beşyüz metrekare bir yer emekli bir astsubay abimizindi… Kendisi de dere ile sahilin kesiştiği bir yerde oturuyordu. Adama yeri satsın diye neler teklif etmişler, satmamış, her gün tehditler alıyordu.
İçmeler’i parsel parsel satanlar, daha sonra en fazla kendilerine birer minibüs aldılar… Marmaris- İçmeler arası dolmuş şöförlüğü ile, otellerde bekçilik ve bahçıvanlık yaptılar.
Şimdi herkes belediyelerin yedikleri naneleri unutup, “ama imara siz açtınız” diyerek kendilerini temize çıkarıyor.
İstediğiniz kadar kanun çıkarın, imar dışı yapıları yıkın; bir şekilde ne yapıp edip anasını belliyorlar.
Yahu adam dedesinden kalma birinci derece tarihi yapıyı rant getirmiyor diye yakıyor, daha ne!?
Ha, bir de ağaç falan kesme, barajı, termik satrali başka yerde yap, nükleere bulaşma, nerede nasıl üretirsen üret ama ucuza üret, sakın elektriğe zam yapmacılar var ki…
En çok onları seviyorum.
Kepçenin önüne yatıp, göbeğimi sallayarak cenderme kovalıyasım geliyor.