Türkiye Yazarlar Birliği Bolu Temsilciliği Töreli Türk Edebiyatı Okumalarının 80. haftası, Bolu AİBÜ’de Yönetim ve Strateji sahası öğretim üyelerinden Doç. Dr. Özgür Çark’ın “Fütüvvetsiz Fütûhât, Fütûhâtsız Mürüvvet hayaldir: AHİLİK” başlıklı musahabesiyle devam etti.
İlk olarak ahilik kelimesinin kökenine ve kelime üzerindeki etimolojik ihtilaflara değinilen musahabede sonrasında ahilik anlayışının tarihsel gelişimi ele alındı. Bu ihtilaflarda, bir tarafın kavramın, Türkçe “eli açık, cömert” anlamına gelen akı kelimesinden ahı şekline tekamül ederek Türkçe’den tevarüs ettiğini savunduğu, bir tarafın ise “kardeşim – اخى” anlamına gelen Arapça kökenli bir kelime olduğunu savunduğu ifade edilmiştir. Hatip, sohbetinde kelimenin Türkçe kökenli de olabileceği veya Türkler’in İslamiyet sonrası Arapça ile münasebetleri doğrultusunda Arapça kökenli de olabileceği yani her iki önermenin de makul olduğunu ve kendi mütehassıslık sahasında olmaması nedeniyle meselenin hallini dil bilimcilere havale etmek gerektiğini ifade etmiş ve biz bu akşam kavramın kökeninden ziyade, ihtiva ettiği mânâ ve tesirleri üzerine sohbet edeceğiz diyerek sohbetin girizgahını tamamlamıştır.
Kökleri altıncı yüzyılın ortalarında Abbasi halifesi Nâsır Li-Dînillâh (566-575) döneminde kurulan fütüvvet teşkilatına kadar uzanan, asıl adı Şeyh Nasîrüddin Mahmud Ahi Evran b. Abbas olduğu söylenen kendisi de debbağ (derici) ve 32 mesleğin piri olan Ahi Evran tarafından kurulan Ahilik teşkilatının mensupları topluma hizmet sunmayı, karşılıksız yardım etme ve iyilik yapmayı içselleştirmiş, yiğitlik, mertlik ve cesaret (feta) ile kuşanmış, yaptıkları işi ibadet edercesine yapan özellikte kimseler olmuştur.
Ahilik, Anadolu’da, Balkanlar’da, Kırım’da kısaca Türklerin olduğu her yerde kurulan esnaf, sanatkâr ve üretici (sanayi) birlikleri ile bu birliklerin uyguladıkları ahlâkî, siyasî, iktisadî, felsefî duygu ve prensipler bütünüdür.
Tarihi kaynaklarda XIII. yüzyıl başlarında Anadolu’da tesis edilen içtimai, siyasi, sınai, iktisadi ve ticari dinamiklerde ciddi tesirler bırakan Ahilik, Devlet-i Aliye’nin kuruluşundaki etkili olan Ahiyan-ı Rum (Anadolu Ahileri), Baciyan-ı Rum (Anadolu Bacıları), Gaziyan-ı Rum (Anadolu Gazileri) ve Abdalan-ı Rum (Anadolu Abdalları) gibi teşekküllerin başında gelmektedir.
Batıda şövalyeler ve masonlar, Doğuda batıni haşhaşi örgütler gibi Ahilik müessesesinin çağdaşı örgütlerin bir kaç benzer usulü üzerinden yapılan mukayeseler ile Ahiliğin köklerini batılı ve doğulu zanlarda arama gayretlerinin fikri ve felsefî temellerdeki ciddi ve büyük farklar nedeniyle reddedilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Çark, elini, belini ve dilini kapalı, kapını, sofranı ve gönlünü açık tut ilkeleri üzerinde yükselen Ahiliğin korsanlık ve yağmacılık yapmak ile meşhur şövalyelerle ve dini kendi ideolojik sapkın hedefleri için tahrif eden, suikastleri ve asayişi bozan nümayişleri ile meşhur olan haşhaşiler ile kıyasının kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
Elini sirkatten (hırsızlıktan), dilini gıybetten, belini fevahişten (pis işlerden) koru diyen ve sofranı,kapını ve gönlünü açık tut diyerek lütufkarlığın,cömertliğin, hamiyetperverliğin ve misafirperverliğin en güzel misallerini veren bir müessesesinin barbarlar ve yağmacılar ile kıyasını ne ilim, ne akıl ne de gönüller kabul edemez demiştir.
13. yüzyılda bu topraklarda temelleri atılan ve tam altı asır süren Devleti Aliyye’nin fikir önderi ve aynı zamanda kendisi de bir Ahi Şeyhi olan Şeyh Edebalı’nın “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” nasihatinde olduğu gibi merkeze mikro düzeyde insanı, makro düzeyde ise toplumsal düzeni alan, sosyo-ekonomik alanın değerler üreticisi ve düzen koruyucusu Ahilik müessesesinin bu çağın hastalıkları olan kaos, kaygı ve krizden kurtulmada en kadîm ecza olarak yeniden dikkate ve gündeme alınması gerektiğini belirten Çark, Ahilik etkinliklerinin sadece şekil ve ritüellerde bırakılmaması, aynı zamanda Ahiliği Ahilik yapan ahlaki ve imani temellere dayalı esasların üzerinde durulması ve yeniden içselleştirilmesinin yollarının aranması gerektiğini ifade etmiştir.
Daha sonra musahabenin başlığında yer alan kavramları açıklayan Çark, fütüvvetin “yiğitlik,mertlik, cömertlik, alçak gönüllülük, dünyaya gönül vermeme”, fütuhatın “nizamı alem için fetihler, cihad-ı ekber nefsi mücadele, gönülleri fetih” ve mürüvvetin “evladının güzel günlerini görme veya yaşarken evladının yardım ve nimetini görme” anlamlarına geldiğini ve fütüvvet olmadan fütûhât yapılamayacağı, fütuhat olmadan da devletin mürüvvetinin görülemeyecegini belirtmiştir. Çark, bizim Fütüvvetsiz Fütûhât, Fütûhâtsız Mürüvvet hayaldir başlığından muradımız, o kadîm nasihatteki insanı yaşatan bir toplumsal nizamın bekasıdır demiştir. İşte o dem bu dem diye belirten Çark dün müttefikimiz olanlar nasıl sendelediğimiz yerde düşmanımız olduysa bugün de durum faklı değil yarın da farklı olmayacaktır diyerek milli ekonomi ve milli müteşebbisler ile milli teşkilatların örgütlenmesinin önemine dikkat çekmiş, sadece kendi cebi ve kendi boğazı için değil, malının üstüne mal, servetinin üstüne servet yığmak için değil, milli ve manevi değerlerini yüceltmek ve en nihayetinde hizmet etmek için töreli müteşebbislik ruhunun geliştirilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapmış ve konuyla ilgili somut ve güncel misaller vermiştir;
-Konuyu somut örneklerle açıklamak gerekirse; en basitinden İsrail’in predator vermemesi neticesinde kendi insansız hava araçlarımızı üretebilme becerisini gösterdik. Amerika’nın predatorlarda kullanılan kameraları vermemesi neticesinde kendi mühendislerimiz, ürettiğimiz İHA’lara yerli ve milli kameralarımızı takabilme başarısını gösterdi. Ankalarımız, Kızılelmalarımız semalarımızda dosta güven düşmana korku salmakta.
Yine ABD bizim terörist dediğimiz PYD ve YPG’ye (PKK) terörist demediği, diyemediği için F-16lar için akıllı füze mühimmatını tedarik etmemişti… Müttefikimiz! ABD ile çatışan çıkarlar, parası ödenmesine rağmen proje ortağı olduğumuz F-35’lerin teslim edilememesi… Ve dahi buna benzer sayısız menfi örnek… Milli Muharip uçağımız, Hürkuşumuz, bu uçaklara monte edilen faydalı yükler işte hep bu kötü komşunun yapıp ettiklerinin sonucudur…
-Bakınız içinden geçtiğimiz günler her zamanki gibi aslında, değişen hiçbir şey yok. Dün haçlı vardı bugün de haçlı var, dün yedi düvele, düveli muazzamaya karşı mücadele eden yalnız adam vardı bugün yine aynı yalnız adam. Dün de biz merhametli ve vefalıydık bugün de. Dün de düşman önce müttefikimizdi düştüğümüz ya da sendelediğimiz noktada düşmanımız oluverdi, bugün de. Dün de içimizdeki hainlerin yardımıyla bize rest çekiliyordu bugün de. Yani aslında dünden bugüne değişen hiçbir şey yok. O zaman dün ile bugün aynı ise yani dem bu dem ise, nerede o şanlı mazimiz, nerede hasretini çektiğimiz o mürüvvet? diyerek asrın idrakine Müslümanın söylemesi gereken sözlerin yeniden hatırlanması gerektiğinin önemi vurgulanmıştır.
Sohbetin sonunda katılımcılara, sohbeti dinlerken gösterdikleri ilgi ve sabır için en kalbi teşekkürlerini sunan Çark, 81. haftada yeniden görüşebilme niyazıyla kapanışı Ahi duasıyla yapmıştır.
AHİ DUASI
Allahım
Bizleri haramlardan uzak eyle, dünya ve ahirette güzel sona ulaştır.
Başkalarına el açtırma, alan değil veren el olmayı bizlere nasip eyle.
Senin emirlerine karşı gelmekten bizleri muhafaza eyle. Bize doğru yolu göster.
Bizleri darlıktan, bereketsizlikten, aldanmaktan, aldatmaktan, hak yemekten ve kul hakkına girmekten koru.
Bizleri açlık, yokluk, kıtlık, kuraklık ve her türlü felaketten muhafaza eyle.
Bizlere kanaat etmeyi, gönlü zengin gözü tok olabilmeyi ve hayırda yarışmayı nasip eyle.
Ey Rabbimiz!
Rızkımız gökte ise yere indir, yer altında ise yeryüzüne çıkar, uzakta ise yakınlaştır, zorsa kolaylaştır.
Rızkımızı temiz ve helalinden eyle ve rızkımıza erişebilmeyi bize kolaylaştır.
Bizleri nefsine uyarak kötülük isteyenlerden eyleme.
İşlerimizi hayırlı ve bereketli eyle.
Bizleri alırken satanı gözeten, satarken alanı gözeten, ölçüye ve tartıya dikkat eden sözüne ve işine güvenilir, emin kimselerden eyle.
Bizleri başkalarına faydalı olan ve ilmiyle amel edenlerden eyle.
İsraftan, cimrilikten, azgınlıktan, korkaklıktan, acizlikten, tembellikten, ahlaksızlıktan ve haddi aşmaktan sana sığınırız.
Amin.