TYB Bolu Şubesi
Töreli Türk Edebiyatı Okumaları – 87
Doç. Dr. Abdülkadir Dağlar
“Sezai Karakoç İzleğinde Töreli Şiirle Diriliş İmkânı”
(Bolu Diyânet Gençlik Merkezi, 17.11.2023, 17.30-18.45)
Bolu Diyanet Gençlik Merkezi’nde devâm eden Töreli Türk Edebiyâtı Okumaları’nın 87. haftasında, son devir töreli Türk şiirinin önemli mümessili, mütefekkir şâir Sezai Karakoç, vefâtının 2. yıldönümü münâsebetiyle anıldı.
Doç. Dr. Abdülkadir Dağlar “Sezai Karakoç İzleğinde Töreli Şiirle Diriliş İmkânı” başlıklı musâhabesinde Sezai Karakoç’un Türk edebiyâtındaki yerine ve çizgisine dikkat çekti. Dağlar, öncelikle “oluş-bozuluş-diriliş” istikâmetinde Sezai Karakoç’un “bir milletin ba‘suba‘delmevti” için göstermiş olduğu gayretlerin ana mihverini anlamaya çalışmak gerektiğine işâret etti; Karakoç’un eserlerinden de bu mihverin dil, edebiyat ve bilhassa şiir olduğunun anlaşılacağını söyledi.
Şiirin bilhassa Türk milletinin şuûraltının şekillenmesinde çok mühim bir vazîfesi olduğunu, Tanzîmât’la başlayan “bozgun” sürecinde de Türk milletine her dâim hakîkî töresini hâtırlatan şiirinin kaybettirilmeye çalışıldığını söyleyen Dağlar, Sezai Karakoç’un bu şiiri yeni bir dil ve yeni bir üslûpla yeniden canlandırmak istediğini dile getirdi. Şöyle ki, millî şuûraltının töreli Türk şiirinden arındırılarak âdetâ şiirsizleştirilmek istenmesine karşılık, Karakoç, –Necip Fazıl’ın “yeniden doğuş” ve “ayağa kalk”ışı vurgulayışı gibi– “Diriliş” hareketinin de ancak şiirle kâim ve dâim olabileceğinin işâretlerini vermiştir.
Sezai Karakoç’un “Fecir Devleti” şiirini Dîvân Şiiri’nin son büyük şâiri Şeyh Gâlib üzerine inşâ ettiğini vurgulayan Dağlar, bu şiirde, Dîvân Şiiri’ne ulaşmanın yolunun Yahyâ Kemâl’i anlamaktan geçtiğine işâret edildiğini söyledi. Dağlar, Karakoç’un, Türk şiiriyle yeniden dirilişin Yahyâ Kemâl ile Şeyh Gâlib arasına bir köprü kurmakla mümkün olabileceğini, millî şuûraltının bu töreli mecrâdan beslenerek hayâl edilen “Fecir Devleti”nin dirilebileceğine inandığını dile getirdi. Dağlar, bu şiirdeki
Çağırdığım fecirde yoğrulacak bir yapı
Dumanlar içinde
Alevler içinde bir Şeyh Galib’tir ustası
mısrâlarına göre yeni diriliş devletinin, ancak Şeyh Gâlib rûhuyla karılmış harçla bir binâ hâlinde ayağa kalkabileceğinin ve
– Yahya Kemal mi?
– Ha evet Yahya Kemal;
Bozgunda bir fetih düşü
mısrâlarına göre de bozgun döneminde fetih devirlerinin rûhunun hakîkatlı ve kuvvetli bir şekilde ancak Yahyâ Kemâl’in şiirleriyle hâtırlanabileceğinin altını çizdi.
“Hâtıralar”ından hareketle Karakoç’un, Ergani’de geçen çocukluk yıllarında Siyer, Mevlid, Muhammediyye, Ahmediyye, Hazret-i Alî cenknâmeleri gibi manzum Türkçe metinlerin okunduğu meclislerde bulunduğuna, böylece şuûraltı dünyâsının daha çocukluk devrinde Töreli Türk Edebiyâtı’nın bu şâheserleriyle şekillenmiş olduğuna dikkat çeken Dağlar, onun daha çok Dîvân Edebiyâtı, Tekke-Tasavvuf Edebiyâtı gibi töreli Türk şiirini teşkîl eden ana damarlardan beslenmiş olduğunu söyledi.
Dağlar, –tıpkı Şeyh Gâlib ve Yahyâ Kemâl gibi– Sezai Karakoç’un daha çok töreli edebiyâta yansıdığı kadarıyla tasavvuf pınarından beslendiğini, yânî töreli şiir imbiğinden geçmiş edebî bir tasavvuf telakkîsine sâhip olduğunu ileri sürdü. Dağlar, “Diriliş” şiirindeki
Varmak Rabbani ile çileye katıp çile
Muhyiddin-i Arabi ve Mevlana hakikatına
mısrâlarından hareketle de Karakoç’un, millî dirilişin ancak Türk tasavvufî hayâtının beslendiği üç büyük yorum damarından, yânî, Muhyiddîn-i Arabî’nin “vahdet-i vücûd” merkezli nazarî, Mevlânâ’nın “aşk” merkezli edebî ve İmâm-ı Rabbânî’nin de “vahdet-i şühûd” merkezli amelî tasavvuf damarlarından akan hâlis özlerin terkîbiyle mümkün olabileceğine inandığını dile getirdi.
TYB Bolu Şubesi olarak, Diriliş hareketinin öncüsü Sezai Karakoç ustayı, vefâtının 2. yıldönümünde rahmet ve mağfiret niyâzıyla yâd ediyoruz. Mekânı cennet olsun.