Filiz Toklu

Kanayan Dil

Kanayan Dil

Bu zamanda, sosyal medyayı beşikten mezara kadar neredeyse kullanmayanımız yok.
….
Herkesin elinde akıllı telefonlar…
Adeta sınırları olmayan uçsuz bucaksız bir yapay evrende yaşıyoruz.

Teknolojinin nimetlerinden elbette yararlanmalıyız.
Eyvallah!
Fakat, sosyal âlemin iletişim dili malesef tam bir facia…
Sosyalleşmenin giderek tek vasıtası haline gelen sanal medyada kullanılan dil ve üslup hayli özensiz ve ne yazık ki oldukça da kirli…

Günümüz zamanı çok hızlı akıyor.
Gündem de öyle…
Öyle ki, eskiden bir ayda yaşadıklarımızı şimdilerde bir haftada yaşar olduk.
Trenimiz bile ‘yüksek hızlı’…

Zaman mı bizi kovalıyor, biz mi zamanı kovalıyoruz, belli değil.
Anlayana helal olsun!

Bireysel iletişim vasıtalarının yerini alan sosyal medya; çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden toplumun tümünün yaşam tarzını değiştirdi.

İnsanlar uzun uzun kitap okumak ve saatlerini alan filimler izlemek istemiyorlar. Mobil tv., mobil kitap, mobil müzik uygulamalarını tercih ediyorlar.
Beslenmek bile ‘ısıt ye, söyle ye’ oldu. Tat tuz kalmadı anlayacağınız…

Bir de ‘sosyal medya dili’ denen, kelimeleri ve bunların anlamlarını bozan ve bununla paralel bir kültür ortaya çıktı.
Yazım kurallarının ayaklar altına alındığı, estetik ölçülerin terkedildiği, söz dizimi ve anlam bilim disiplininden uzak bu yeni iletişim dili, derinleşip, kökleşerek tüm hayatımıza zehirli (sarmaşık) bir içerik olarak nüfuz etmiş bulunuyor. Tıpkı eğrelti otu gibi. Hatta ısırgan bitkisi…

Yazılı ve sözlü bildirimin temel kural ve prensiplerinin yer aldığı Türk Dil Kurumu (TDK ) sözlüğü ve imla kılavuzu adeta bir müze eseri olmuş gibi…
Neredeyse sınırlı bir yazar-çizer ve akademik çevrenin günlük kullanımında yer bulabilen özenli yazı dili ile iletişim, toplumun geneli tarafından ne yazık ki, aynı değeri göremiyor.

“Merhaba, selam, estağfurullah, tamam…” demek neredeyse büyük günahlardan sayılır hâle gelmiş; kelimelerin bütünlüğü bozularak yerine derme çatma bozuk dil ikame edilmiş.
“Mrb, slm, est, tmm…” demenin mübah olarak kabul edildiği bir klavye dili türedi.

Yabancı sözlükte ki “ok” biz de kutsal ok olarak hizmet ediyor. ‘Tamam’ demek zorumuza gidiyor olmalı…
‘Allah’a emanet ol’ cümlemiz ‘aeo’ veya ‘by’ gibi kimliksiz bir surete bürünmüş.

Sesli harflerimiz “ae ıi oö uü” susturulmuş.
Sessiz harfler ise resmen çığlık atıyor.
Allah’ım aklımıza mukayyet ol!
…..
Okulda sınav kağıtlarını öğrenciler kısaltma cümleler ve ifadeler ile yazar olmuşlar.
Âh vâh olsun!
‘Kamus namustur’ dememiş miydi Cemil Meriç? Dil namusumuz elden gidiyor.
TDK gibi dil askerimizin bir an önce harekete geçmesi gerekmiyor mu? düşman denen yabancı imgeler, ifadeler, ibareler resmen cam kırığı ve dilimizi kesiyor.
Kanayan ve yaralı bir dille iletişim kuruyoruz.

Deveye neden ‘boynun eğri’ demişler, garibim de nerem doğru ki demiş. Sosyal medyadan tutalım da tabelalara kadar neresinden tutsak dökülüyor.
Bu olumsuz vaziyet karşısında gerekeni yapmayarak, deve kuşu gibi kafayı gömmeye devam edersek, sonuç ne olur dersiniz?

Yok artık deve!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu