Bir yazdı,
Bir yazı yazdım,
Yazgıma itiraz değildi,
İsyan hiç değil.
Bir yakaza haliydi,
Yakıcı değil.
Ferahlatıcı ve rahatlatıcı,
Sakin ve huzurlu.
Bir yazdı,
Ve ben bir yazı yazdım.
Kavgasız, tantanasız bir yazı.
Tılsımlı, kıvrımlı
Ama mistik değil.
Bir yazdı,
Sanki önemi varmış gibi
Yazmak için mevsimin,
Ama yine de bir yazdı.
Bir yaz,
Sonra bahar ve güneş…
Sonra sildi,
Bir bir izlerini…
Bir yazmış, bir kışmış,
Bir de bahar.
Bir varmış, bir yokmuş…
Bu masal da burada son bulmuş,
Derken bir aralık…
Bir araydı,
Arada kalanların sığınağı.
Ne yaz, ne de kış,
Hayır, bahar da değil!
Ara işte… Araf…
Aradaydım,
Gözlerimle bulmak istediğimi
Aradım, taradım.
Bir iz, bir renk, bir remiz.
Bulmak kaygısı var mıydı gözlerimde,
Bilmiyorum.
Bulmak mı, yoksa bulunmak mı…?
Ben bulunmak için arıyordum.
“Bulanlar arayanlar”
Diyordu bir bilge sözünde.
İnandım bu sözün hikmetine,
Bulunmak için, tutundum terkisine.
“Olmak ya da olmamak,
İşte bütün mesele bu!”,
derken Shakespeare yanılıyordu.
Olmak ya da oldurulmak,
İşte asıl bütün mesele buydu.
Okyanustaki damla,
Çöldeki kum tanesi,
Hepsi, o eşsiz muammanın,
Birer remzi, birer şifresi.
Çözülmeyi bekleyen sır,
Keşfedilmeyi bekleyen hazine,
Varılması gereken menzil.
Yolda olanlara ne mutlu…
Her daim yolda olmak, yoldan çıkmamak niyâzıyla… 🌹